10 Ocak, Çalışan Gazeteciler günü… Kimler? Hatırlıyor dersiniz?
Devletin Valisinden, Belediye başkanları, siyasi partilerin milletvekilleri, il ve ilçe başkanları, STK'ların, odaların başkanları günümüzü kutlarlar! Sonra ne kadar kurum ve kuruluş varsa kutlama mesajlar çekilir. Demeçler verilir. Kimler? Demeç vermez ki!
Şimdi sosyal medya var ya..
Bu günümüzü kutlayan kutlayana.
Basının, haber almanın kutsallığından başlanır ve devam eder.
Her yıl yasak savmaca kutlama mesajları TV haberlerin en başında yer alır.
Çalışan gazeteciler ancak, 10 Ocak'ta hatırlanır. Sonrasında tıkın içeri! Halbuki basın halkın sesidir, gözüdür, kulağıdır.. Özgürlüğüdür. Her ülkenin gazeteleri, TV kanalları vardır ama ne kadar özgürdür?

Basın özgürlüğü denilince devletin TVsi olan BBC gelir akla..Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün hazırladığı 2022 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'ne göre Türkiye, bir önceki yıla göre dört sıra yükselerek 180 ülke içerisinde 149'uncu sırada yer aldı. TGS tarafından hazırlanan raporda ise 26 gazetecinin, gazetecilik faaliyetleri nedeniyle cezaevinde bulunduğu belirtildi.

Anlayacağınız, sicilimiz pek parlak değil..

Yasaklar, yolsuzluk, yoksulluğun olduğu ülkelerde basının üzerinde sansür uygulanırken demokratik ülkelerde basın daha özgür.
DEMOKRASİDEN BAHSEDERLER
Memlekette suya sabuna dokunmadan yazarsan makbul olursun. Sistemi eleştirirsen, yolsuzlukların üzerine gidersen başına gelmeyen kalmaz. Bilmezler ki gazeteci doğal muhaliftir. .
Doğruları yazan bir yolculukta isen, ulvi bir görev olarak bir şeyleri araştırırsan hapı yuttun 'tıkın' içeri..
Neden yazdın? Hemen kopyala-yapıştır iltisak iddianamesi hazırdır?
Gazeteciler 'düzenin siyasi vesayeti' altındadır.
****
Bu günün aslında bizler için hiçbir önemi yoktur. Ömür biter yol bitmez gibidir hayatımız. Gazeteciler cenneti değil, cehennemi sorgular.
Bu gün medya buluşmalarında kahvaltılar verilir.
Nutuklar çekilir.
Bizlerde hatırlanacağız! Ya? Adam ömründe üç yayın okumamıştır ama gazetecilere fetva verir. Günün anlam ve önemini kahvaltıya giden basın mensupları,'önemli demeçler' verenlerden öğrenirler.
Bizlerde, onlardan gazeteciliği öğreniriz. Basının, haber alma ve ifade etme özgürlüğünden, bahsedilir. Basın 4.kuvvettir falan denilir.
Demokrasinin temel taşıdır denilir.
Sonra düşünen yazarları, 'tıkın' içeriye ileri demokrasi adına
ÖZGÜRLÜK İÇERİDE..
AKP iktidarın sözcülerine göre, Gazeteciler mahpuslarda değillermiş.
Onlar,'tutukluda' değildirler!.
Tutuklananlar gazetecilik yaptıklarından değil, terör örgütlerine dolaylı olarak, basın yoluyla yardım destek verdiklerinden tutukludurlar. Güç kimdeyse onlar belirler bizlerin ne olup olmadığımızı. Gazeteci potansiyel suçludur zaten ya da teröristtir
Kendilerinin iktidar olmak için kimlerle kol kola girdiklerini hatırlatmaya görün…
****
Ülkede basın özgürlüğünü lafta savunanlar, gerçekte ise, kendilerine yandaş basın isterler. Yandaş kalem isterler. Siyasi basının kendi havuzunda olmasını çok isterler.
Kalemlerin,'nalıncı keseri' gibi taraflı olmasını isterler.
Sonra dönerler, basın özgürlüğünü savunurlar! Kiralık kalemleri havuz medyasının yazılı basınında, televizyonlarında görürsünüz!
Dün başkalarına övgüler düzüyorlardı, şimdi de siyasal iktidara. Ne şirinlikler yapıyorlar? Hepsine tanıklık ediyorsunuz.
Maalesef hali pür-melal'imiz böyle…
****
Gazeteci arkadaşlarımız hala hapiste. Onlarca radyo, televizyon, internet sitesi kapatıldı. Erişim engelleme kararlarını, yayın yasaklarını sayamaz olduk. İşsiz gazeteciler, binlerle ifade ediliyor artık. Sansür, oto sansür ve müdahaleler ise artık gazetecinin günlük hayatının bir parçası oldu...

