TMMOB'a bağlı İnşaat Mühendisleri Odası Eskişehir Şubesi Kurucu Başkanı olan ve 15 yıl İnşaat Mühendisleri Odası Eskişehir Şube Başkanlığı görevini yürüten Erman Gölet, ES TV ekranlarında yayınlanan Açıkça programında Ali Baş, Meltem Karakaş ve Arif Anbar'ın sorularını yanıtladı.

'YAPILARIMIZI DEPREME DAYANIKLI HALE GETİRMELİYİZ'
'Kentlerimizi, yapılarımızı depreme dayanıklı hale getirmek zorundayız' diyen Gölet, 'Depremler bizim yılardan beri gündeme getirdiğimiz en büyük doğal afetler. Deprem nerede, ne zaman olacak tartışmasından öte deprem gerçeğini kabullenip depreme dayanıklı yapı nasıl oluşturabiliriz, nasıl yapabiliriz bu anlayışı egemen kılmamız gerekiyor. İnşaat Mühendisleri Odası hem genel merkez ölçeğinde hem Eskişehir Şube ölçeğinde bizim anlayışımız da bu oldu. Tabi ki yer bilimciler zemini tarif edecekler, fayları belirleyecekler, depremin olma olasılığını gündeme getirecekler ama artık şunu yapmak zorundayız. Biz yıllardır bunu söylüyoruz. Kentlerimizi, yapılarımızı depreme dayanıklı hale getirmek zorundayız' diye konuştu.

SAĞLIKLI PROJE YAPMAKTAN GEÇİYOR
Sağlam yapı yapmanın yolu sağlıklı bir proje yapmaktan geçtiğini söyleyen Gölet, 'İnşaat Mühendisleri Odası Eskişehir Şubesi ve TMMOB'a bağlı diğer örgütler yıllardan beri 1980'li yılların başından beri Eskişehir'deki yerel yöneticilerle hep dayanışma içinde oldular. Mesela 1992 yılında rahmetli Selami Vardar belediye başkanımız döneminde de TMMOB'a bağlı 4 meslek odası ortak mesleki denetim uygulaması dediğimiz proje denetimine başladılar. Daha sonra bu 1999 depremi sürecinde de büyükşehir belediyemiz ve ilçe belediyelerimizle yaptığımız bir protokolle bu proje denetimi işimiz devam etti. Buradaki amacımız neydi? Sağlıklı nitelikli proje üretmek. Yani sağlam bir yapı üretebilmenin başı sağlıklı bir proje üretmekten geçiyor. Sağ oldun Eskişehir'deki yerel yönetimler hep inşaat mühendisleri odası ile hep iş birliği içinde oldular. 1999 depremi sonrasında Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Yılmaz Büyükerşen, Tepebaşı Belediye Başkanımız Ahmet Ataç ve Odunpazarı Belediyemizle ortak bir protokol imzaladık. Hem proje denetimini yaptık hem de daha yapı denetim yasası çıkmadan yapıların beton dökülmeden önce demir teslimini aldık biz. Kimler vardı burada? İnşaat Mühendis Odasından mühendis arkadaşlarımız, belediyelerden inşaat mühendisi arkadaşlarımız işin fenni mesulü için başındaydı. Bu yapı denetim yasası çıkana kadar devam etti. Sektörden tüm bileşenler bu uygulamadan çok memnun kaldılar. Yani o demir teslim alındıktan sonra müteahhit arkadaşımız o demir vizesine ait belgeyi hazır beton firmasına veriyordu. Hazır beton firması ondan sonra hazır betonu getiriyordu' şeklinde konuştu.

