Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün cenazesi İstanbul'dan Ankara'ya götürülürken bir müddet Eskişehir Tren Garı'nda bekletildi. O dönemde 7 yaşında olan 1931 doğumlu Meral Birör, Atatürk'ün cenazesinin tren garında olduğunu duydu ve teyzeleri ve abileriyle birlikte tren garına koştu. Tren garında gördüklerinin hala gözünün önünde olduğunu anlatan emekli sınıf öğretmeni Birör, herkesin tren garına gittiğini, adeta Eskişehir'in boşaldığını ifade etti.

HERKES EVİNDEN CENAZE ÇIKMIŞ GİBİYDİ
Atatürk vefat ettiğinde ilkokul 2'inci sınıfa gittiğini söyleyen Birör, 'Atatürk İstanbul'da öldü ama Atatürk her yerde öldü gibi oldu. Atatürk'ün ölüm haberini alan herkes, evinden cenaze çıkmış gibi üzüldü. Ben çocuk olduğum için İstanbul'a gidemedim öldüğünde ama İstanbul'dakiler nasıl acı duyduysa aynı acıyı biz de duyduk. Hala daha onun acısı vardır benim içimde. Atatürk'e ait konuşmaları, merasimleri gördüğümde hala ağlarım' diye konuştu.

İZDİHAMDAN 2 KİŞİ ÖLDÜ DEDİLER
Tren garında insanların birbirinin ayağına bastığını hatta izdihamdan 2 kişinin öldüğünün bile söylendiğini belirten Birör, 'Teyzelerimle, abilerimle gittim tren garına. Bütün ev boşaldı. Ama istasyon çok kalabalıktı. Peronlarda insanlar birbirinin ayağına basıyordu, o derece kalabalıktı. Eskişehir boşaldı. Herkes birbirini ezdi. Bu ezmeler arasında 2 kişiyi öldü dediler izdihamdan. Bayağı bir müddet kaldı. Herkes ağlıyor, çırpınıyordu. İnsanlar trene girmeye çalıştı. Ama almadılar. Epey bir müddet kaldıktan sonra tren yavaş yavaş hareket etmeye başladı. O hareket etme sırasında sanki trenle beraber Ankara'ya gidecekler gibi, öyle peşinden koştular. İnsanlar çok üzüldü, çok ağladı. O dönemde televizyon yok. Ankara'daki cenazeyi de gazetelerden takip ettik' şeklinde konuştu.

ÖLÜMÜ KONDURAMADIM
Atatürk'e ölümü konduramadığını anlatan Birör, 'O çocuk aklımla ismet İnönü'yü görünce neden Atatürk öldü diyordum. İnönü de çok değerli bir insan, o da kahraman. Ama nedense niye bu ölmedi de Atatürk öldü diyorum. Canım sıkılıyor. Konduramıyorum. Ölmesini istemiyorum. Ben de bayağı üzüldüm. Teyzelerim, büyük annem vardı. Hepsi nasıl ağlıyorlardı. Hala gözümün önünde. Bir yandan da beni telkin etmeye çalışıyorlardı. Atatürk'ün öldüğünün farkındaydım. Hem üzülüyorum hem insanlara, kendime acıyorum. Nasıl bir duygu. Anlatamıyorum. Gitti. Atamız öldü, Atamız yok. Keşmekeş içindeyim çocuk alıyla. Okulda da konuşuyorduk. Ağlıyorduk. Bayan öğretmenimiz vardı. Ağlıyordu o da. Bir müddet hep Atatürk ile yaşadık. İnsanların moralleri çok bozuldu' dedi.

HEP O ANLAR GÖZÜMÜN ÖNÜNDE
Her 10 Kasım'da gözünün önüne Eskişehir Tren Garı'nda gördüklerinin geldiğini söyleyen Birör, 'Vücudu gitmiş olabilir ama onun ruhu bizimle. Onun yolundan ayrılmayacağız. Atatürk demek insanlık demek. Sadece Türk milletine değil dünyaya da yol gösteren bir lider. Öğretmenlik yaparken öğrencilerimi Atatürk sevgisiyle yetiştiriyordum. Her 10 Kasım'da gözümün önüne o anlar geliyor. Ağlamak çözüm değil. Önemli olan Atatürk'ün yolunda gitmek, Atatürk'ün ilkelerine sahip çıkmak. Gençler eğer iyi bir insan, iyi bir vatandaş olmak istiyorlarsa Atatürk'ün ilkelerinden ayrılmasınlar' ifadelerini kullandı.