Hafta sonunu Güzel İzmir'de geçirdik; Gavur İzmir diyenlere inat…
Gerek otobüs biletlerinin pahalılığı gerek manzara seyretme merakımız nedeniyle karayolu yolculuğu yerine tren yolculuğunu tercih ettik; 12.15'te Ege Expres 5. Vagonda yerimizi aldık ve Güzel İzmir için hareket düdüğümüz öttü.
12 saatlik bir yolculukta manzaranın keyfini çıkardık, kuzey Ege'nin yeşillikleri gülümsetirken yüzümüzü trende aç ve susuz kalmanın da ızdırabını yaşadık; ne yazık ki konforlu trenimizin restoran bölümü kapalıydı, su bile içemedik. Sadece akşam saatlerinde Balıkesir tren garında birkaç dakika yiyecek ve içecek alma imkanı bulabildik treni kaçırma riskine karşı… Anayurdu demir ağlarla ören ecdadımıza yakışmayan tren hizmeti ile 23.20'da tarihi Basmane garında indik trenimizden.
Güzel İzmir'in tatlı meltemi okşadı saçlarımızı ilk olarak; karargahı da İzmir'in tarihi semti Basmane'de kurduk. Gara yakın oteller sokağında birkaç katlı, eski, mütevazi ve temiz bir otele geldik. Biryantinli beyaz saçları, temiz beyaz gömleği ve siyah kravatıyla deneyimli bir otel katibi geceliği 200 lira karşılığında rezervasyonumuzu yaptı.
Güzel bir uyku sonrasında boyoz, İzmir tulumu, haşlanmış yumurta ve çay ile kahvaltımızı yaptıktan sonra bizi bu kadar şaşırtacağını hiç tahmin edemeyeceğimiz Basmane'nin esrarengiz dünyasına bodoslama girdik; dar sokaklar, tarihi bina ve oteller, köhne, terk edilmiş metruk yapılar Romenlerden Suriyelilere, Afganlardan Afrikalılara geniş bir insan yelpazesinde seyre ve keşfe çıktık…
Adını bir zamanlar beldede yaşayan Ermenilerin kurduğu matbaadan, yani basımhaneden alan, şehrin merkezinde konumlanmış bu tarihi semt bizi külhani bir yüzle selamladı…
Gündüzleri hatırı sayılırı bir kalabalığa evsahipliği yapan bu karakteristik belde sokak çocuğu yalnızlığı ile de dikkatimizi çekti…
Deklanşörümüze basa basa tarihi sokaklarda ilerlemeye başladık. Zamanın gözde mahallerinden biri olan Basmane ne yazık ki bugün Afganistanlı, Afrikalı ve Suriyeli yoksul göçmenlerin yerleştiği bakımsız bir semt görünümünde. Gündüz vakti semtin en işlek yerinde sokak kadınları, siyahi işportacıları teşvik-i mesaide…
Tarihi Paşa Konağı otelin alt katındaki tarihi kahvede bir çay molası verdik. Ahşap sıralarda Romen vatandaşlarla çay içip sohbet etme imkanı bulduk. Yılların işletmecisi kahveciden bir kültablası rica ederken Romen bir ablanın 'Ne gerek var be ya tablaya atasın yere' söylemiyle sohbetimiz derinleşti. Her haliyle etrafa neşe saçan ablamız Basmane'nin neşeli ve dostane yüzünü yansıttı bizlere, çayımız da son derece lezzetliydi, lüks kafeteryalara taş çıkaran cinsinden…
Çay molası sonrasında biraz da kaynak karıştırdık. Basmane 1900'lerin başında İzmir'in ileri gelen ailelerinin özel konaklarına ev sahipliği yapan nezih bir muhitmiş. Latife hanımın ailesinin de burada bir konağı varmış; hatta Latife hanım o konakta dünyaya gelmiş. Şu an kültür-sanat ile pek bağı görünmeyen Basmane Yeşilçam premierlerinin yapıldığı prestijli sinemalarıyla ünlüymüş. Tarihi sinemalardan ne yazık ki hiçbiri ayakta değil…
Bu karakteristik kentin tarihine baktığımızda görüyoruz ki; Basmane'nin kaderi ülke çapında dikkat çeken, dört gözle sezonu beklenen İzmir fuarıyla değişmiş. Döneminde 1 ay süren İzmir Fuarı Basmane'ye kan olmuş, can olmuş; meşhur gazinolar, oteller, çaybahçeleri, lokantalar, kahvehaneler, pastaneler, sinemalar, dini yapılar, hamamlar Basmane'yi bir kültür ve turizm merkezi yapmış. Tarihi gardan inenler için bu tarihi belde eğlencenin, neşenin, temizliğin, ibadetin başkenti olmuş.