'BU ESKİŞEHİR İÇİN BİR AVANTAJDI'
Eskişehir'de hazır betonu ve C25 beton sınıfını zorunlu kıldıkları dönemden söz eden Gölet, 'Bunun ötesinden şunu yaptık biz: 2000'li yılların başında Türkiye'deki beton sınıfı C20 idi. Hayır dedik biz Eskişehir'de beton sınıfı C20 değil C25 kullanacağız. Sağ olsun yerel yöneticiler de bize katkı verdiler. Hazır beton firmaları ve müteahhit arkadaşlarımız da sorumlu davrandılar. O yıllarda C20 kullanmamız gerekirken biz C25 betonunu zorunlu hale getirdik. Bu Eskişehir için bir avantajdı' ifadelerini kullandı.

KAMU KURUMLARINA YAZI YAZDIK
2002 yılında kamu kurumlarına yazı yazdıklarını, binalarının deprem dayanıklığına ilişkin bilgi verdiklerini belirten Gölet, 'Mesela 2002 yıllarında Afet İşleri Genel Müdürlüğü tarafından onaylanan Eskişehir yerleşim yerinin yerleşim amaçlı jeolojik ve jeoteknik etüt raporu vardı. Eskişehir'in jeolojik ve jeoteknik raporu hangi alanlar önlemli alanlar 1, hangi alanlar önlemli alan 2'dir. O bölgelerde yapılacak yapılara dönük temel ve yapı koşullarını belirleyen bir rapordu. Ona dönük birçok kamu kurumuna yazı yazdık biz. 25.03.2002 tarihinde tüm kamu kurumlarına bir yazı yazmışız. Demişiz ki Afet İşleri Genel Müdürlüğü'nün onayladığı bu haritada sizin yapınız önlemli alan 1'de veya 2'de kalmaktadır. Bu yazıyı milli eğitime, il sağlık müdürlüğüne, valiliğe, deftarlığa, İller Bankası'na DSİ'ye tüm kamu kurumlarına göndermişiz. Niye? Deprem anında ve deprem sonrasında en çok hasar görebilecek yapıların özellikle kamu yapılarını merkezi idarenin güçlendirilmesini önermişiz. Bu anlamda merkezi idarenin yerel yönetimler kadar o süreçten sonra duyarlı davranmadığını görüyoruz. 2022 yılından bahsediyorum. Geldiğimiz yılla arasında 21 yıl var' dedi.

DEPREM PERFORMANSI DÜŞÜK
1999 öncesi yapılan binaların deprem performansının düşük olduğunu düşündüklerini söyleyen Gölet, 'Bunun ötesinde mevcut yapı stoku nedir? Geçtiğimiz günlerde Büyükşehir Belediye başkanlığımız, Odunpazarı ve Tepebaşı Belediye Başkanlıklarımız bir protokol imzaladılar. Eskişehir'in yapı stokunun bir envanter çalışmasını yapacaklar. Baktığımız 1970'li yılların ortalarından itibaren şu an Eskişehir'in kent merkezinde kalan ana caddelerimiz genellikle zemin artı 6 ve zemin artı 7 katlı bir yapılaşmanın olduğu yerlerde tabi o zamanlar hazır beton kullanılmıyordu. Betonların dayanımı bugün ki dayanımının yarısı civarındadır. Ve deprem yönetmeliklerimiz de bugün ki 99 ve sonrasındaki afet bölgelerine yapılacak yapılarla ilgili yönetmeliğe göre çok daha geri bir yönetmelikti. Bu anlamda o bölgelerdeki yapı stokunun deprem anında performansının düşük olacağını ön görüyoruz biz. O nedenle bu yapılan protokol ve sözleşme çok önemli. Ben yurttaşlarıma bu anlamda inanıyorum. Aldığım bilgilere göre vatandaşlarımız inşaat mühendisleri odasını ciddi bir biçimde arıyorlar bir an önce bizim mevcut yapımızın bir şekilde deprem dayanımını ivedilikle ölçer misiniz diye beklentileri var. O çalışmanın bir de sonrası var. O sürecin sonunda belediyelere ve merkezi idareye görev düşüyor' diye konuştu.

