İl Müftü Yardımcısı Dilaver Şahin'in yazısı...

Öncelikle bizleri İslam'la şereflendiren Allah'a hamd, bizlere her iki dünyamızı kazanmanın yolunu gösteren hayatımıza rehberlik eden Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v)'ya Salat-u Selam olsun.

15 Temmuz darbe girişimi dediğimizde aklımıza yıllarca Dini Mübin-i İslam'a, vatanına, milletine bayrağına kısacası milli ve manevi değerlere kin, nefret, düşmanlık besleyen ve bu düşmanlığın sonucunda, asılarca İslam'ın ve Müslümanların hamiliğini ve hizmetkarlığını yapan bir milleti yok etmek isteyen ihanet ve terör şebekesi FETÖ ve benzerleri aklımıza gelir. Bu ihanet şebekesi öyle bir gurup ki kökleri Siyonistlere ve İslam düşmanlarına dayanmakta ve onların elleriyle beslenmektedirler. Onun içindir ki tarihi iyi okumalı ve ecdadımıza neden ve niçin düşman olduklarını iyi anlamalıyız. Tarih boyunca ihanet şebekeleri hiçbir zaman haktan, adaletten ve doğrudan yana olmamışlardır. Onlar, kuvvetten ve zulümden yana olmuşlardır. Onlar, zulüm ve sömürünün hakim olmasını isterler. Bundan dolayıdır ki gözde olan Türkiye'mizin İslam alemine yeniden umut olmasını istememişlerdir. Fakat arzuları kursaklarında kalmış, milletimiz öyle bir millet ki inancını, kuvvetini gücünü Alemlerin Rabbi olan Allah (c.c) dan ve onun Resulü Hz.Muhammed Mustafa(s.a.v)'dan alır. Geleneğimiz göreneğimiz ve devlet geleneğimizde de bu iman şuuru yatmaktadır. Hal böyle iken kokuşmuş toplumlar ve onların piyonları bu ve buna benzer durumlardan rahatsız olmuşlar ve daha fazla sabredemeden Türkiye'mizin fazla kuvvet ve güç sahibi olmadan üzerine çullanmak ve bölüp parçalayarak yok etmek istemişler ve bu planlarını da kendilerine göre en uygun 15 Temmuz 2016 gününü seçmişlerdir.

Ancak unuttukları bir şey vardı ki o da bu millet Peygamberimizin buyurduğu gibi ' Mümin, rüzgarın yatırıp kaldırdığı ama zarar vermediği yeşil ekin gibidir. Münafık ise dimdik iken, rüzgarın bir defada kökünden söküverdiği selvi ağacı gibidir.' (Buhari Merda 1)

İşte milletimiz her şeyi ile beraber, her şeye rağmen namaz kılanı kılmayanı; Türkü, Kürdü, Alevi'siSünni'si, Çerkez'i, Laz'ı, Gürcü'sü vesairesi ile bütün vatandaş hep beraber tek millet tek yürek olup zor zamanlarda, Çanakkale'de, Kurtuluş Savaşı'nda, Dumlupınar'da, Sakarya Meydan Muharebesi'nde olduğu gibi Vatanını, Bayrağını, Ezanını, camisini koruyacağını unutmamışlardır. Daha doğrusu bu ihanet şebekesi 40-50 yıldır sinsice çalışmaları sonucunda mayası İslam'la yoğrulmuş milleti, bütün değerlerinden uzaklaştırdıklarını düşünerek bu kalkışma ile ihanet planlarını başaracaklarını zannettiler. Bizim milletimizin en zor zamanlarda tek yürek tek yumruk olacaklarını akıllarına getirememişler ama milletimiz onlara unuttuklarını akıllarına yeniden getirmiştir.

Milletimizin 15 Temmuz akşamı nasıl bir ve beraber hareket ettiklerini hep beraber gördük. Sizlerle o gece ile ilgili bir iki anekdotpaylaşayım.
Beş kişilik bir aile ailenin içinde engelli bir çocuk var, gece saat 10 sularında çay içelim diye sofraya otururlar o esnada bir haber;ülkede darbe oluyor, bir kalkışma var, sofrada soğuk bir hava baba şaşkın bir halde iken o esnada engelli çocuk parmağını kaldırır; baba,'Allah var' der bu kadar. Baba kendine gelir, anlar ki çocuk şunu diyor;'baba inanıyorsanız üstün olan sizsiniz, galip gelecek sizsiniz'. Korkma, Allah bizimle beraberdir. Allah, mazlumları yalnız bırakmaz dercesine müslümanların galip geleceğini hainlerin ise kaybedeceğini hatırlatır.

