17 Ağustos 1999..
Asrın en büyük afetlerinden biri.
Büyük felaket.
Merkez üssü Kocaeli/ Gölcük.
45 saniye sallandık.
İzlerini hala taşıyoruz.
Ne kadar hazırlıksız yakalanmışız.
Aradan 23 yıl geçmiş.
Marmara depremi olarak kayıtlara geçti.
1999' da binlerce insanımızı yitirdik. Binlerce kişi sakatladı.
O günden bu güne kadar geçen süre çok uzun.
En azından çözüm odaklı bir afet mastır planı yapılıp uygulamanın % 80' inin gerçekleştirebilirdik.
Cep faturalarından iletişim vergileri alındı bu amaçla.
Sonrası meçhul.
3 Kasım 2003' de AK Parti iktidar oldu.
Umutluyduk.
Maalesef arzu edilen başarı sağlanamadı.
Hep konuşuldu.
Çarpık kentleşmeyi önlememiz lazım.
Yatay mimariye geçmemiz lazım.
TOKİ'nin temel görevlerinden biriydi.
Fakat İstanbul başta olmak üzere yerini dikey mimariye Ranta kurban edildi.
Çözüm olarak rant önerildi.
Betonlaşma önerildi.

FAY HATLARIMIZ VAR..
Bizim deprem haritamız var. Faylar biliniyor. Çok ciddi çalışan Jeoloji mühendislerimiz, sismologlarımız, jeologlarımız var.
Fakat işi her deprem olduğunda veya 17 Temmuzlarda magazinleştirdik.
Siyasallaştırdık.
Geçeklerin üstü örtüldü..
Ülkemiz deprem riskli bir bölgede. Bunu biliyoruz. Arabistan plakasının hareketlerini de az çok öğrendik.
Bizim altımızdan giriyormuş bu plaka..
İşte böyle.
Aktif fay hatları da biliyoruz.
Peki, bu kadar bilgi ve bilim insanı varken neden beceremiyoruz.

ANLATAMADIK..

Can Ayday diyor ki; anlatamadık. Bir kaç canlı yayınıma almıştım kendisini. Zaten biraz sallanalım ilk akla gelen isim olarak aranır telefonla bağlantı kurardık.
Demek ki iletişimde bir sorun var.
Hocaların iletişim eğitiminden geçmesi lazım.
Deprem gerçeği var.
Depremler dünyanın dengesidir.
Aslında bir nimettir.
Yaşamamızı, sürdürülebilmesi için gereklidir.

Dünya böyle planlanmış, formatlanmış.
Yazılım böyle.
Fakat bizler kaz kafalı olduğumuzdan dersler çıkartmıyoruz.
Uyarıları dinlemiyoruz.
Dersler aldık mı?
Ne gezer.

AYNI NAKARAT..
Her sene kopyala yapıştır aynı demeçler.
Ne değişti?
Hiçbir şey.
Olan Tarhan apartmanındaki şehit olan kardeşlerimiz var.
Dostlarım var.
Giderim 'kuş adası'na arar sorarım hallerini.
Oturur saatlerce. Konuşuruz.
Eşini ve Çocuğunu kaybetti.
Gerçi Kuşadası da deprem bölgesi.
Orası da sallanıyor.
Davası hala devam ediyor...
İşte adaletimiz böyle.
Acısı hiçbir zaman sönmüyor.
Tarhan apartmanı.
Ve enkaz.
Sabah kalıntıların başındaydık.
O günü hiç unutmam.
Enkaz altından çıkartıldı.
Yüreğim buruk.
İkimizin de yürek acısı var.
Onu yaşıyoruz.
Aklımızdan hiç çıkmadı.
Allah sabırlar versin Metin Basmacı.


BİLECİK DSP KAZAN KALDIRDI
Haber böyle.
DSP Bilecik İl Başkanı Sinan Demirel, ihraç edilmişti. Şimdi genel başkanlığa adaymış.
Önder AKSAKAL hakkında öne sürdüğü iddialar var. Bazıları yenilir yutulur şeyler değil.
Yanında 6 arkadaşı var..
Vah vah!
Aday olabilmek için ilk önce partinin üyesi ve üst kurul delegesi olacaksın.
Aksakala 'Hodri meydan' demiş. 12. Kurultayda Genel Başkanlığa aday olduğunu söylemiş.
Vah vah1.
DSP diye partimi kaldı.
Vah vah!
Ne DSP'si.

Ahı gitmiş vah'ı kalmış!

SABRIMIZ KALMADI.
Adı Karapınar kentsel dönüşüm projesi. Yılan hikayesine dönen bir hayal.
Aradan yıllar geçti.
Siyasiler sözler verdi. Fakat proje engellendi.
Kazım KURT bunu sürekli mecliste dile getirdi.
AK partili meclis üyesi Murat Özcan sorunun çözümü için girişimde bulundular.
O günden bu güne bir gelişme yok.
Kazım Kurt'un da yapabileceği bir şey yok.
Yetki TOKİ'nin.
Başkan KURT diyor ki verin yetkiyi biz yapalım.
Ona da TOKİ Nayır deniliyor.
Olan Karapınar'da yaşayan vatandaşa oluyor. Vatandaş Suriye'deki mezraya döndü burası. Yok, mu sesimizi duyan. Artık sabrımız ve mecalimiz kalmadı.

Bakan Murat Kum bakan.
Bu işler onun görev sahasında.
Al işte kentsel dönüşüm projesi.
Yapında görelim.
Çok mu zor.
Deprem geliyor demez.
Süper kent projesini çoktan unuttuk.
Onun palavra olduğunu biliyorduk.
İşte size fırsat.
AK parti siz ne iş yaparsınız.
İlk önce mücahit, sonra müşahit şimdide müteahhit.
Yakışır.