'MUHALİF BELEDİYELERE HAZİNE GARANTİSİ VERMİYOR'
Kentsel Dönüşüm Yasası'nın daha işlevsel hale getirilmesi gerektiğine dikkat çeken Gölet, 'Mevcut imar planlarına baktığımızda zaten o emsalin tamamı o bölgelerde kullanılmış. Burada en büyük görevlerden birisi merkezi yönetime düşüyor aslında. Merkezi iktidar bugün geldiğimiz tabloda baktığımızda kendisi hariç herkesi suçluyor. Böyle bir dünya yok. 22 yıldan beri siz iktidardasınız. Ama siz hariç herkes suçlu. Böyle bir şey yok. Kentsel Dönüşüm Yasası'nı bugüne kadar çok daha işlevli hale getirebilirlerdi. Ama maalesef sadece rant kaygısıyla bir kentsel dönüşüm maalesef gündeme getirildi. Temel görev merkezi idareye düşüyor. Bakın yıllardır deprem vergisi topluyoruz doğru mu? Nerede kullandık? Vatandaşlarımızın büyük çoğunluğu emekli ve orta gelir grubu. Yapınızı yıkıp yeniden yapacağız dediğimizde ciddi ekonomik sorunlar gündeme gelecek. Bunu aşacak olan da merkezi idare. Merkez idare ivedilikle dönüşüme uğrayacak bölgelere dönük ciddi finansal çözümler üretmek zorunda. Konut yenilemeye dönük ciddi finans modelleri ortaya koyması gerekiyor. Birçok muhalif belediye birçok proje geliştirmeye çalışıyor, yurt duşundan çok düşük faizli kredi kullanma çabası içindeler ama yapılan açıklamaları da biliyoruz. Devlet muhalif belediyelere hazine garantisi vermiyor. Böyle bir anlayış olur mu? Hepimizin Türkiye Cumhuriyeti'nin yurttaşıyız. Bu yanlışlara önümüzdeki süreçte düşülmemesi gerekiyor' şeklinde konuştu.

'BİLİMİN VE AKLIN ALMAYACAĞI BİR UYGULAMA'
Mevcut iktidarın TMMOB'ın yetkilerini ve denetleme görevini elinden aldığını hatırlatan Gölet, 'Son 10 yıldan beri TMMOB'a bağlı meslek odalarının kendi meslektaşlarını ve meslektaşlarının yaptığı uygulamaları denetlemesini engellediler. İMO bugüne kadar Eskişehir'de kaç metrekare proje denetlemiş dediğimde, 1998'den başlamışız 2012'ye kadar 25 milyon metrekare proje denetlemişiz. Konut ve sanayi yapısı. Bu çok ciddi bir rakam. Eskişehir'de üretilen projeler özellikle bizim meslek disiplinimize dönük Türkiye ortalaması çok üzerinde projelerdi. Bunu nasıl sağladık biz? Kendi meslektaşlarımızı meslek örgütü olarak denetleyerek. Siz merkezi iktidar olarak neden meslek odalarının kendi meslektaşlarını ve kendi hizmetlerini denetlemesini engellersiniz ki? Bunu anlamakta zorluk çekiyorum. Bu yanlıştan bir an önce dönülmesi gerekiyor. Bu bilimin ve aklın almayacağı bir uygulamadır aslında' ifadelerini kullandı.

