İnsanoğlu hayata gözlerini açtığı anda onu bağrına basan,karşılık beklemeden seven, yetişmesinde büyük emekleri olan kimseler şüphesiz kişinin anne ve babasıdır.Annesi sevgi dolu bir sesle, dünyaya yeni gelmiş bir bebeğe yalnız olmadığını fısıldar. Babası “Kimsesiz ve desteksiz değilsin, yanında biz varız.” der. Kocaman ve gürültülü bir dünyada ne yapacağını şaşıran minicik bir bebek, anne-babasının kendisine açtığı pencereden dünyayı görmeye başlar. Yıllar ilerledikçe çocukluğu yaşar, gençliği tadar ve yetişkin olur. Her basamakta kendi ayakları üzerinde durması için onu yüreklendiren, eğiten ve hayata hazırlayan aile okulunun ilköğretmenleridir anne-babalar. Çocuğa Allah’ı, inancı,fedakârlığı, vefayı, ahlâkı, değerleri, kültürü ve geleneği aşılar.Evladı kaç yaşında olursa olsun anne-baba hiçbir çıkar gözetmeden gerektiğinde her şeyini verir, her türlü sıkıntıya göğüs gerer.
Çocuklar da ilk alışkanlıklarını anne babasıylakazanır, sorun yaşadığında çözüm için ilk olarak ebeveyninden yardım ister,düğünün neşesini de, ölümün kederini deilk kez onlarla paylaşır.
Bu yüzdendir ki Yüce Allah(c.c.) kendisine ibadetten sonra anne ve babaya iyilik yapılmasını emretmiş ve şöyle buyurmuştur: “
Rabbin, kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi, anne- babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti. Eğer onlardan biri ya da her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara ‘öf ‘ bile deme; onları azarlama; onlara tatlı ve güzel söz söyle. Onlara merhamet ederek tevazu kanadını indir ve de ki: “Rabbim! Tıpkı beni küçükken koruyup yetiştirdikleri gibi sen de onlara acı” (İsrâ17/ 23-24).
Yine başka bir ayet-i kerimede:“
Biz insana anne babasıyla ilgili öğütler verdik. Annesi, güçten kuvvetten düşerek onu karnında taşımıştır; çocuğun sütten kesilmesi iki yıl içinde olur. Bunun için (ey insan), hem bana hem anne babana minnet duymalısın; sonunda dönüş yalnız banadır”(Lokmân 31/ 14) buyurulmaktadır.
Her konuda bizlere rehberlik eden Sevgili Peygamberimiz (s.a.v)’inde anne babayla ilgili birçokhadis-i şerifi vardır. Ebu’d-Derda’nın işittiğine göre Hz. Peygamber (s.a.v.) “Anne-baba kişinin cennete girmesine vesile olacak kapılardan birisidir. Bu kapıdan girme fırsatını kaybetmek ya da değerlendirmek artık senin arzuna kalmıştır” (Tirmizî, Birr, 3) buyurarak anne babaya iyilik etmenin cennete ulaştıracak en kolay yollardan biri olduğuna dikkat çeker. Bununla birlikte “Anne babasından birisinin ya da her ikisinin ihtiyarlığında yanlarında bulunup da cennete girmeyi başaramayanın burnu yerde sürünsün!” (Müslim, Birr, 9) demek suretiyle de kaçırılan nimetin büyüklüğüne vurgu yapar. Günahların en büyüğü olarak da Allah’a ortak koşmayı ve anne babaya saygısızlık etmeyi söyler (Buhârî, Edeb, 6).
Abdullah b. Amr’ın (r.a.) naklettiğine göre, yine Hz. Peygamber (s.a.v.) konuyla ilgili şöyle buyurmuştur: “Rabbin hoşnutluğu anne babanın hoşnutluğuna bağlıdır. Rabbin öfkesi ise, anne babanın öfkesine bağlıdır” (Tirmizî, Birr, 3).
Ayet-i kerime ve hadis-i şeriflere baktığımızda anne babayı memnun edip onlara -Allah’a isyan dışında- itaat etmek, her Müslümanın temel görevlerindendir.Büyüklerimizle alakayı kesmek, sıla-i rahimde bulunmamak, onların kalbini kıran her türlü söz ve davranışta bulunmak anne babaya itaatsizlik sayılır.Hayatlarını bize vakfeden, her hareketlerini bizim iyiliğimizi düşünerek yapan anne-babalarımıza karşı tavırlarımız, Rabbimizin ayet-i kerimede ve Efendimizin örnek hayatında bizlere gösterdiği gibi olmalıdır. İncitip üzmek ve kırmak bize bir şey kazandırmayacağı gibi, Rabbimizin huzuruna, O’nun bu konudaki emir ve yasaklarını dinlememiş bir durumda çıkıp hüsrana uğrama bedbahtlığına da düşebiliriz. Bizler, imkânlar ölçüsünde büyüklerimizin maddi ve manevi ihtiyaçlarını karşılamayaçalışmalı,güleryüz ve tatlı dilimizle onlarla iyi geçinmeliyiz.
Yazımızı bir dua ile bitirmek istiyorum: “ Ey Rabbimiz! Hesap sorulacağı gün beni, anne- babamı ve tüm müminleri bağışla” (İbrahim 14/41)