Anadolu Üniversitesi'nin sadece Eskişehir'e değil bölge illere ve ülkemize olan katkısını kimse inkar edemez. Afyon Kocatepe, Dumlupınar, ESOGÜ ve ESTÜ olmak üzere bünyesinden 4 üniversitenin daha doğmasını sağlamıştır. Özellikle 1982'den sonra Rektör Yılmaz Büyükerşen'in büyük katkı ve çabalarıyla da Açık Öğretim Fakültesi'nin açılmasıyla Anadolu üniversitesi, dünyanın sayılı mega üniversiteleri arasına girmiş hem eğitim kalitesi hem de yarattığı ekonomik katma değer ile başta Eskişehir olmak üzere ülkemizin kalkınmasına öncülük etmiştir.
Doğal olarak Eskişehir'in de sosyal, bilimsel, kültürel, sanatsal ve sportif gelişimine büyük katkı sunmuştur. Hatta Eskişehirspor'un ambleminde yer alan 3 yıldızdan biri de Akademi Gençlik Spor Kulübünü temsil eder ki bugün maçlarını oynadığı Atatürk Stadının yapımında ihtiyaç duyulan 120 milyon TL'nin üzerindeki meblağ da TOKİ'ye Anadolu Üniversitesince ödenmiştir.
Elbette ki tüm katkıları hiç tartışmasız Açık Öğretim Fakültesi'nin hayata geçmesinden sonra sağlamaya başlamış, milyonlarca öğrenciye hem nitelikli eğitim sağlamış hem de kentin ekonomisine bir fabrika gibi 7/24 işleyen bir canlılık getirmiştir.
Ancak son günlerde Açık Öğretim Fakültesi ile ilgili dedikodular iyice ayyuka çıkmaya başladı. Daha önce birçok meslektaşım konuya değindi. Hatta Soner Yüksel son olarak bu konuyla ilgili bir yazı da kaleme aldı. Her ne kadar ona gelen cevap bu iddiaları yalanlasa da bazı gelişmeler bir Eskişehirli olarak bizleri endişelendirmiyor değil.
Bildiğiniz gibi akademik çalışmalar bilimsel kadrolarla yapılır ve fakülteler de ihtiyaç duydukları kadroları norm kadro olarak önce senatoya sonra da YÖK onayına sunar. Bu kadrolar onaylanır, ilana çıkar, başvurular olur ve akademisyenler seçilerek göreve başlar. Bize gelen duyumlara göre kısaca AÖF dediğimiz fakültemizde uzun dönemdir talep edilen akademik kadrolara bir cevap alınamamış.
AÖF, görevlendirmek üzere bünyesi dahilinde 7 kadro talep etmiş ancak bu talebi çok uzun dönemdir yanıt görmemiş.
Bu da olumsuz dedikoduların ortaya çıkmasına neden oluyor. Çünkü şayet bu kadrolar açılmıyorsa demek ki 'AÖF gözden çıkarıldı' diyen akademisyenler de mevcut. Hatta iş bununla sınırlı değil. Ülke genelinde uzaktan eğitim veren Atatürk Üniversitesi, 19 Mayıs Üniversitesinin de bu yöndeki kadro talepleri olumlu cevap almamış. Bu da dedikoduların daha da büyümesine neden olmuş.
Akademi camiası içinde tüm uzaktan eğitim veren fakültelerin yani hepsinin abisi konumundaki Açık Öğretim fakültesi dahil 'Ankara'ya bağlanacak' iddiası konuşuluyor. Dediğim gibi bu iddia yeni değil. Uzun dönemdir kentimizin gündeminde.
Pandeminin hemen başında AÖF döner sermaye gelirinin kentten alınması ile oluşan büyük zarar konusunda tüm Eskişehirliler hemfikir. Bu işin siyasi duruşu olamaz. Bu iş Eskişehir'i sevmek, Eskişehir'in büyümesini gönülden istemekle ilgili bir durumdur.
Önce döner sermaye gelirinin (ki burada aylık 8 milyon TL civarında bir rakam telaffuz ediyoruz) şehirden çekilmesi şimdi de AÖF'ün Ankara'ya bağlanacak iddiaları şehre çok büyük zarar verecektir. Eğer bu olursa bunun altında tüm kent olarak kalırız. ESTÜ'nün bir peynir kalıbı gibi bölünerek kurulması bile yarardan çok zarar getirdiği konuşulurken AÖF'ün temelli elimizden alınması tartışmaya dahi açık olacak bir konu olmamalıdır.
Ancak söylemeden de edemeyeceğim; önce Havaalanının kapatılması akabinde AÖF hakkındaki bu iddialar, Yılmaz Büyükerşen'in şehre olan etkilerinin tamamen ortadan kaldırılması gibi bir izlenim de veriyor. Çünkü havaalanı da Büyükerşen döneminde açılan bir yatırımdı.
İnşallah iddialar gerçek dışıdır. AÖF kentten gitmez.