'ÇOK KÖTÜ BİR TABLO VAR'
Bilimin ve aklın baz alınması gerektiğini belirten Gölet, 'Hepimiz aynı gemideyiz. Mevcut iktidar da muhalefet de biz de. Ve çok kötü bir tablo var. Bir daha ülkemizin bu acıları yaşamaması gerekiyor. Bunun için yeni bir sayfa açmamız gerekiyor. Yeni bir düzen kurmamız gerekiyor. 1999'da ciddi acılar yaşadık. Büyük bedeller ödedik. Geldik aynı acıyı yaşıyoruz ve büyük bedeller ödüyoruz. Hepimiz şapkayı önümüze koyup yaptığımız hataları biliyoruz, bu hataları tekrarlamamamız gerekiyor. Bu anlamda bugün siyaset yapılacak dönem değil, birilerini tehdit edecek dönem de değil. Bugün iktidarın da muhalefeti kucaklayarak bilimi, aklı, teknolojiyi ön plana çıkartacak bir çözüm yolu bulmak zorunda, bulmak zorundayız' dedi.

İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASINA DANIŞSINLAR
'Bizler C25'i zorlamıştık şimdi C30 zorlanmalı' diyen Gölet, 'Bakın bizim vatandaşlarımız konut almaya gittiklerinde çok büyük hata yapıyorlar. Genellikle mutfağa bakıyorlar, mutfak dolaplarına, seramiğe, yer kaplamasına vb. böyle bir dünya olmamalı. O yapıda siz ömrünüzü geçireceksiniz ve olası bir depremde sizi koruyacak olan yapının taşıyıcı sistemidir. İnşaat Mühendisleri Odası kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşudur. Hiçbir kişisel çıkar ve örgütsel çıkar gözetmez. Odaya başvurduklarında inşaat mühendisleri odası çok duyarlı davranır ve vatandaşa o yapıyla ilgili gerekli tüm bilgileri aktarır. Projesini kim yaptı, yapı denetimi kimdir, beton sınıfı nedir. Bilmiyorlarsa bir inşaat mühendisi odası bu konuda hoşgörülüdür. Vatandaşa ev alırken yardımcı olurlar, sorularını yanıtlarlar' diye konuştu.

'MÜTEAHHİTLİK YASASI GÖZDEN GEÇİRİLMELİ'
'Müteahhitlik Kanunu özellikle gerekli' diyerek herkesin müteahhitlik yapmaması gerektiğini söyleyen Gölet, '1990'lı yılların ortalarından itibaren biz defalarca gündeme getirdik. Müteahhitlik yasası düzenlenmeli dedik. Bugün Eskişehir'deki müteahhit sayısı ile Almanya'daki müteahhit sayısı aynı. Aklınız alabiliyor mu bunu? Böyle bir mantık olabilir mi? Bizim bunu gözden geçirmemiz gerekiyor. Sadece müteahhit günah keçisi olmamalı. Temel anlamda müteahhit yasasını yapmalıyız. Ama bunun ötesinde tabii ki merkezi idare, yerel yönetimler, yapı denetim firmaları, bizim meslektaşlarımız ve müteahhitler bu zincirin halkalarını biz doğru biçimde birbirine bağlamak zorundayız. Bunun en önemli bileşenlerinden birisi müteahhitlik. Yani bakın bugün bir kasap dükkanı açmaya çalışalım veya bir terzi dükkanı. Bizden ustalık belgesi isteniyor. Ama istediğiniz büyüklükte ve ölçeklikte bir yapı yapmaya kalktığınızda gerçi biraz o disipline edildi ama herhangi bir elinizde belge ve evrağınız olmadan mesleğiniz ne olursa olsun müteahhitlik yapabiliyorsunuz. Böyle bir anlayış olamaz. İnşaat sektörü ile hiçbir ilgileri olmamaları rağmen yıllardan beri müteahhitlik yapıyorlar. Ben bundan 8-10 sene önce müteahhitliğe başladığımda 'Sen de mi başladın' dediler. Bu soruyu bile bana sorabiliyorlar. Bu anlayışın değişmesi gerekiyor artık. En azından İnşaat Mühendisleri Odası Eskişehir Şubesi ve genel merkezimizde söylüyor bunu: Her şantiyeye en azından bir inşaat mühendisi istihdamı gerekiyor. Merkezi idareye de bir görev düşüyor. Merkezi idare de meslek odalarının, meslek örgütlerinin düşüncesini ve görüşünü almadan ben yaparım, oldu anlayışıyla davranamaz. Zaten birçok yanlış yapıldı ve bu tabloyla karşı karşıya kaldık. Bundan sonra en azından bu yanlışlar yapılmasın. Müteahhitlik Yasası ivedilikle gözden geçirilmeli' şeklinde konuştu.