Ne yazık ki günümüzde o yıllardan eser yok. O muhteşem binalar metruk halde, enkaz yığınına dönüşmüş olanlar var; ferforje cumbalar, tarihi kapı ve pencereler çalınmış. Tarihi Dönertaş sebilinin 1814 yapımı korkulukları dahi hırsızlardan nasibini almış. Dar sokaklardan geçerken bolca virane bina fotoğrafı çektik, bu terk edilmiş binalarda yoksul insanların zor şartlarda yaşıyor olması da dikkatlerimizden kaçmadı, kapı önünde çömelmiş vaziyette sigarasından derin derin çeken kirli sakallı bir yaşlı, ekmeğinin içi boş çocuklar…
Günümüzde olduğu gibi mazide de göç Basmane'nin kaderi olmuş. İspanyol engizisyonundan kaçan Yahudiler ilk olarak Basmane'ye yerleşmişler ve 500 yıl bu tarihi beldede kültürlerini yaşatmışlar. 1920'lerde semtte yoğun olarak ikamet eden Ermeni ve Rum nüfus zorunlu göçe tabi tutulmuş. Tarihi gar göçü ve taşınmayı kolaylaştırmış. Bugün de semtte Suriyeli, Afgan ve Afrikalı göçmenler çoğunlukta. Bir farkla ki, günümüz göçmenleri çok zor ve iptidai şartlarda yaşıyor, o zamanın göçmenleri görkemli konaklarda, evlerde yaşamışlar…
Bir zamanlar, tüccarları, sanatçıları, artistleri, turistleri ağırlayan Basmane otelleri artık geceyi sokakta geçirmekten korkan evsizleri, sex işçilerini, köşeye itilmiş insanları barındırmaya çalışıyor. Orta kalitede otellerde var; özellikle Oteller Sokağı'nda hizmet verenler restore edilmiş halleriyle, çiçekli balkonlarıyla geçmişin izlerini yansıtmayı başarıyor da…
Basmane'nin gizemli sokaklarında gezerken çok sayıda han, hamam, kilise ve sinagog da gördük. Hepsi de kaderine terk edilmiş vaziyette tabi.
Bir çınaraltı kahvesinde çay yudumladığımız, 55 yıldır Basmane'de yaşayan ayakkabı ustası Hasan Gönen'den Basmane'nin bir dönem Türkiye'nin en popüler ayakkabı üretim merkezi olduğunu öğrendik. Uzun yıllar Türkiye'nin dört bir yanına Basmane'de üretilen, birbirinden şık el yapımı bay ve bayan ayakkabıları gönderilmiş. Şu an bakımda olan tarihi Agora'nın yakınında da çok ünlü ayakkabıcılar çarşısı varmış.
Basmane Türkiye Cumhuriyeti2nin gurur kurumlarından biri olan bir Tekel kompleksinin de evsahibiymiş. 1000'den fazla çalışanı olan, kompleksin civarındaki lokanta, pastane ve kahvehaneler çok güzel para kazanıyormuş. Cıcıl cıvıl bir emekçi yaşamı varmış Basmane'de… Ne yazık ki; Basmane de özelleştirmeden payına düşeniı almış… Kaderine terk edilmiş kompleksin etrafı ıssız ve yoksul…
Evet bu tarihi ve özel beldede geçirdiğimiz 5-6 saatte önemli bilgiler edindik, bazı gözlemlerde bulunduk.
Tarih kokan, mimarinin güzel örneklerine sahip, köklü bir maziye sahip bu bölge ilk olarak tur programlarına alınmalıdır. Gezginle sokak sokak bu gizemli beldeyi gezmeli, belde hakkında bilgi sahibi olmalıdır. Sonra da Belediye ve Valilik olaya el atmalı, uygun/etkili projelerle bu gizemli beldeyi dünya çapında bir turistik cazibe merkezine dönüştürmelidir.
Tarihi Basmane han, hamam, cami, sinagog, kilise, kahvehane, çeşme, sebi, konak, otel, ev vb. yapıları, sevimli sokakları ile ziyaretçilerini tüm köhneliğine rağmen bekliyor.
Bölge kültür-sanat çalışmaları için bir merkez olmak için de son derece uygun.
Haydi Basmane turuna…
.