Ramazan'ın son günlerini yaşarken, bayramı nerede geçireceğimize dair planlamalar yaparken belki de bir çoğumuz bitirmişken, Rabbimiz bizden neler istiyor onu hatırlamak ve hatırlatmak gerekir. Bayramları bir müslümanın iyi bir şekilde nasıl değerlendirmesinin gerektiği konusunu gündemimize aldığımızda akraba ve tanıdıklarla bağlarımızı sıkı tutma ilk sırayı alır.
İşte bu gibi dönemlerde önemi daha da belirginleşen akrabalar ile bağı gözetmek diye ifade edebileceğimiz Sıla-i Rahim 'kan bağı ve evlenme yoluyla oluşan akrabalık bağlarını yaşatma, akrabalarla ilişkiyi sürdürme, haklarını gözetme, onlara ilgi gösterme, iyilik ve yardımda bulunma, ziyaret etme' ( D.İ.A , sıla-i rahim mad.) şeklinde açıklanabilir.
Akrabalar arası ilişkiler konusu Kur'an'ın en temel konuları arasında yer alır. Yüce Rabbimiz birçok ayette akrabaya hakkını vermeyi, yardım ve iyilik etmeyi emretmekte, akrabalık haklarına riayetsizlikten sakındırmakta ve akrabalık bağlarını koparmanın, fitne ve fesat ile ilişkisinden söz etmektedir.
Dinimizi öğrenmede bize önder olan Peygamberimiz her konuda olduğu gibi sıla-i rahim konusunda da kendisini örnek alacağımız örnek bir hayatın sahibidir.
İlk vahyin hemen ardından Hz. Peygamberimizi (s.a.v.) teskin için Hz. Hatice validemizin, 'Çünkü sen, akrabalarla ilişkini sürdürürsün.' ( Buhari, Bed'ul-Vahy,1) demesi de Rahmet Elçisi'nin peygamberlikten önceki hayatında da bu hususta ne denli hassas davrandığını gösterir. Peygamberliği döneminde ise sıla-i rahim hassasiyeti artarak devam etmiştir.
Resûl-i Ekrem, son nefesine kadar kendisini destekleyen ama İslam'ı seçmeyen amcası Ebû Talib ile aralarındaki rahim bağının, rahmete dönüşmesi için çok çabalamıştır.
Konumuzla ilgili bir başka örneği de Peygamberimizin hicretinden sonra ilk tavsiyesinde görmekteyiz : 'Ey insanlar! Selamı yayın, yemek yedirin, sıla-i rahmi yerine getirin, insanlar uyurken namaz kılın ve cennete selametle girin.' ( tirmizî, Sıfatü'l-kıyame 42 )
Dinimiz kendilerine iyilik yapma konusunda öncelikli kimseleri, ilk önce anne, sonra baba, kız kardeşler ve kardeşler şeklinde sıralar. Genel olarak yardım elini uzatmada, özel olarak zekat ve sadakada en yakınlardan başlanır. Bu durum, Peygamber Efendimizin 'el-akrab, fe'l-akrab'şeklinde ifade ettiği üzere, en yakından uzağa doğru devam eder. (ebû Davûd, Edeb, 119-120)
Konunun önemini ifade ederken Peygamberimiz : 'Kim rızkının bollaştırılmasını yahut ecelinin geciktirilmesini arzu ederse, akraba ilişkilerini sürdürsün!' ( Müslim, Birr, 20)buyurur. Bir başka hadis-i şerifte de 'Yoksula yapılan sadaka bir sadakadır. Bu sadaka akrabayayapılmışsa iki sadaka demektir. Biri sadaka, diğeri sıla-i rahimdir ki bu da sadaka sayılır' ( tirmizi, zekat 26)

Günümüzde toplu halde olmanın aile içinde dahi gerçekleştirilemeyip herkesin kendi odasına çekildiği ve hızlıca bireyselleşme haline geçildiğini görüyoruz. Bireyselleşme ise kolayca bencilliğe dönüşebilme özelliğini bünyesinde barındırır. İnsanoğlu, bencilleşmenin bedelini yalnızlık ve mutsuzluk olarak ödüyor. Bencil insanın bir özelliği kibir ve büyüklük hastalığıdır. Bencillik bir bakıma bütün kötülüklerin dokusuna işlemiş bir virüs gibidir. Aile içi iletişim ve akraba ziyaretlerini terk ettiğimiz zaman karşılaşacağımız tablo budur. Bu hastalığın tedavisinin yolu da, sıla-i rahim yapmak, akraba ziyaretlerini sıklaştırmaktır.
Ziyaretler akrabalar arasındaki sevgi bağlarını güçlendirir. Dargınlıkları sona erdirir. Sevinç ve üzüntülerin karşılıklı paylaşılmasına, sıkıntılara birlikte çareler aranmasına vesîle olur. Yakınlarımızı bayramlar olmak üzere, zaman zaman ziyaret etmek, mümkünse hediyeler götürmek güzel bir davranıştır. Yapılan ziyarete de karşılık vermek gerekir. Akrabalık bağlarını koruduğumuz nice bayramlar görmek dileğiyle...
MEAL OKUYORUM
Ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, idare ve himayeniz altında olanlara iyi davranın. Allah kendini beğenen ve daima böbürlenip duran kimseyi sevmez.' (en-Nisa 4/36)
GÜNÜN DUASI

Allah'ım! Bütün işlerimizin sonucunu güzel eyle, dünyada rezil olmaktan ve ahiret azabından bizi koru...
HER GÜNE BİR HADİS

'Akrabasının yaptığı iyiliğe aynısıyla karşılık veren, onları koruyup gözetmiş sayılmaz. Akrabayı koruyup gözeten kişi, kendisiyle alakayı kestikleri zaman bile, onlara iyilik etmeye devam edendir.' (Buharî, Edeb, 15; Ebû Davûd, Zekat, 45; Tirmizî, Birr, 10)
BİR SORU-BİR CEVAP

Fıtır sadakası cami inşaatı için verilebilir mi?
Fıtır sadakasının geçerlilik şartlarından biri de temliktir. Temlik eşya üzerindeki mülkiyet hakkını veya malî bir hakkı başkasına devretmeyi ifade eder. Cami, okul, köprü, yol vb. yerlere temlik söz konusu olmayacağından fıtır sadakası verilemez (İbn Âbidîn, Reddü'l-muhtar, III, 291, 325). (Fetvalar,DİB Yay.syf.258)