'YENİ BİR SAYFA AÇMAK ZORUNDAYIZ'
Hafif hasarlı binaların doğru güçlendirmesine ilişkin konuşan Gölet, 'Eğer yapacağınız güçlendirme yeniden yapım maliyetinin yüzde 40'ına yaklaşıp geçiyorsa yeniden yıkıp yapacaksınız. Güçlendirmede de artık çok ciddi, mantıklı, düzgün yöntemler de var. Tabii yani burada yapının konumu bulunduğu yer zemin durumu bütünsellik arz eden bir konu güçlendirme. Eğer yüzde 40'ı buluyorsa maliyet, yüzde 40'a kadar güçlendirme mantıklıdır ama yüzde 40'ı geçtikten sonra yeniden yapmak daha akılcıdır. Biz yeni bir sayfa açmak zorundayız. Düzeni değiştirmek zorundayız. Bu sistemde çok büyük hatalar yapıldı ve tablo ortada. Hepimizin suçu var. Hiç kimse benim hiçbir suçum yok diyemez' ifadelerini kullandı.

ESKİŞEHİR VALİSİNE ÇAĞRI
Eskişehir valisine de çağrıda bulunan Gölet, 'Binalarda C35, C40 kullanalım metreküpüne 100 lira-200 lira fazla para ödeyelim. Ben bu anlamda ticaret odasında meslek grubunun da İnşaat Mühendisleri Odası ile bir araya gelerek kentte bir şeyleri zorlamasının zaten yerel yöneticilerimiz bu anlamda mantıklı ve doğru şeyler yapıyorlar. Sayın valimize de çağrıda bulunuyorum merkezi idareyi temsil eden bir yönetici olarak, bu anlamda Eskişehir'de çok daha iyi şeyler yapabiliriz' dedi.

'DİYALOĞA GİRMEYE KORKUYORLAR'
'Belediyelerle İnşaat Mühendisleri Odası arasında yapılan protokole Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'nün de dahil olması gerekiyor muydu?' sorusunu yanıtlayan Gölet, 'Olması gerekiyor ama geldiğimiz noktada liyakat diye bir konu var hep tartıştığımız. Kamu kurumlarındaki yöneticiler muhalif belediyelerin ve muhalif meslek örgütlerinin olduğu yerlerde diyaloğa girmeye korkuyorlar. Böyle bir anlayış olamaz. Bu ülke hepimizin. Acılarımız ortak, sevinçlerimiz de ortak olmak zorunda' diye konuştu.

İŞİN FİNANS BOYUTU ÇÖZÜLMELİ
Yapı stokunun incelenmesinin ardından sonrasına ilişkin finansal sorunun da çözülmesi gerektiğinin altını çizen Gölet, 'Yapı stoku envanteri çıktığında Eskişehir'de 22 bin bina incelenecek. 2000 tanesinin örneğin deprem performansı çok düşük çıktı. Oradaki vatandaşlarımız da ekonomik anlamda orta veya üst gelir grubunda değiller. O vatandaşlarımıza bir çözüm üretmemiz gerekiyor. Bu çözümü bu sektörün bileşenleri ortak üretmek zorunda. Yerel yönetimler ve özellikle merkezi idare de işin finansman boyutunda finans çözümüne dönük bir şeyler sunmak zorunda. Çünkü iktidar sizsiniz. 22 yıldır ülkeyi siz yönetiyorsunuz. Kentsel Dönüşüm Yasası da bu haliyle birçok yerde uygulanamıyor. Revize etmeleri gerekiyor. İşin finans boyutunu özellikle merkezi iktidar çözmek zorunda' şeklinde konuştu.

