Günümüzde artık çok net bir gerçeklik ile karşı karşıyayız; ülkemizde enflasyon, işsizlik, kalkınma, büyüme gibi makro iktisat konuları merkezi iktidarın çok da gündeminde değil. Bu konularla ilgili yapılan tüm açıklamaların algısal çalışmalara dönük olduğu anlaşılıyor.
Hatta ihracat artışına, yeni yatırımlara, enflasyonun dizginlenmesine ve işsizliğe karşı herhangi bir politika hükümet yetkililerinin ağzından duyulmuyor. Tüm olumsuz göstergelere rağmen her şey yolunda gibi bir hava estirilmeye çalışılması bu alandaki karamsarlığı daha da arttırıyor.
Bunun yanında bir gerçeklik daha karşımıza çıkıyor ki merkezi iktidarın faaliyet alanına giren birçok konuda belediyelerin kapısı daha sık çalınmaya başlandı. Ne gibi diyorsanız; iş arayanlardan tutun da ekonomik yatırımlara kadar birçok alanda belediyeler vatandaşların umut kapısına dönmüş durumda.
Hukukçusundan mühendisine, iktisatçısından sosyoloğuna, vasıflı işçisinden vasıfsız işçisine kadar toplumun hemen her kesimi iş bulmak için belediyelerin kapısını aşındırıyor. Belediyeler meslek edindirme kursları düzenlemeye, uygulamalı girişimcilik dersleri vermeye başladı. Zaten şirket kurmalarının önü yıllar önce açılmıştı.

BELEDİYECİLİK TANIMI DEĞİŞTİ
Kısacası bilinen anlamda belediyecilik tanımlaması yasal olarak değişmese de pratikte oldukça farklı alanlara kaymaya başladı ve bu alan henüz o kadar yeni ki henüz bunun ismi konulmuş bile değil. Bu anlatmaya çalıştığım konu sosyal, kültürel ve halkçı belediyecilik tanımlamasının çok daha ötesine taşınmış durumda.
Nitekim bugün belediyelerin çalışma alanlarına baktığımız zaman tam da bu alanlara yönelik projelerin arttığını, karşılık bulduğunu hatta tabandan da yani halktan da bu yönde projelerin beklendiğini görüyoruz.
Yani yasal olarak olmasa da pratik olarak günümüzde belediyelerden beklenen işsizlikle ve yoksullukla mücadele etmesi, enerji politikaları geliştirmesi, ekonomik yatırımlar yapması…Tüm bunların yanında da kültürel, sanatsal hizmet sunması ve olmazsa olmaz alt yapı yatırımlarını gerçekleştirmesi…
Yani içinde bulunduğumuz dönemde merkezi iktidarın yani hükümetin faaliyet alanına giren konuların eksik ya da hiç yapılamaması nedeniyle belediyelerin bu boşluğu doldurmaları gerekiyor.

YENİ BİR VİZYON, YENİ BİR BAKIŞ
İşte belediyelerimizin ve başkanlarının düşüncelerini, vizyonlarını biraz daha bu yöne kaydırmalarının zamanı geldi. Kalkınma, büyüme, işsizlik hatta yoksullukla ilgili mücadelede günümüzde belediyelere büyük sorumluluk düşecek. Bu alanda ciddi bir mücadele boşluğu var. Bu boşluğu doldurabilecek tek mekanizmaların da belediyeler olduğu görülüyor. Çünkü bizim endüstri ilişkileri içinde ele aldığımız sendikalar ve sivil toplum örgütleri eski gücünden oldukça uzak…
Eskişehir'deki belediyelerin bugün olduğu gibi bu projelerini daha da genişleterek ve vizyonu bu tarafa kaydırarak hareket etmesi Türkiye perspektifinde büyük önem taşıyacağa benziyor.
Merkezine işsizlik ve yoksullukla mücadeleyi koyan; kalkınmaya, büyümeye ve enerji politikalarına hem alternatif hem de katkı sunan bir vizyonla projelerin sunulması ve tanıtılması gerekiyor. Çünkü Eskişehir'deki belediyeler bugüne kadar Eskişehir'de bu işi çok iyi yaptı, yapılacağını gösterdi. Şehircilik anlayışının ötesine çıkıldı.
İş sadece adını koymaya kaldı.