23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’mız kutlu olsun.

Devletimizin milletimiz adına taşıdığı siyasî yetkilerin hepsini kullanarak ve bağımsız kararlar alarak ülkemizde hâkim olma hakkı (hâkimiyet), 23 Nisan 1920’de TBMM’de tescil edildi.

“23 Nisan 1920, Türk milletinin iradesini temsil eden Birinci Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı ve Türk halkının egemenliğini ilân ettiği tarihtir. Atatürk, 23 Nisan 1924'te '23 Nisan' gününün bayram olarak kutlanmasına karar vermiştir. Bu tarihten 5 yıl sonra 23 Nisan 1929’da Atatürk bu bayramı çocuklara armağan etmiştir ve 23 Nisan ilk defa 1929 yılında Çocuk Bayramı olarak da kutlanmaya başlanmıştır.” 1981’den itibaren de ‘23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’ olarak kutlanır.

23 Nisan'da yönetim birimleri, seçimle gelen kurullar bir süre çocuklara bırakılır. Bu güzel gelenek her yıl tekrarlanır.

Atatürk'ün Türk çocuklarına armağan ettiği bu bayram şenliklerine son yıllarda yabancı milletlerin ulusların çocukları da katılmaya başlamıştır.

1979'un UNESCO tarafından çocuk yılı ilan edilmesiyle bayram, uluslararası bir nitelik kazanmıştır. TRT, 1979'dan bu yana geleneksel olarak 23 Nisan Çocuk Şenliği düzenlemektedir.

TRT’nin düzenlediği Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği’ne gelen beş yabancı ülkenin çocukları ve Ankara’daki çocukların da katılmasıyla TBMM salonunda 1. Dünya Çocuk Parlamentosu 1979’da toplanmıştır. 1987 ikincisi düzenlenen bu etkinliğe 56 ülkenin çocuk temsilcileri katıldı. Üçüncüsü de 1999 yılında 44 ülkeden bine yakın çocuğun katılımıyla yapıldı.

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerinin atıldığı, egemenliğin ilan edildiği anlamlı gün anılırken yarının büyükleri çocuklara da ayrı bir vurgu yapılır.

Çocuk ve çocukluk hepimizin vaz geçilmezlerinden …

Cahit Sıtkı Tarancı(1910-1956)’nın aşağıdaki ‘Çocukluğum’ şiirindeki çabuk geçen, bir anda büyüyen çocukluğumuzu özlüyoruz hepimiz.

Affan Dede'ye para saydım

Sattı bana çocukluğumu

Artık ne yaşım var ne adım

Bilmiyorum kim olduğumu

Hiçbir şey sorulmasın benden

Haberim yok olan bitenden

Bu bahar havası bu bahçe

Havuzda su şırıl şırıldır

Uçurtmam bulutlardan yüce

Zıpzıplarım pırıl pırıldır

Ne güzel dönüyor çemberim

Hiç bitmese horoz şekerim

Evet; ‘Çocuk büyütmek, taş kemirmek...’ atasözümüzdeki gibi çocuklarımıza gün gösterebilmek için gün görmemeye rıza gösteren ana babalarız biz.

Çocuk büyütmenin başka çocuk eğitmenin de daha başka olduğunun farkında olan ana babalarız biz.

Meseleye “Çocuk kısmı, gül misali...” atasözümüzdeki gibi, “Çocuk, iki tahtaya bir mıhtır.” atasözümüzdeki gibi bakan ana babalarız biz.

Hepimiz bir ‘ana baba yavrusu’, hepimiz bir ana kuzusuyuz biz.

Çoğu kere çocuk aklımızla yaşar, çocuk gibi seviniriz biz.

Çocukluğumuz tutar büyüsek de. Çocukluk ederiz bazen bile bile.

Çocuklara sevgimiz hiç bitmesin. İçimizdeki çocuk hiç susmasın.

Çocuk samimiyet demek. Çocukluk masumiyet demek.

Unutmak istemediğimiz şeyler başında geliyor çocukluk.

Çocukluk etsek de çocukluğumuz tutsa da çocukluktan vaz geçemiyoruz. Çocukluktan kurtulsak da çocukluğumuzu özlüyoruz.

Hiçbir şey, yıllarımız kadar çabuk geçmiyor.

İnsanın bir yanı hep çocuk kalıyor. O çocuğu besleyip büyütelim yeter.

İçimizdeki çocuğun suskunlaşmasıdır yaşlılık. O çocuğu susturmayalım yeter. Güzel bakalım, hoş konuşalım, iyi düşünelim yeter.

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’mız kutlu olsun.