Memleket insanları!
Yaşıyorum, düşünüyorum ve yazıyorum. Yaşadıkça düşüneceğim, düşündükçe de yaşam boyu hep yazacağım.
Hayatın içinde, zihnimin kodlarıyla uyumsuz, garip o kadar çok şey olmuş ve hala olmakta ki bunları düşünmeden geçip gitmek olmuyor sanki! Hepsini tek tek yazmak istiyorum.
Bu bağlamda, bu deneme yazımın başlığından da anlaşılacağı üzere konuyla igili ilk yazımı yazıyorum.Devam filmleri misali yenileriniyazdıkça yine burada ve yakında çıkacak olan kitabımda sizlerle paylaşacağım.
O halde başlayalım.
İşte o anlamlandıramadığım durumlardan biri:
Ölüm her birimiz için kaçınılmaz bir son, hayatın belki de en yalın gerçeği.Şüphesiz ki her ölüm ardında acılı insanlar bırakır. Cenazenin çıktığı bir evde hüzün vardır, yas vardır.Yakınlarımızın kayıplarında onların yanlarında olmak, desteğimizi ve varlığımızı göstermek önemlidir muhakkak. Çünkü sevdiğin bir insanı kaybetmekle baş etmenin en iyi yolu geride kalan sevdiklerine sarılmaktır. Ama gelin görün ki bizim ülkemizde geneli için konuşmak gerekirse pek de öyle olmuyor.Samimiyetle sarılman icap eden yakınlarının bir ellerinde kıymalı pide, diğer ellerinde ayran olunca haliyle sana sarılacak kol da kalmıyor.
Cenaze evlerinde, taziye için gelenlere yemek verilmesini oldum olası anlayamadım, anlamlandıramadım.Çok kez şahit olmuşluğum vardır,vefat edenin en yakınları acılarını yaşayacaklarına gelene gidene bir şeyler ikram etme derdine düşerler ki ölüm acısına bir de gereksiz bir telaş peydah olur hiç yoktan yere.
Cenaze sahipleri, ele güne karşı ayıp olmasın, arkamızdan laf etmesinler, kimselerden geri kalmayalım diye manalı olmayan bir çabanın içinde bulurlar kendilerini.
Cenaze evi ikram kültürümüzde, kıymalı pide-ayran ikilisi baş sırada olsa da yas evlerinde kurulan sofraların, yapılan ikramların yer yer farklılıklar gösterdiğini,pidelerden tavuklu pilavlara, kurbanların peşi sıra kesildiği ağır ballı yemeklere geniş bir yelpazeden bahsedebiliriz. Öyle ki cenaze evine değil de bir an için düğün evine geldiğinizi sandığınız durumlarla bile karşılaştığınız olmuştur.Bugüne kadar karşılaşmamış olsanız da ileride bir gün göreceğiniz muhtemeldir.Herhangi bir cenaze evinde masaların üzerinde lahmacunlar, kavurmalı pilavlar, ayranlar görebilirsiniz.
Düşünsenize, sevdiğinizi daha yeni toprağa vermişsiniz, üzülüp ağlamışsınız.Hemen, birkaç saat sonra 60-70 tane kıymalı pide yaptırıyorsunuz. Bu durum sadece bana mı garip geliyor
İsterim ki TOK İnsanların tatlısını tuzlusunu yediği, çayını kahvesini içtiği bir yas evi olmasın arkamdan. Lütfen çok rica ediyorum…



Düş

düş diyelim adına
içinde
candan dizeler
sarhoş şiirler
bıçkın hayaller
bir de
her sokak başında en sevdiğimiz masal kahramanları olsun
çocukluğumu da alalım ama
annem babam hep 40 yaşında
izmir de olsun tabi
sevdiğim tüm şehirler

bak!
dünya ne güzel bir yer
aşk kokuyor deniz
tebessüm bedava
iyilik yapmak serbest ve zaruri
melekler keyifsiz
alayı işsiz

bir de
taze simit kokusu
şöyle daha yenice tezgahta
yanında da beyaz peynir
ne severim var ya

gelin arabası geçti az önce buradan
çocuklara çıktı yine gazoz parası
bakkal amca yaşadın sen yine

peki
neden yazmıyordu arabanın arkasında mutluyuz diye
sahi herkes mutlu ya bu hayatta
lüzum yok artık öyle ulu orta beyan etmeye...

Nisan 2020
Tepebaşı... Eskişehir
(inciraltı)