Aslına bakıldığında şeker, kolesterol ve tansiyon gibi hastalıkların tümünün birbirleriyle iç içe geçmiş hastalıklar olduğunu belirten Dr. Gelir, bunu şöyle açıkladı: 'Biri başladığında diğeri de arkasından geliyor. Endüstriyelleşme başladıktan sonra, yani son 50 ila 70 yılda işlenmiş şekerin, mısırın, tatlandırıcıların hayatımıza girmesiyle basit karbonhidrat tüketimimiz arttı. İş hayatı yoğunluğundan oldukça çabuk hazırlanabilen fast-food tüketimimiz arttıkça vücudumuz eskiden gıda aldığımızda sindirmek için bir parça enerji harcıyordu, şimdi aldığımız her şeyde şeker zaten sindirilmiş olarak bulunuyor.'

ORGANLARI BOZUYOR
Gelir, 'Biz o asitli, şekerli içeceği içtiğimiz anda vücudumuza şekeri direkt olarak alıyoruz ve vücudumuz buna şaşırıyor. Vücut bir süre bu şekeri dengeliyor ama vücudun nötrleyemeyeceği aşamayı geçtikten sonra organlarımızı bozmaya başlıyor. Önce insülin direnci, sonra karaciğerde yağlanma, kilo artışı, kolestorel, damarların incelmesi ve hepsi iç içe geçmiş hastalıklar' dedi.

NASIL ANLAŞILIR
Şeker, tansiyon kolesterolün nasıl anlaşılacağını ise Dr. Gelir şöyle açıkladı: 'Son 3 ayda hızlı kilo alımı, ağız kuruluğu, ailede şeker geçmişi varsa, gece ikiden fazla idrara kalkma ihtiyacı, elde ve ayakta uyuşma, bulanık görme varsa şeker hastalığından şüphelenebiliriz. Kolesterolde ise; mesela geçmeyen baş ağrılarınız varsa, başınızda ağırlık hissediyorsanız, akşam uykuya dalmakta zorluk, geçmeyen bir yorgunluk varsa mutlaka kolesterole baktırmak gerekir. Sık idrara çıkma özellikle geceleri uyanıp idrar yapma. Yüksek tansiyon için ise şu belirtiler önemlidir: Bulanık ya da çift görme, bacaklarda şişlik, nefes darlığı, halsizlik, yorgunluk, isteksizlik, kulak çınlaması, burun kanamaları'. İHA