YERELDE GAZETECİLİK YAPMAK ZORDUR
Yerel de gazetecilik yapmak gerçekten çok zordur. Gazeteler, resmi ilan ve reklamlarla ayakta kalırlar. Resmi rakamlara bir göz attım. Üniversite mezunu en çok işsizlik basın-yayım sektöründe.
Üniversitelerin, 4 yıl LİSANS eğitim veren fakülte veya iletişim mezunlarının basın ve yayım dünyasında istihdamları çok düşüktür. Rakamlar bunu söylüyor.
****
Şimdi, teknoloji konuşuyor. Haberler, ajansların havuzundan çekiliyor.
Klavyenin başında haberler ekranda.
Seç beğen al.
Editörlerin işi kolay.
İnternet çıktı, zaten 'mertlik' bozuldu.
Ivır zıvır ile kopyalama yapıştırma ile doldurdukları sayfalarında dışında. Ne var ki?
Hepsi 'aynı tornadan' çıkmış gibi.
Basında bir 'tek tipleştirme' almış başını gidiyor.
Kimliksizleştirme, itibarsızlaştırma!
Neymiş?
Basın özgürmüş… Geç bunları. Artık internet gazeteciliği var. Sosyal medyada etkili olmuş durumda. Fakat politik köşe yazıları çok önemli hale geldi… Düşünce ve farklı bakış açısı sunabilmek. Yoksa sahibinin sesi olursun.


****
Meslekte çalışanlar büyük umutlarla üniversite de 'medya iletişim' veya bir lisans veya üstü eğitim almışlar öz eleştir yapma zamanı geldi de geçiyor bile. Bu gençlerimiz mağdur oluyor.
Ne yapsınlar?
Patronların 'iki dudakları' arasına sıkışmış durumdalar.
Kimin? İletişimci, gazeteci, televizyoncu, programcı, haberci, muhabir, yazar, olup olmadığının hiçbir önemi yok.
Ne okuyup okumadığının da.
Nasıl olsa! Hiçbir işe yaramıyor?
Hiç olmazsa, aklımız orada kalmaz.
Velhasıl, gazeteciliğin dayanılmaz cazibesi! çok gerilerde kaldı..


ESGROUP YENİ BİR SAYFA AÇTI ESKİŞEHİR'E
Oldukça iyi eğitimli ve genç bir kadrosu var. Her gün kendilerini sürekli geliştiriyorlar.
Haber merkezi en iyisi.
ES-Medya gurup olarak bakarsan tartışılamaz…
Eskişehir'i, her köşede takip eden bir muhabir haber ağı…
Haber merkezi ile spor muhabirleri ile entelektüel birikimli gazeteci-yazarları ile, teknik yayım ekibi ile, TV programcıları ve canlı yayınları ile, marka-değeri olan bir kuruluş.
Kendisini sürekli olarak güncelleştiriyor.
Adeta hızlı haber ve iletişim dünyasında düşünce sörfü yapıyor...
Daha ne olsun…
En azından oturup 'masa başı' haber yapmıyorlar.
Onlar, haberdeler.
Onlar, yerel meclisteler.
Onlar, her yerdeler.
Evelemeden, gevelemeden… Gazete okursunuz.
Eskişehir'i okursunuz.
Ülkenin ve yereldeki siyasetçilerin ne yaptıklarını yorumlayan, düşünen, analizler yapan köşe yazarlarından okursunuz.
Basın 'özgürlüğü' sorunu yoktur.
Eskişehir'de basın, zaten,'ÖZGÜR'dü!