Gün gün ramazanı tüketip,Bayrama yaklaşıyoruz.Salgın hastalık gölgesinde doyasıya yaşayamamış olsak da ramazan heyecanını,araya mekansal ayrılıklar girecek olsa da,Doyasıya kucaklayıp hasret gideremeyecek olsak da sevdiklerimizi,Ekranlara,Telefonlara yükleyecek olsak da;Sevgimizi,Özlemlerimizi.Bayramın gelişini beklemek çok güzel!

Bayram günlerinin sevinçleri akla gelince,Hiç batmayan bir güneşle içimizin ısındığını hissederiz…
Kalbimizin lüzumsuz istekleri bizden teselli beklerken, Gönlümüz aklımızdan medet umar,İmkansızlıkları yok etme adına…
Dünya hayatı insana derecesini kazanması için sınama mekanı olarak verilmiştir.Hiçbir insan yoktur ki,en basit davranışlarından en olgun davranışlarına kadar,yaptığı işleri kalbinden geçirmemiş olsun.
Çünkü hareketler önce kalpte şekillenir,Daha sonra eyleme dönüşür.Ve çoğu zaman bizler midemizin tokluğu ile meşgul olurken,gönül bahçemizi leş kargaları istila eder…

Bu açgözlülük içinde Gerçeklerin ebedi hüsran,Acı bir akıbet olması kaçınılmaz değimlidir?
Neden şikayet ediyoruz ki virüs hayatımızı alt – üst etti diye?
Bizler yıllar yılı bayramları tüketim çılgınlıklarımıza vesile edip sadece midemizi ve dış görünüşümüzü düzeltme çabasına girmedik mi?
İşte yılların birikmiş menfi amellerimizin karnesi!

Bayramı sosyal medyadan,Telefon ekranlarında gerçekleşecek tebrikleşmelerle sıgdıryoruz.
Yıllar yılı görmezden geldiğimiz eş – dost, akrabayı bu bayram hatırlasak da ziyaret etme şansımız yok!
Şair:

'Ya bayramlar bayram olsun kurtulsun, Ya takvimler cayır cayır yırtılsın'
Sözünü boşuna mı söylemiş?İnsan kendisiyle hesaplaşmaya sevdalı olmalıdır.
Önce kendisi ile sonra çevresiyle…

Gemiyle açıldığımız deryada başlayan fırtınaya karşı sığınak Besmeleden başka nedir ki?
Bizler gözümüzü karartıp,Vicdanlarımızı köreltmeye devam ettikçe,Artık bayramlar dört duvarlar arasına mahkum olmaya devam edecek…
Oysa bayramlar dostu hatırlamanın mevsimidir.Dost ile daha içli dışlı olma günüdür.

Sevgiliyle beraber olduğu zamanı,Yaşadığı en mutlu an saymalı insan.Diğer zamanlar boşa gitmiştir.
Sevginin karşılıksız olduğu görülmemiştir.Gül sevgiyi temsil ediyorsa,Çöplükte neyi arıyoruz.Gençlik bir bahar mevsimidir ki,İçinde;Hem yaz,Hem güz,Hem kış vardır.Etrafını dikenlerin sardığı gençlikten Gülistanlar oluşturması beklenemez.Bahçenin güzel olması,Gül zarların dolması Bahçıvanın elinde değimlidir?

Şehrin sokaklarını temizlemeye uğraşanlar,Bu emeklerini insanların kalbini temizlemeye ayırsalar,çok daha hayırlı bir işe imza atmış olmazlar mıydı? Belki o vakit böylesi ağır imtihanlarımız olmazdı.
Evlere hapis olup,Sevdiklerimize ekranlardan el sallamazdık.

Susmak gelmiyor içimden,Aksine haykırmak,zira söylenmesi gerekeni söyleyecek yerde söylemeyip susanların
bu azabın vebaline ortak olduğu kanaatindeyim.Sevgiler çoğaldıkça,Aşkın zayıf tarafı ortaya çıkar.
O halde sevgileri çoğaltmalı ki hangisinin samimi,hangisinin göstermelik olduğu anlaşılsın.
Anlaşılmak adına da konuşmak – haykırmak gerek.

En iyi mücadele; Gençlikte verilendir dostlarım.İhtiyar istese de zaten kolay kolay kötülüğe bulaşamaz.
İnsan denilen varlık Her gün kendisini muhasebe süzgecinden geçirmelidir.
Her kafanın içinde beyin olduğunu sananlar,Dünya malına tutsak olmuş kişilerin de beyni olduğunu iddia edilebilirler mi?Şayet beyinleri olsa,Güzelim hürriyet dururken,Esareti tercih ederler mi hiç?
En çok kananlar ve aldananlar,En az ilme sahip olanlardır…
Her organımız yaptığından sorumlu değilse;Özgürlük neye denir?

Ekmek kadar,Su kadar,Aziz olan nice şeyler vardır ki;Hayatın günlük uğraşıları arasında kaybolur gider…
Yalnızca şeker, çikolata, baklava Yada janjanlı bayramlıklar giymek değildir dostlarım!
Bu gerçeği bu bayram çok daha iyi kavrayacağız.

Bayramlar;Yaradan için,Yaradan adına Yaradılmışları kucaklamaktır.
Ve bizler ortaya koyduğumuz amellerimizle Bu güzellikleri çıkardık hayatımızdan.
Bayramı dört duvar arasına hapsettik.
Suçlu aramayın ,Yüce yaradan hiç kimseye hak ettiğinden fazlasını yaşatmaz,bizler hatalarımızla bu kara tabloyu çizdik.Oysa bayramlar;Yan bakılana tebessüm etmektir.
Şimdiden bayramınız mübarek olsun.