ESKİŞEHİR'DE İMAR AFFINA 33 BİN BAŞVURU
İmar affının yanlış bir uygulama olduğunu ve Eskişehir'de imar affına 33 bin başvuru olduğunu vurgulayan Gölet, 'Ülkedeki en büyük yanlışların birisi bugün karşı karşıya kaldığımız tablonun temel hatalarından birisi de imar affıdır. Onu biraz daha yumuşatarak imar barışı diye gündeme getirdiler. Ama bakın bunu açıklayan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkilileridir. 11 ilde imar barışından yararlanan konut sayısı 300 bin. Yıkılan bina da o civarda. Ve de işin acı tarafı devletin vatandaşa karşı sorumluluğu vardır. Öncelikli olarak çağdaş toplumlarda devlet vatandaşın can güvenliğini sağlamak zorundadır. Ama bu imar barışında vatandaştan emlak vergisinin yüzde 3'ü kadar bir harç aldınız. Bu para karşılığında yapısını yasal hale getirdiniz. Ama bir şey imzalattınız. Vatandaşa diyorsunuz ki, ben senin bu yapınla ilgili olumsuzluklarının hepsinin görmezden geliyorum. İmzala dediğiniz paragraf ne? Söz konusu yapının fen ve sanat kurallarına aykırı yapılmasından ve ileride doğabilecek tüm olumsuzluklardan yapı sahibi sorumludur. Siz devlet olarak o yapının deprem dayanımının olmadığını biliyorsunuz ve ileride bir problem olduğunda ve gördük oldu, sorumlu sensin kardeşim diyorsun. Böyle bir devlet anlayışı olamaz. Devlet öncelikli olarak vatandaşın can güvenliğini sağlamak zorunda. Bu sıkıntıyı bile bile ben para alayım ama siyasi bir yatırımdır, seçim meydanlarında kullanayım. Böyle bir anlayış olamaz. Her devlet vatandaşın can ve mal güvenliğini sağlamakla mükelleftir. Devlete düşen temel görev bu ama geldiğimiz noktada maalesef çok tersi bir durumla karşı karşıya kaldık. Bu anlamda diyorum ki bir an önce o kırgınlıkları, siyasi gelecek kaygısını bir tarafa bırakarak, kaderciliği bir tarafa bırakarak, bakın bilimi, aklı, çağdaşlığı egemen kılmamız gerekir bu ülkede. Eskişehir'de de 33 bin tane başvuru var imar affına' ifadelerini kullandı.

'CİDDİ BİÇİMDE SEKTEYE UĞRADI'
Afet riskli alanlara ilişkin konuşan Gölet, 'O bahsettiğiniz alanların dönüşmesi bu sürecin uzamasından dolayı ciddi biçimde sekteye uğradı. O süreçte yargıya gidildi, iptal edildi. O süreçte oradaki mevcut yapı stoku kendisi yeniledi. Bu mevcut yapı stokunun yenilenmesi kentsel dönüşüm önündeki en büyük engellerden birisidir. 2005'li yıllarda Büyükdere'de çok güzel bir kentsel dönüşüm projesi tasarlamıştık. Birçok farklı nedenlerle yaşama geçirilemedi. O çok güzel bir örnek olacaktı ki o zaman daha yapı stoku tek katlıydı. Çok rahat girebiliyorlardı, müteahhitler aracılığıyla da bu kentsel dönüşümü gerçekleştirecektik. Bahsettiğiniz yer Büyükşehir ve Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü, bakanlık arasındaki konu. Bakanlık bu süreçte muhalefet belediyelerinin birçok projesini engelledi. Böyle bir anlayış olmaz. Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'nün kalkıp Büyükşehir Belediyesi'ni bu anlamda suçlamasının doğru olmadığını düşünüyorum. Büyükşehir Belediyesi'nin muhatabı Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü değildir. Bakanlıktır. Yanılmıyorsam Büyükşehir Belediyesi, İstanbul Teknik Üniversitesi akademisyenleriyle kısmen çalıştı. Ama birkaç kere yaptığı çalışmalar geri döndü diye duyumlarım var' dedi.

