Yerel seçimler önemli. Bu kez 2019’da kaybedilen yerleri çok çalışacağız alacağız diyorlardı.

Doğru aday. Gerçek belediyecilik. Türkiye yüzyılı…

Reis, seçim meydanlarında yükseklerde kurulan platformdaki sahnede elindeki mikrofonla promtore bakarak millete  “durmak yok yola devam” diyordu.

Ve millet yolun sonu görününce, AKP ile yola devam etmedi.

Vatandaş dedi ki, 22 yıllık yolculuk buraya kadar. Yetti gayrı artık sırtımızdan inin.

Onlar zenginleşti bizim kamburumuz çıktı.

ERDOĞAN ETİK YASASINA KARŞIYDI hatırlatması.

MHP genel başkanı Devlet bahçeli “siyasi etik yasası “ teklifi hazırlıyor. Başbakan Davutoğlu bu teklifi desteklemek istiyor.

Davutoğlu durumu şöyle anlatıyor. Başbakanlık döneminde siyasi etik çıkartmaya çalıştım ama Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ikna edemedim.

Siyasi etik yasasının çıkartılması için uğraş verdim ama Sayın Erdoğan o dönemde “İlçe Başkanı bile bulamazsınız” diyerek yasaya karşı çıktığı hatırlatmasında bulunuyor.

O günkü, Devlet Bahçeli’nin haline bakın. Şimdiki Bahçeli’nin haline bakın. Düne kadar Meral Akşener için neler söylemişti. Şimdi de aman diyor partinin genel başkanlığından ayrılma. Erdoğan da öyle düşünüyor.

Bu kadar keskin dönüşler… Kısa zaman öncesine kadar  Kılıçdaroğlu için çarkçı başı diyenlerin şimdiki hali sizlere neleri anımsatıyor?

METAL YORGUNLUĞU MU?

AKP teşkilatlarında girdikleri seçimlerde lokal başarısızlıklar olsa bile mazeret hazırdı. Efendim teşkilatlarda metal yorgunluğu var…

10 yıldan beri metal yorgunluğu vardı. Bu yorgunluğa çare olarak kongreler yapılır ve yenilenme olmuş varsayılırdı...

Yapılan kongrede sipariş olarak gelen sözde teşkilatlar bile seçimler öncesi birkaç kez değiştirilince, metal yorgunluğun giderileceğini zannettiler. Sonuç yine değişmedi.

Çünkü seçmen, AKP’ye ve Erdoğan’a güvenini yitirmişti. İnançlarını yitirmişlerdi.

OY KAYBI, KAN KAYBI VE RUH KAYBI…

Ruh kaybı içeriğinde neler var? Yıl 2002, yıl 31 Mart 2024… Aradan geçen yıllar. Neler yaşandı?

İç bütünleşme sağlanamayınca, kurumsallaşma sağlanmayınca, çıkarcı gurupların bir araya gelip teşkilatları nasıl ele geçirdiklerini, bireysel çıkarlar için nasıl partiyi kullandıklarını hep biliyoruz.

Oportünizmin batağında oturanlar, çıkarları için mevzilenen hala bu unsurlar var.

AKP’de uzun zamandan beri fikri bir dağınıklık var...

Yerel siyasette güçlü bir yerel liderlik olmayınca, siyaset üretemeyince işin kolaycılığına kaçarak genel merkez şablonları ile yerel siyaset mottoları şov halinde kendi yankı odalarında kendilerini dinlediler…

AKP’de siyaset çıkar hesaplarına dayanıyordu.

İktidar adaları oluşturulmuştu. Biz buna klikler dayanışması diyoruz. Minnacık siyasallaşmış tarikatlar rekabeti… Bunların etkilerini AKP’de yerel seçimlerde çok etkin görebildik. Bu da bizim daha önce yaptığımız analizleri doğruluyordu.

Parti içinde demokratik katılım süreçleri ve özgün çözüm üreten tartışmalar olmayınca politik alan boşaltıldı…dava” insanları bir bir itina ile deport edildi. Bu durumdan faydalanan genel merkez yereldeki güçsüz aktörleri görünce ne yapacaktı?

Elbette atama yöntemine başvuracaktı. Nitekim hep böyle yaptı. Sürekli bej tepeden gelen atama milletvekilleri, atama yönetimler, halkın sorunlarına eğilmeyen, çözüm üretmeyen bir politbüro yapısına dönüşüverdi.

Hâlbuki bu çığ geliyordu. Dip dalga dediğimiz buydu. Aslında 14 Mayıs’ta erken uyarı sinyallerini vermişti.

Halkın sesine kulak tıkadılar.

Kibirlerinden görmek istemediler.

Mesela Sancaktepeli belediye başkan adayı Şeyma Hanım seçimleri kaybedince iftar çadırını kaldırmış vatandaşa verdiği çekleri iptal ettirmiş.

İşte, AKP zihniyetinde böyle. Maskeleri düşmeye başladı. Seçim sonuçlarından sonra vatandaş AKP’li belediyelerin içlerinin nasıl boşaltıldığını gördü…

Mütedeyyinler de bunların ikiyüzlülüklerini de bu seçimlerde daha iyi görmüş oldular.

Maske sürekli suratlarında… Maskeleri düşünce başladılar kusmaya. Hırçınlıkları bu yüzden. AKP’li belediyeler batak içinde… Babaların çiftliği gibi kullanmışlar..

İşte zihniyet dediğimiz bu… Ruh kaybı denilen şey bu

Her şey çıkar için… Hani deriz ya Allah şifa versin böylelerine.

Deniz kıyılarımızı ve ormanlarımızı yağmalamayı, ülkemizin kaynaklarını satmayı en iyi AKP yapar.

Peki, bu kamunun geleceğini, yaşamını satma zihniyeti bir ruh kaybı göstergesi değil mi?

Daha neler neler yapar?

Vatandaş bu kez gözünü dört açtı ve 31 MART seçimlerinde sandığa giderek kırmızıya yakın kartı gösterdi.

MİLLET İRADESİNİ SANDIKTA SÖYLEDİ.

Sandık sen nelere kadirsin. Hastalık haline gelen yüksek kibirlerinden halka tepeden bakma alışkanlığının AK Parti’yi ne hale getirdiğinin farkında bile değiller.

Her seçim sonra kendilerini şöyle avutuyorlardı… Sandıktan çıkan sonuçları biliyoruz… Millet iradesini sandık yoluyla söyler

Sonra mesajı aldık söylemlerinde bulunanlar kendi bildiklerini okumaya devam ederler..

Eser belediyeciliğinin son durumu…

Sonuç hezimet.

Gerçek belediyecilik?

Zaten büyük bir palavraydı… Millet yutmadı bu sefer.

Eskişehir sonuçları tam hezimet…

Almanya çatlasın. Patlasın. İsterse kıskansın

Ne diyordu sayın cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan: ekonominin sorumlusu benim ben…

Anlaşılmayan bir şey var mı?

O halde sorumlusu yürütmenin başı değil mi?

Efendim eskiden yıllarca yüksek prim ödemiş, emekliler açlık sınırında yaşıyor… İktidar onların ahını almadı mı?

Elbette aldı.

Emeklilere temmuzu bekleyin diyorlar… İnanmayın siz. Emekliye enflasyon farkı yok diyecekler.

Yaşayıp göreceksiniz…

AKP’nin ruhu gitmiş… Şimdi onu arıyorlar…Biraz zor bulurlar..