6 Yaşında…
Son bir haftadır gündemi fazlasıyla meşgul eden, hatta daha da fazla meşgul etmesi gereken iğrenç bir olayı öğrendik. Yazımda size olayı tam ve doğru şekilde anlatmak için çeşitli kaynaklardan araştırarak olayı detaylarıyla öğrendim. Okurken gerçekten tiksindim. Böyle insanlarla aynı ülkeyi paylaşıyor olmaktan, hatta aynı yeryüzünde yaşıyor olmaktan utandım. Olayı zaten biliyorsunuzdur ama eksik bilenler veya bilmeyenler için kısaca bir özet geçiyorum. Bir tarikatın önde gelen isimlerinden birisi, kendi öğrencilerinden biriyle 6 yaşındaki kızını evlendiriyor. Sonra sözde evlendiği aşağılık adam 6 yaşından itibaren her gün küçücük çocuğa tecavüz etmeye başlıyor. Bu pislik yıllarca böyle devam ediyor. Sonrasında kız 14 yaşına geldiğinde adet düzensizliği şikayeti ile hastaneye gidiyor. Muayene eden doktorlar durumdan şüphelenip polis çağırıyorlar. Savcılık soruşturma başlatıyor ve kızdan kemik yaşı testi isteniyor. Ancak teste yaşı 21 olan başka birisi sokuluyor ve savcı da dosyayı kapatıyor. Buralar biraz karanlık tabii.
Neyse aradan yıllar geçiyor, 2020 yılında kocasından boşanıyor. Bir de üzerine 6 yaşından beri cinsel istismara uğradığını, çocuk yaşta evlendirildiğini, kendisine defalarca tecavüz edildiğini ifade ederek 2020 sonlarında savcılığa suç duyurusunda bulunuyor. İddianamenin hazırlanması yaklaşık iki yıl sürüyor ve nihayet geçtiğimiz Ekim ayında tamamlanıp dava açılıyor. Olayı ise BirGün gazetesi yazarı Timur Soykan ortaya çıkarttı. Kendisini bu cesur eyleminden dolayı tebrik etmek lazım. Aynı zamanda özgür basının pislikleri ortaya çıkarıp temizlenmesinde ne kadar önemli olduğu da ortada. Davanın ilk duruşma 2023 mayısta görülecek. Bakalım yargı bu olayla ilgili ne karar verecek.
Tüm siyasi partilerin bu olayın karşısında olması ve yüksek perdeden tepki göstermesi nispeten sevindirici. Ama Türkiye'de böyle iğrenç insanların yaşıyor olduğunu bilmek, daha da kötüsü bu pislikleri İslamiyet adı altında yaptıklarını bilmek insanı çıldırtıyor. Bu ve benzeri zihniyetlerin en ağır cezalara çarptırılmasını yürekten diliyorum.
Peki bu karanlık zihinler nasıl aydınlatılır, bu küçücük çocukları korumak için neler yapılabilir, tüm toplum olarak şapkayı önümüze koyup düşünmemiz lazım…

Bitsin Artık Bu Karanlık Sabahlar
Yıllardır hepimizin bitmeyen ortak çilesi; zifiri karanlık kış sabahları. Sabah zifiri karanlığa uyanıp, gözümüz yarı açık yarı kapalı güne başlıyoruz. Çoluk çocuk daha güneşi görmeden yollara düşüp derse başlıyor. Akşam da yine karanlıkta çıkıyoruz. Yani çalıştığımız saatler haricinde güneşi görme şansımız yok. Her sene yazıyorum, isyan ediyorum bu duruma. Sosyal medyada ve çeşitli mecralarda da çokça tepki var bu saçmalığa. Merak ettim, bazı bilimsel araştırmaları okudum, inceledim. Bu kış mevsiminde yaz saatini kullanma saçmalığının elle tutulur bir ekonomik avantajı yok. Ama psikolojik açıdan dezavantajı büyük. Güne karanlıkta başlamak hepimizin psikolojisini kötü etkiliyor. Olaya bu açıdan bakmak ve toplum yararına bir adım atarak bu yanlıştan dönülmesi gerekiyor. Ama yıllardır süren tartışmalara rağmen mevcut hükümet geri adım atmıyor. İnanıyorum ki bu karanlık geçirdiğimiz son kış sabahları olacak. 2023 seçimlerinden sonra gelen hükümet karanlıkları aydınlatacaktır…

Kitap Tavsiyesi: Tao Te Ching (Lao Tzu)
Haftanın Sözü: En büyük savaş, cehalete karşı verilen savaştır. (Atatürk)