ES TV'YE ÖZEL AÇIKLAMA
Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından CHP Genel Merkezi'nin görevlendirmesiyle İskenderun'a giden CHP Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü, deprem bölgesinde yaşadıklarını ve gözlemlerini anlattı. İlk etapta ciddi bir koordinasyon sorunu olduğunu söyleyen Süllü, yolda yürürken insanların kendilerini kollarından çektiğini ve enkazlara götürdüğünü belirtti. Eskişehir'e dönmüş olsa da deprem bölgesinde yaşadıklarını ve gördüklerini unutamayacağını ifade eden Süllü, bölgedeki insanların gözünün önünden gitmediğini, kızının yaptığı yemeği dahi yiyemediğini, boğazından geçmediğini anlattı.

İLETİŞİM BOZUKLUĞU VARDI
'Depremin yıkıcılığından çok iletişim bozukluğu ve koordinasyonsuzluğun bu kadar yıkıcı hale getirdiğini düşünüyorum' diyen Süllü, 'Biz salı günü ulaşabildik. Karayoluyla ulaşmak mümkün olmadı, uçaklar kalkmadı. İlk 3 gün çok zorlayıcı geçti. İnsanların yardım çığlıkları çok etkileyiciydi. Arama kurtarma ekipleri hemen ulaşmadı. Orada yaşayan insanlar kendileri kurtarma çalışmalarına başlamıştı biz gittiğimizde. Herkesten vinç, kepçe talepleri geliyordu. İlk 3 gün bunlarla uğraştık. Her binaya gerekli ekipmanın sağlanması, yönlendirilmesi gibi. Şimdi AFAD koordinasyonundaydı arama kurtarma çalışmaları ama ne yazık ki AFAD tam olarak koordine olamadı. Alan çok büyük, yıkılan bina sayısı çok fazla. Her yerden yardım çığlıkları geliyordu. Herkesin yakınları telefon açıyor. İnsanlar yolda yürürken kolumuzdan çekiyorlar, bizi bir yerlere götürüyorlar burada ses var diye. Öncelikle ekipman gelemedi. Üçüncü günün sonuna doğru ekipmanlar gelmeye başladı. Arama kurtarma ekipleri çoğalmaya başladı. Fakat enkazda ilk 12 saat çok önemli. O süreç esnasında çok geç kalındığını düşünüyorum ben. Depremin yıkıcılığından çok iletişim bozukluğu ve koordinasyonsuzluğun bu kadar yıkıcı hale getirdiğini düşünüyorum' diye konuştu.

KENDİ İMKANLARIYLA ÇIKARIYORLARDI
Arama kurtarmada yaşanan aksaklıklar nedeniyle vatandaşların kendi imkanlarıyla yakınlarını enkazdan çıkarmaya çalıştığını belirten Süllü, 'Örneğin Arsuz'da kepçe kullanabiliyor ama arama kurtarma tecrübesi yok. Bize ödüm patlıyor bir canlıyı kepçeyle alacağım diye dedi. Kenarları açmaya çalışıyordu. Tecrübeli ekipler çok önemli ilk saatlerde. Üçüncü gün madenciler yeni gelmeye başlamıştı. Onları koordine etmeye çalışıyordu AFAD' şeklinde konuştu.

PERSONELİN ÇOĞU ENKAZ ALTINDA
Belediye personelinin birçoğunun enkaz altında kaldığını ya da enkazın altından yakınlarını çıkarmaya çalıştığını söyleyen Süllü, sınırlı sayıda belediye personeli ile çalıştıklarını anlattı. Toplam altı milletvekili İskenderun'da çalıştıklarını kaydeden Süllü, '305 kişilik ekibimiz Hatay'ın merkezindeydi. Biz bütün milletvekilleri sahada 10 ile ve her birimiz en az bir ilçede 2-3 milletvekili olacak şekilde dağılmıştık. Hatay Milletvekili Suzan Şahin ile beraber toplam 6 milletvekili İskenderun'daydık. İlk 3 gün arama kurtarma çalışmalarına destek vermek, vatandaşları dinlemek, yönlendirmek, koordinasyon sağlamakla geçti. Üçüncü günün sonunda tırlar gelmeye başladı tüm Türkiye'den. Oradaki en büyük zorluk belediye personeli yüzde 10 ile çalışıyor orada. Hatay Büyükşehir Belediyesi'nin orada sadece 3 tane yetkili elamanı vardı şube müdürü olarak. Onun dışında 8-10 kişi belediye personeli vardı. Bir anda 139 tır birikti. Eskişehir Büyükşehir Belediyemizden hemen ekip istedim. 25 kişilik ekip geldi' ifadelerini kullandı.

