Türk Milleti herzaman Mustafa Kemal Atatürk'e saygı ve sevgiyle bağlıdır.
Zaman içerisinde bu bağlılık daha da güçlenmiş, güçlenmeye de devam etmektedir.
Güzel olan, her birimiz görmediğimiz halde, birlikte yaşamadığımız halde Atatürk'ü bir aile büyüğümüz gibi görmemiz, ona sevgi, saygı, minnet ve hayranlık duyabilmemizdir, şartlar ne olursa olsun ona sahip çıkma kararlılığımızdır.
Bu kararlılık dededen babaya, babadan evlada geçen bir görevdir, aşktır.
Atatürk'e bağlılığımız bir görevdir, asla bir çıkara, menfaate dayanmaz.
Bunu yüksek ve değerli yapan da budur.
Bu yapımız ile tarihin bütün dönemlerinde bin yıl, hatta binlerce yıl Atatürk, yaşayacak ve yaşatılacaktır.

Zaman zaman Atatürk'e karşı en ufak ayrıntısına kadar planlanmış adımları görmekteyiz.
Bu planlı hareketlerin arkasında gerek dış gerekse iç unsurları bilmekte, bağlantıları hemen olmasa bile yıllar içinde ortaya çıkmaktadır.
Bunlar bizler için hiç şaşırtıcı olmamaktadır.
Zira Atatürk'ün henüz mücadele yıllarında bile onu dışarıda tutmak üzere adımlar atıldığını biliyoruz, o kadar ki Atatürk'ün milletvekilliğini düşürmek üzere önerge bile verilmiştir.
Bakın bu olayı büyük Atatürk Nutuk'ta nasıl anlatıyor:
'Saygıdeğer milletvekilleri üç milletvekili seçim kanunu tasarısının değiştirilmesi hakkında bir teklif hazırlamışlar.' Bu tasarı 2 Aralık 1922 tarihinde gündeme alınmıştır.
Atatürk, Meclis başkanından söz alarak 'Altında imzaları bulunan Erzurum Milletvekili Süleyman Necati, Mersin Milletvekili Selahattin, Samsun Milletvekili Emin Bey tarafından önerilen kanun tasarısı doğrudan doğruya beni vatandaşlık haklarından yoksun bırakmak amacını gütmektedir. 14. maddede yazılı olan satırları gözden geçirecek olursanız, orada deniliyor ki; Büyük Millet Meclisi'ne üye seçilebilmek için Türkiyenin bugünkü sınırları içindeki yerlerin halkından olmak şarttır veya kendi seçim bölgesi içinde yerleşmiş olması şarttır. Ondan sonra göç ederek gelenlerden Türk ve Kürtlerin yerleşim tarihlerinden itibaren beş yıl geçmiş ise seçebilirler.'
'Ne yazık ki doğum yerim bugünkü sınırlar dışında kalmıştır. İkinci olarak herhangi bir seçim bölgesinde beş yıl oturmuş değilim. Çünkü benim hayatım hep cephelerde geçmiştir. Eğer ben bu vatan için hayatımı koyduysam benim günahım nedir?'
Dünyaca kabul edilmiş; saygı duyulan ve liderimize karşı saldırılar sadece bugün değil geçmişte de olmuştur. Ancak Atatürk zekasıyla bu saldırıların üstesinden gelmesini bilmiştir.
Biz Atatürk'süz bir tarih bilincine asla izin veremeyiz, vermemeliyiz.
Onu bir kere daha sevgi, saygı ve minnetle anıyoruz.
Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun.
Sevgiyle kalın