'Çocukların dil gelişimleri bize problemlerini anlatmaya yeterli değil'
Oyun terapisiyle çocukların birçok problemini onların hareketleri sayesinde çözümleyebildiklerini söyleyen Tuğba Yıldız, 'Biz oyun terapisinde çocukları oyuncaklarla ve oyun ile konuşmaya davet ediyoruz, çünkü onların dil gelişimleri bize problemlerini anlatmaya yeterli değil. Bilinç düzeyi ve bilinçaltındaki duygularını oyuncaklar aracılığıyla ortaya koymalarını ve rahatlamalarını sağlıyoruz. Çocukluk dönemindeki çeşitli problemlerini oyun terapisi yoluyla çözüyoruz' dedi.

Çocukların oyunlarda kullandığı oyuncaklar bile mesaj taşıyor
Yönlendirmeli ve yönlendirmesiz olarak iki farklı yöntemle oyun terapisini uyguladıklarını söyleyen Yıldız, çocukların hareketlerindeki mesajları ve problemleri nasıl çözüleceğini daha çok yönlendirmesiz yöntem ile belirlediklerini söyledi. Çocukların oyun oynamak için seçtiği oyuncakların bile mesajlar barındırdığını anlatan Yıldız, şöyle konuştu:
'Yönlendirmesiz oyun terapisinde biz çocuklara hiçbir yönlendirme yapmayıp sadece onların liderliğini izliyoruz ve çocuklar farkında olarak veya olmayarak oyun yoluyla bize duygularını anlatıyorlar. Oyunda bazı metaforlar, yani simgeler kullanabiliyorlar. Mesela; çocuğun bir aslanla ve inekle kurduğu bir oyun sahnesinde o aslanın ve o ineğin kimi temsil ettiğini biz aslında bilemiyoruz. Bizim burada yaptığımız şey, çocuğu sadece yansıtma, ayna dili kullanma ve onu tamamen oyun terapisine kabul etme. Çocuklara direkt soru sorma yoluyla bir şeyler öğrenemiyoruz çünkü ifade edemiyorlar.'

'Çocuk resimlerinden birçok anlam çıkabilir'
Çocuk resimlerinin birçok farklı anlam barındırabileceğinin altını çizen çocuk gelişimci, 'Çocuk resimlerini çok fazla kullanıyoruz, özellikle 5 yaşından sonra çocukların resimleri bizim için psikolojik anlamlar barındırıyorlar. Tabii ki tek bir resimden psikolojik anlam çıkarmak doğru değil, çünkü çocuğun o günkü ruh hali bile resme yansıyacaktır. Mesela; annesinin ona bugün almasını istediği şeyi almamış olması, çocuğun annesini resimde problemli biriymiş gibi yansıtmasına sebep olabilir. O yüzden resimlerden ikinci ve üçüncü aile resimlerine bakarak anlamlar çıkartabiliyoruz' dedi.

'Çocukların var olduğu şekli korumalıyız'
Çocukların hayallerini hareketlerinden yorumlayarak ortaya çıkarmayı ve onların olduğu gibi, yatkın oldukları özelliklere göre gelecek planı yapmaları gerektiğini vurgulayan Yıldız, 'Tabii ki hayaller yine çocukların resimlerine de yansıyor ayrıca drama da çocukların hayallerini çok güzel ortaya koymalarını sağlıyor. Çocukların geleceğe yönelik hayalleri, hedefleri ve meslek seçimleri okul çağında şekillenmeye başlıyor. Çocuklar dünyaya geldiklerinde çok güzel bir şekilleri var aslında, biz anne babaları olarak onları yoğurup yeni bir şekil vermek yerine o şekli korumayı şekli korumayı hedeflemeliyiz. Her çocuğun içinde bir cevher var, bu durumda yapmamız gereken çocuğu çok fazla yönlendirmeden, destekleyerek, gözlemleyerek ve ilgi alanlarını keşfederek doğru alana yöneltmek' diye önerdi.

Pandemi de oyun terapisi öneriyor
Pandemi dolayısıyla sosyal ortamdan uzak kalan çocukların oyun terapisi ile desteklenebileceğini söyleyen Yıldız, 'Bir çocuğun kendisini iyileştirmek gibi mükemmel bir özelliği var fakat günümüz şartlarında özellikle bu pandemi döneminde çocuklar maalesef akranlarını göremiyorlar ve onlarla sağlıklı bir iletişim kuramıyorlar. Okula da sağlıklı bir şekilde gidemediler, hal böyle olunca duygularını biraz daha yoğun yaşıyorlar ve psikolojik dayanıklılık dediğimiz durum biraz düşüyor' dedi.

Sonuçlar büyük ölçüde olumlu
Oyun terapisi uygularken birçok farklı örnekle karşılaştıklarını anlatan Tuğba Yıldız, her zaman sonuç alınmasa da sabır ve ailelerin de desteklenmesiyle başarı oranının oldukça arttığını belirtti. Yıldız:
'Biz çocuklara seansa girmeden önce bu odada istediğini yapabilirsin, istediğini söyleyebilirsin, yapmaman gereken bir şey olursa biz sana bunu söyleyeceğiz diyoruz. Bu odada şu yasak bu yasak gibi en başta güven ilişkisini sarsacak cümleler kurmuyoruz. Geçtiğimiz günlerde bir vakada ilk seansımızda çocuğumuz 45 dakika boyunca duvara baktı, muhtemel ki benim onu duvara baktığında kabul etmeyeceğimi, bir oyuna yönlendirip yönlendirmeyeceğimi, bir şeyler yapması için zorlayıp zorlamayacağımı merak etti. Ben 45 dakika boyunca bu isteğine karşı duyarlı olarak kabul ettim. İkinci seansa geldiğinde kapıya elini uzattı ben de sanıyorum aklında çıkmak gibi bir düşünce var, eğer bunu yapmak istiyorsan bu tercih senin, bunu yapabilirsin dedim. Yaklaşık 15 dakika kum havuzuna oynadıktan sonra tekrar kapıya yöneldi ve bana göz işaretiyle 'evet çıkmak istiyorum' dedi ve çıktı. Sonrasında ailesiyle görüştüğümüzde aldığımız geri dönütlere göre çocuğumuz sosyal ortamda hayır demeye başlamıştı ve kendi istediklerini söylemeye başlamıştı. Hala iletişim halindeyiz ve aynı şekilde çok güzel devam ediyor' diye aktardı. İHA