Bir başka hadise ise 28 günlük vatan nöbetinde ilk günler idi ki, yaşlı bir amca anlattı. Diyor ki 15 Temmuz gecesi darbe girişimini duyduğumuzda gece aile içerisinde bir telaş bir panik oldu ne yapacaklarını şaşırmış bir durumda iken selalar verilmeye başlandı. Döndüm çocuklara dedim ki;'gayri korkmayın selalar veriliyor, Allah bizimle beraberdir' ve ailede telaş ve paniğin yerini sakinlik huzur aldı. Anlayabiliyor muyuz şu teslimiyeti. Nasıl ki Erzurum işgalinde bir ezanla millet sokaklara düşmüş ve Erzurum'un kurtuluşuna sebep olmuş ise 15 Temmuz gecesinde de verilen selalar darbelerin, tankların, tüfeklerin, uçakların sesini kesmiş, gönüllere ferahlık veren selalar milletimize cesaret, metanet ve gayret vererek vatanın kurtuluşuna vesile olmuştur.

Amcanın metaneti, teslimiyeti, milletimizin tarih boyunca güvendiği, inandığı ve bunların sonucunda da daima muzaffer oluşu bu inanca bağlıdır. Bizim milletimizin teslimiyeti, benzetme yapacak olursak Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) ile Hz. Ebu Bekir'in Sevr Mağarasındaki metaneti ve teslimiyetine benzemektedir. Hatırlayalım, Sevr mağarasında Hz. Ebu Bekir (r.a) endişelendiği sıralarda Peygamberimiz (s.a.v)bütün teslimiyeti ile 'ya Ebu Bekir korkma Allah c.c bizimle beraberdir' buyuruyordu. İşte bahsettiğimiz amcamız da, ailesine; 'korkmayın azanlar okunuyor selalar veriliyor Allah bizimle beraberdir' diyordu. Daha bu ve buna benzer olaylar o gece çokça vuku bulmuştur.

Özetle bu Millet 15 Temmuz gecesinde sahip olduğu birlik beraberlik, inanç, metanet ve dayanışma ile hainlere bildirmiş ve kafirlerin, hainlerin FETÖ gibi ihanet şebekelerinin kalplerine korku salmıştır. Milletimiz şunu bir daha ispat etmiştir ki; bizi yıkamayacaksınız bizi kafirlerin, hainlerin önünde diz çöktüremeyeceksiniz. Bizler vazifemizi yapıp tedbirimizi alalım gerisi Allah(c.c)'a kalmıştır. Zafer haktandır. Unutmayalım ki; kafirler, münafıklar plan kurarak tuzağa düşürmeye çalışsalar da Allah (c.c)'ın planı her zaman galip gelecektir.
Şunu hiçbir zaman unutmayalım ki bizler Allah ve Rasülüne inanır ve teslimiyetimizi bildirirsek hiçbir güç bizleri eğemeyecek ve büküp deviremeyecektir. Çalışmak ve tevekkül bizden yardım ise bizleri yoktan var eden Allah( c.c.) dandır. Sağlık afiyet içerisinde kalın.

Abdestli olup olmadığını unutan ya da abdestinde şüphe eden bir kimse ne yapmalıdır?
Bir kimse abdest aldığından emin olduğu halde, abdestini bozup bozmadığı konusunda şüpheye düşse, o kimse abdestli sayılır. Öte yandan abdestini bozduğunu bildiği halde, sonradan abdest alıp almadığından şüphe eden kimse de abdestsiz sayılır. Çünkü kesin olarak bilinen bir şey şüphe ile ortadan kalkmaz (Mevsıli, el-İhtiyar, I, 56; İbn Abidin, Reddu'l-muhtar, I, 283).
GÜNÜN DUASI:

'Allah'ım! Yaratılışımı güzelleştirdiğin gibi ahlakımı da güzelleştir.' (İbn Hanbel, el-Müsned, I, 403)