Din Hizmetleri Uzmanı Faruk Doyuk'un yazısı...


Bağımlılık, kişinin,kullandığı bir nesne veyayaptığı bir eylem üzerinde kontrolünü kaybetmesi ve onsuz bir yaşam sürememeye başlamasıdır. Bağımlılıkta bu kullanım ve davranış, hayatınciddi birbölümünükaplarvekişimecburiolarakyapmak zorunda olduğu işler ve sürdürmekzorunda olduğu ilişkiler dışında, bütün vaktini vefiziksel enerjisinibağımlıolduğumaddeyeveyaeyleme harcar.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.)buyuruyorki:'Kıyamet gününde hiçbir kul, ömrünü ne için tükettiği, ilmi ile ne yaptığı, malını nereden kazanıp nerede harcadığı, bedenini ne uğruna yıprattığı sorulmadıkça bir yere kıpırdayamayacaktır.' (Tirmizi, 'Kıyamet',1).

Yüce dinimiz İslam'ın ana gayesi, yeryüzünün en şerefli varlığı olarak yaratılan insanın can, mal, akıl, ırz ve inancını korumaktır. İslam, bu beş temel değeri dokunulmaz kabul eder. Hangi sebeple olursa olsun bu değerlerin zarar görmesine rıza göstermez. Hayatın bütünü için geçerli olan bu durum teknolojiyi kullanırken de, internet ve sanal alemde gezinirken de aynıdır.

Allah (c.c.)'ın verdiği akılla hammaddeyi kullanarak teknoloji üreten insan, bunu iyilik yolunda kullanmakla sorumludur. Eğer teknolojiyi kullanarak merhametin yerine şiddete,helal kazancın yerine alkol, kumar ve gayri meşru kabul edilen haram alana, tasarrufun yerine israfayöneliyorsa, büyük bir yanlışın içerisindedir. Diğer yandan telefon, televizyon ya da bilgisayar ekranının önünde vaktini heba ediyorsa, kendisine, ailesine ve Rabbine karşı vebal altına girmektedir. İnsanoğluna zaman kazandırması gereken teknoloji, günümüzde zaman kaybetmenin ve vakit öldürmenin en aldatıcı tuzağı haline gelmiştir. Halbuki Peygamberimiz (s.a.v.) bizleri iki nimete dikkat etmemiz hususunda şöyle uyarmaktadır: 'İki nimet vardır ki, insanların çoğu onları değerlendirme hususunda aldanmıştır,bunlar: Sağlık veboşvakittir.'(Buhari, 'Rikak',1).

Hepimizin hayatında yerini alan internet ve sosyal medya, başıboş, ilkesiz ve sorumsuz bir alan olmamalıdır. Müslümana yakışan daima sorumluluk bilinciyle hareket etmek, Rabbinin koyduğu sınırlara uymaktır. Günlük hayatta yalan söylemek, insanları karalamak, iftira atmak nasıl günahsa, yayın dünyasında ve sosyal medyada da aynı şekilde günahtır. Âlemlerin Rabbi olan Allah, sanal alemde de bizleri görmektedir. Oradaki söz ve davranışlarımızdan da bizi hesaba çekecektir. Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: 'Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi ondan sorumludur.'(İsra 17/36). Bugün bizler için teknolojiden tamamen uzak bir hayat sürmek elbette mümkün değildir. Zaten İslam'ın da böyle bir talebi yoktur. Ancak teknolojiyi helal-haram hassasiyeti taşıyarak, ahlaki ilkeleri koruyarak, insan hak ve özgürlüklerini ihlal etmeden kullanmak öncelikli sorumluluğumuzdur. Böylece vaktimizi daha verimli ve emeğimizi daha anlamlı hale getirebiliriz. Yeryüzünü iyilikten ve huzurdan yana imar edebiliriz. Yeter ki her nimet gibi teknolojiyi de Cenab-ı Hakk'ın koyduğu ölçü ve sınırlara riayet ederek kullanalım.

Rabbimiz bizlere, hayatımızın her alanında ölçülü olabilmeyi ve hayırlı nesiller yetiştirebilmeyi nasip eylesin.