'KADIN YALVARIYORDU'
Süreç boyunca çok etkilendiğini fakat yardım etmek amacıyla gittiği için güçlü durmaya çalıştığını söyleyen Süllü, Eskişehir'e dönmüş olmasına rağmen uzun süre orada yaşadıklarının etkisinden kurtulamayacağını belirtti. 'O görevlerin dışında duygusal olarak yıkılma şansın yok zaten' diyen Süllü, 'Enkaz yığılmış. Pembe bir bebek patiği orada duruyor. Bir çocuğun top havuzu. Bir tane topuklu ayakkabı. Kim bilir o elbise giyildi ne hayatlar yaşandı, nerelere gidildi? Şu an sahipleri yaşıyor mu yaşamıyor mu? Çok etkileyici bir süreç. Orada tabi çok etkileniyorsun ama orada yapman gereken görevler var. O görevlerin dışında duygusal olarak yıkılma şansın yok zaten. Yapılması gerekenleri yapıyorsun orada. Senden yardım bekleyen insanlar var. Orada bulunma amacın yardım etmek. Bütün duygularını bastırarak yardım etmeye çalışıyorsun. Kimine arama kurtarma ekini yönlendiriyorsun, kimine insani yardımı. İnsanlar gece yarısı pijamalarıyla sokağa çıkmışlar. Titriyorlar. Biz depremzede değiliz. Montumuz kabanımız var. Biz üşüyoruz donuyoruz. Düşünün o insanlar ne haldeler. Yakınlarını kaybetmişler. Çocukları kayıp. Kadın yalvarıyor torunlarım içerde diyor. O kadar acı bir şey ki' dedi.

'KALBİMİ SÖKTÜN OĞLUM'
Süllü, 'Bizim İskenderun belediye başkan adayımız Doktor Yılmaz Şahutoğlu Ankara'ya gitmiş toplantı için. Akşam oğlu aramış. Demiş ki babasına, baba sen benim kalbimsin demiş. Gidiyoruz uğruyoruz Suzan vekilimizle ne oldu haber var mı çıktı mı diye. Kalbimi söktün oğlum diyor. Öyle ağlıyor. Her gidişimizde aynı cümleyi tekrar ediyor. Nasıl bir duygu? Kelimeler düğümleniyor. Sen orada ağlayamıyorsun çünkü ona yardım etmek zorundasın' diye konuştu.

'BOĞAZIMDAN GEÇMEDİ'
'Sürekli kötü haber bombardımanına rağmen dik durup, diri durup insanlara yardım etmek zorundasınız. Duygu halleri çok karışık' diyen Süllü,'Geldim ama adapte olamadım. Orada yiyemedik, içemedik, tuvalete gitmemek için bir şey içmiyorduk. Çünkü tuvalet yoktu. Geldim en sevdiğim yemeği yapmış kızım. Yiyemedim. Boğazımdan geçmedi. Hep orayı hatırlıyorsun. Acaba ne yaptı filanca diyorsun. Fiziksel olarak buradayız ama kafamız orada. Hala telefonlar geliyor' şeklinde konuştu.

HAZIR OLMAMIZ GEREKİYOR
Depreme karşı Eskişehir'de de bir an önce gerekli önlemlerin alınması gerektiğinin altını çizen Süllü şu konuşmasını şu şekilde sürdürdü: 'Deprem her yerde olabilir. Biz Eskişehir'de de deprem kuşağındayız. Depremin olmadan önce maliyeti çok düşük. Fay hattının üzerine de bina yapılır, denize de bataklığa da yapılır. Ama binalarımız sağlam olmalı. Her yerde deprem oluyor ama deprem değil bina öldürür diyoruz. 3 gün sonra unutuyoruz bunları. Büyükşehir belediyesinde hemen toplantı yaptık gelir gelmez. Kesinlikle hazır olmamız gerekiyor. Her şeyi hazırlamamız gerekiyor. Binalar kontrolden geçirmemiz gerekiyor. Çalışmalar da başlıyor. Sıkı önlemler almalıyız çünkü sonuçlar çok ağır oluyor. Bu hale düşmemek için gereken önlemleri almamız gerekiyor.'