İl Müftü Yardımcısı Berrin Erdoğan'ın yazısı...

Salih amel, 'Dinin yapılmasını emir veya tavsiye ettiği, iyi, doğru, faydalı ve sevap kazanmaya vesile olan işler' (Süleyman Uludağ, 'Amel', DİA, 3/13-16) demektir. Salih amel başta yaptığımız ibadetler olmak üzere, insanlara fayda veren her türlü güzel işleri ve davranışları içine alan bir kapsama sahiptir. Hayırlı evlat yetiştirme, sadaka-i cariye, insanlara eziyet veren bir şeyi yoldan kaldırma, anne babaya iyi davranma, faydalı ilim, insanların arasını düzeltme, kişinin ailesine iyi davranması, helalinden kazanma ve daha birçok büyük- küçük iş, amel-i salih kapsamına girer. Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, salih ameli tarif ederken, yapılan işin Allah'ın indirdiği hükümlere uygun olması gerektiğini söyler. Bunun yanı sıra işin, tam bir ihlasla ve iyi niyetle yapılması ve Allah'ın rızasına uygun bir iş olması gerektiğini de ekler (Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, 3/1740).

Yüce Rabbimiz şöyle buyurmuştur: 'Andolsun zamana ki, insan gerçekten ziyan içindedir. Ancak, iman edip de salih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler, birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka. (Onlar ziyanda değillerdir)' (Asr 103/1- 3).

Kur'an-ı Kerim'de 100'ün üzerindeki ayette iman ve salih amel birlikte zikredilmiştir. Allah'a iman etmemiz, O'na yönelmemiz ve O'ndan yardım istememiz, başarılı olmamızın ve karşılaştığımız sıkıntıların çözümünün başlangıç noktasını teşkil eder. Zira Rabbimiz, umulmayan, beklenmeyen yer ve yönlerden kolaylıklar ihsan edebilir. Çünkü O'nun her şeye gücü yeter. Nitekim Rabbimiz bu konuda muhtelif ayetlerde şöyle buyurmaktadır:
'Genişliği gökle yerin genişliği gibi olup Allah'a ve peygamberlerine iman edenler için hazırlanmış bulunan cennete ve Rabbinizin bağışlamasına erişebilmek için yarışın. Bu, Allah'ın lütfudur ki onu dilediğine verir. Allah, büyük lütuf sahibidir.' (Hadîd 57/ 21).

'Onlar (takva sahipleri) bollukta da darlıkta da Allah yolunda harcarlar, öfkelerini yenerler, insanları affederler. Allah işini güzel yapanları sever.' (Âl-i İmran 3/134).
'Onlar çirkin bir şey yaptıkları veya kendilerine kötülük ettikleri zaman Allah'ı hatırlarlar da hemen günahlarının bağışlanmasını dilerler. Zaten günahları Allah'tan başka kim bağışlayabilir ki? Onlar, yaptıklarında bile bile ısrar etmezler.' (Âl-i İmran 3/135).

Rasûlüllah (s.a.v.), bir gün ashabıyla sohbet ederken 'Bugün hanginiz oruç tuttu?' diye sordu. Hz. Ebu Bekir(r.a) 'Ben' diye cevap verdi. Ardından Peygamberimiz tek tek şu soruları sıraladı: 'Bugün hanginiz bir kardeşinizin cenazesine katıldı, hanginiz bir fakirin karnını doyurdu, hanginiz bir hasta ziyaretinde bulundu?' Bu soruların her birine Hz. Ebû Bekir (r.a.) 'Ben' diyerek cevap verdi. Bunun üzerine Peygamberimiz, ashabı nezdinde bizlere şu müjdeyi verdi: 'Bu güzel davranışlar kimde bulunursa, o mutlaka cennete girer' (Müslim, 'Fedailü's-Sahabe', 12).

Hz. Peygamber'in (s.a.v.) cennetle muştuladığı bir diğer haslet ise doğruluktur. Abdullah b. Mes'ûd'dan nakledildiğine göre Allah Rasulü (s.a.v) şöyle buyurmuştur: 'Doğruluk üzere olun. Hiç şüphe yok ki doğruluk (insanı) iyiliğe, iyilik de cennete götürür. Kişi devamlı doğru söyler ve doğruluktan ayrılmazsa Allah katında 'doğru/sıddîk' olarak tescillenir. Yalandan sakının! Çünkü yalan (insanı) kötülüğe, kötülük de cehenneme götürür. Kişi devamlı yalan söyler, yalan peşinde koşarsa Allah katında 'yalancı/kezzab' olarak tescillenir.' (Müslim, 'Birr', 103-105).
Hedefimiz dünyamızı ve ahiretimizi cennet yapmaktır. Bunun da yolu imanla beraber salih amelden geçmektedir. Mümin sadece inandım demekle yetinemez. İnancının gereği olan salih amelleri işlemeli ve güzel ahlakı düstur edinmelidir.
Yaşadığımız deprem felaketinden sonra geçirdiğimiz zor günler, salih amel ve yüksek ahlaki erdemlerin toplum için ne kadar önemli olduğunu bir kez daha göstermiştir. Felaketin ilk anından itibaren milletçe birlik içinde yaraları sarmak için sahip olduğumuz erdemler sayesinde el ele verdik. Bir çocuğun yüzünde tebessüm olabilmek, muhtaç olan insanlara destek verebilmek, yakınlarını kaybetmiş çocuklara kol kanat gerebilmek adına güzel ahlak örnekleri yaşanmaktadır.
Kur'an-ı Kerim'de peygamberler de bu konuda dua etmişlerdir. İbrahim (a.s.)'ın; ' Ey Rabbim! Bana hikmet bahşet ve beni salih kimseler arasına kat.' (Şuara 26/83) ve Süleyman (a.s.)'ın; 'Ey Rabbim! Beni; bana ve ana babama verdiğin nimetlere şükretmeye ve razı olacağın salih ameller işlemeye sevk et ve beni rahmetinle salih kullarının arasına kat!' (Neml 27/19) şeklinde yaptıkları dualar bizim için de örnektir.
İman esas, amel gerekli, ahlak ise tamamlayıcıdır. İman toprak, amel ağaç, ahlak ise meyve gibidir. Yüce Rabbimiz; imanımızı kamil, amellerimizi salih, kalplerimizi temiz ve ahlakımızı güzel eylesin.