İçinde bulunduğumuz ekonomik koşullar, devletin ekonomiye müdahalesinin zorunlu olduğunu gösteriyor. Özellikle enflasyon, döviz piyasası ve para politikaları ile ilgili kararları alırken Merkez Bankası'nın hükümetten yoğun şekilde etkilendiği izlenimi ve iddiaları devletin ekonomik müdahalelerin şart olduğu fikrini doğruluyor.

Şimdi yeni ekonomik model diye ortalıkta geziyorlar ya, eski ekonomik model dururken yeni arayışına girmek Amerika'yı yeniden keşfetmek değil de nedir?

Atatürk'ün uyguladığı ekonomik modeli hayata geçirerek tekrar ayağa çok daha güçlü kalkabilecekken bu macera arayışı neden?

Korumacı, kollamacı ve planlamacı bir ekonomik model her ne kadar sosyalizm ile karıştırılsa da Atatürk bu modeli inanılmaz başarılı bir şekilde uygulamayı başarmıştı.

1929 Büyük Buhranın etkisi ve Sovyetlerin ekonomik başarısı Türkiye'yi bir zorunluluk olarak Devletçilik ilkesini hayata geçirmesine neden olmuştu. Ancak uygulanan devletçi anlayış; yatırım malları üretimini hedef alarak endüstri üreten endüstri tipi bir sanayileşme değil temel tüketim ve ara malı üretimine yönelik ithal ikameci bir sanayileşme modeliydi.

Atatürk, 1933 yılında devletçilik ilkesini şu şekilde tanımlamıştı; 'Bizim izlemeyi uygun gördüğümüz devletçilik prensibi bütün üretim araçlarını özel girişimden alarak, milleti tamamen başka temeller içinde düzenlemek amacı güden, özel girişimlere ve faaliyetlere meydan bırakmayan sosyalizm prensibine dayanan kolektivist, komünizm gibi bir sistem değildir. Bizim izlediğimiz devletçilik, özel girişimi esas tutmakla beraber, mümkün olduğu kadar milleti refaha, ülkeyi imara eriştirmek için milletin genel ve yüksek faydasını gerektirdiği işlerde – özellikle ekonomik anlamda – devleti gerçek anlamda ilgili kılmaktır.'

Devletçilik ilkesinin temel esasları şunlardı;