'MİLLETVEKİLLERİNİN DE SORUMLULUĞU VAR'
'Riskli gördüğümüz yapıları ivedilikle çözmemiz gerekiyor' diyen Gölet, 'Dün dünde kaldı. Bugün yeni şeyler söylememiz gerekiyor. Artık ivedilikle çevre şehirciliğin de bakanlığın da yerel yönetimlerin de merkezi idarenin de bu sorunu çözmesi gerekiyor. Ortada çok büyük sorun var. Riskli gördüğümüz yapıları ivedilikle çözmemiz gerekiyor. Bu sorunun muhatabı sadece çevre ve şehircilik il müdürlüğü ile belediyelerimiz değil. Milletvekillerimizin de çok ciddi sorumluluğu olduğunu düşünüyorum ben. Onlar da üç maymunu oynama lüksüne sahip değiller. 22 bin konutun envanteri çıkartılacak bunun yüzde 20'si deseniz 4 bin konut eder. Eskişehir milletvekilleri de bu oyunun içinde olmak zorundalar. Yurttaşlarımız 6-7 ay veya bir sene içerisinde evlerindeki yapılardan bir şekilde belki çıkmak zorunda kalacaklar. Bunlara geçici konut bulmak zorundasınız. Finansmanını sağlamak zorundasınız. Bu merkezi idarenin, mevcut hükümetin temel problemlerinden birisi. Bu nedenle iktidarın milletvekillerinin de bu işte sorumluluğu var. Bu nedenle taşın altına elini sokmak zorundalar' diye konuştu.

'KENTSEL DÖNÜŞÜMÜ HIZLANDIRMALIYIZ'
'1999 öncesi binalar ivedilikle denetlenmeli. Eskişehir'de kentsel dönüşümü hızlandırmalıyız' diyen Gölet, 'Bizim yapı stokumuz o 11 ile göre çok daha deprem dayanımı yüksek diyebilirim. Mühendislik hizmetimiz de kalitemiz de yapım kalitemiz de o 11 ilden çok daha iyidir. 1992'de başlamışız hem projeleri denetlemişiz hem yapıları denetlemişiz, uygulamaları denetlemişiz, belediyelerimiz bu anlamda sorumluluk taşımışlar. Sektörün diğer bileşenleri müteahhitler ve hazır betoncular da elini taşın altına koymuşlar. Ben o kadar kötümser değilim. O bölgeyle, 11 ille kıyaslarsak Eskişehir'deki yapıların çok daha fazla dayanıklı diyebilirim. 1999 öncesi binalar ivedilikle denetlenmeli. Eskişehir'de kentsel dönüşümü hızlandırmalıyız' şeklinde konuştu.

'NİTELİKSİZ İMAR PLANLARI ÜZERİNDEN GİTTİ'
'Yerinde dönüşüm o şekilde mevcut imar planları niteliksiz imar planları üzerinden yürüyerek gitti' diyen Gölet, 'İmar affının bedelini ödüyoruz biz hala. 1980'li yılların başında da 10B dediğimiz bir uygulama vardı. Yeni gelişen bölgelerde imar planı maalesef yapılmadı. Oturuyordu tekniker arkadaşlarımız parselasyon planı çizip 10 metre cephesi, 20 metre derinliği olan bitişik nizam sadece sokakların olduğu büyük parselleri planlıyorlardı. Daha sonra imar afları ile onlar yasal hale geldi. O bölgelerde sosyal donatı alanları yok. Aynısını biz 2005'te Büyükdere mahallesinde yaşama geçirmeye çalıştık. Orası da imar affından çıkma bir bölgedir. Dediğiniz gibi 7 metrelik yolları, 4 kat sağlı sollu imar olan güneş almayan, sosyal donatı alanının olmadığı, otoparkın, yeşil alanın, sağlık ocağının olmadığı mahalleler yarattık maalesef. Bunu biz gündeme getirmeye çalıştık ama son 20 yılda da baktığımızda da inşaat sektörünün bir ivme kazanmasıyla o bölgelerde mevcut yapılar kendini yeniledi. Yerinde dönüşüm o şekilde mevcut imar planları niteliksiz imar planları üzerinden yürüyerek gitti' ifadelerini kullandı.

'DEPREM PERFORMANSI DÜŞÜK'
Gölet, 'Bizim bahsettiğimiz bu yerinde dönüşüm bir zorunluluk haline geldi. Yani mevcut yapılarımızın bir kısmının deprem performansı düşük, yerinde yenilemek zorundayız. Çünkü kat mülkiyetine dönük hukuksal birçok problemle karşı karşıya kalabileceğiz. Örneğin Yunus Emre Caddesinde ya da İki Eylül Caddesinde zemin artı yedi kat. Her katta iki daire. 14 tane kat maliki var. Bir de dükkan sahibi var. Yapı dayanımı, yapının deprem performansı düşük olunca olduğu yerde mecburen dönüştürmek zorunda kalacaksınız. Bu nedenle söylüyorum. Büyükşehir Belediyemizin de Mamure Mahallesi Büyük Otel'in olduğu ve karşısındaki kentsel dönüşüm sekteye uğratan da oradaki yapı stokunun kendini son 15 yılda yenilemesi. Oradaki yapıların hepsi tek katlı kerpiç yapılardı. Hepsi yenilendi' dedi.

'BİZ YARIŞMAYI HEP SEVMİŞİZDİR'
Siyasete ilişkin de konuşan Gölet, 'Demokrasinin olduğu yerde biz yarışmayı hep sevmişizdir' diyerek, '1977-78 yılından beri Eskişehir'de siyaset yapıyorum. Tunalı Ortaokulu son sınıfında siyasete başladım. Benim babam Çifteler Köy Enstitüsü mezunuydu. Çocukluğumdan beri 12 Eylül öncesinde de çok gurur duyduğum örgütler vardı siyaset yaptığım. 12 Eylül sonrasında da duruşum hep belli oldu. Siyaset yapan insanların hedefi oluyor. Ama biz demokrasi anlayışını ön plana çıkarttık. Nasıl ki biz İnşaat Mühendisleri Odası'nda demokrasi dedik, hayatın her alanında da tabi parti içerisinde de demokrasinin egemen olması bizim önceliğimizdir. Benim siyaset yaptığım CHP'dir. Ben hayatım boyunca hep solda duruş sergilemiş bir insanım. Ülkede demokrasi isterken de partide demokrasi istemek gayet doğaldır diye düşünüyorum. Umut ederim ki böyle bir süreç yaşanır. Ama benim yerel yönetimlere dönük hedeflerim ve iddialarım olduğunu herkes biliyor. Kentte yaşama geçirdiğim, geçmesinde emeğim olan çok proje var. Solcuysanız ve demokratsanız örgütünüze güveneceksiniz, halka güveneceksiniz ve kendinize güveneceksiniz. Eskişehir halkı hepimizi biliyor. Gün neyi getirir ben onu bilemem ama demokrasinin olduğu yerde biz yarışmayı hep sevmişizdir. Demokrasi nerede varsa biz orada oluruz. İktidar hep diyor ya yeter söz milletindir. Biraz da yeter artık söz örgütün olun diye bir anlayışım var. İnşallah öyle olur. Partide de demokrasi egemen olur diye düşünüyorum' diye konuştu.