Vaiz Naciye Önür'ün yazısı...


Cömertlik kişinin sahip olduğu imkanları meşru sınırlar içerisinde, hiçbir karşılık beklemeden Allah rızası için, isteyerek başkalarının yararına sunması, onlarla paylaşmasıdır. Cömertlik, dinen yasaklanmış olan şahsi ve ailevi harcamalarda hiçbir meşruiyet gözetmeksizin, nefsin kötü arzularına tabi olarak eldeki imkanların saçıp savrulması anlamına gelen israf ile dinin öngördüğü yerlere harcama yapmaktan kaçınma anlamına gelen cimriliğin ortasında dengeli bir tutumdur. Cömertliği tavsiye edip, onu bir erdem olarak takdim eden Allah, cömertliğin sınırlarını belirlemiştir. Onun savurganlık şeklinde tezahür etmemesini istemiştir. Mutedil insanların övgüye layık tutumlarını şu ayeti kerimede ifade etmiştir. 'Yine o iyi kullar, harcama yaptıkları zaman ne saçıp savururlar ne de cimrilik ederler; harcamaları bu ikisi arasında makul bir dengeye göre olur'(Furkan suresi 67)
Hz.Peygamber bu konuda şöyle buyurmuştur: 'İsraf ve savurganlığa kaçmadan, böbürlenmeden yiyiniz, içiniz, sadaka veriniz.'(Nesaî¸ Zekat¸ 66)
Kur'an da cömertlik öncelikle Allah'ın sıfatları arasında gösterilmiştir. Allah sonsuz lütuf ve kerem sahibidir.(Rahman 27,Alak 3) Bir hadiste'Allah cömerttir ve cömertliği sever'(Tirmizî, 'Edeb', 41) buyrulmuştur.
Hz.Peygamber yaşantısıyla mümin bir insanın cömertliğinin nasıl olacağına dair eşsiz örnekler vermiştir. Kendisinden birşey istendiği zaman istenen şey elinde varsa onu mutlaka verir, asla yok demezdi. Yediğini, giydiğini, bildiğini paylaşır, iyiliğini esirgemezdi. İnsanların en cömerdi idi. Cömertlik paylaşmaktır. Sevgiyi, şefkati, bilgiyi, zamanı, serveti paylaşabilmektir. Başkalarını sevmeyen, yaratılana Yaratandan ötürü hürmet etmeyen kişi, kime ne verebilir? Cömertlik, Yaratan'ın ikramını yaratılanlara sunabilmektir. Cömert kişi ikram ve ihsanda bulundukça Allah'ın rızasını kazanır, 'Kulların sabaha eriştiği hergün (yeryüzüne) iki melek iner. Bu iki melekten biri: 'Allah'ım, malını hayır yolunda harcayan kişiye yenisini ver' der. Diğeri 'Allah'ım malını elinde tutan kişinin malını 'telef et' der.'(Buhari, Zekat, 27) Cömertlik, kişinin malını, mülkünü kalıcı kılması, bu dünyada kazandıklarıyla ahiretini imar etmesidir. Hz. Peygamber kişinin gerçek malının ölümünden önce hayır yoluna harcayıp önden gönderdikleri olduğunu belirtmiştir. Hayra sarf etmeyerek, ölünceye kadar biriktirip sakladıklarının mirasçılarının olduğunu ifade etmiştir.(B6442 Buharî, Rikak, 12) Kişinin şan, şöhret, makam ve mevki hırsı gibi duygularla malını sarf etmesi, cömertlik olarak isimlendirilemez. Bu tür duyguların tatmini için yapılan harcamalar sahibi için rahmet değil, zahmettir. Cömertlik, karşılıksız ikram etmektir. Verilen şeyden karşılık beklenirse o, cömertlikten ziyade ticaret olur. Malını hak yolunda harcamaya yönelik cömertlik, bir ayrıcalıktır. Her insana nasip olmayan ve gıpta edilecek bir erdemdir. 'Yalnızca iki kişiye gıpta edilir. Allah tarafından kendisine mal verilip malını hak yolunda harcayan kimseye, Allah tarafından kendisine ilim verilip onunla hükmeden ve onu başkalarına öğreten kimseye.'(Buharî, İlim, 15.) Ancak cömertlik yapan kişi, yaptığı iyilik ve hayır için Allah rızasından başka hiçbir karşılık beklememelidir. İkramda bulunduğu insanların onurunu zedeleyecek davranışlardan kaçınmalıdır. Yaptığı iyilikle insanları incitmemelidir. Cömertlik sadece Allah rızası için yapılmalıdır. Cömertlik samimiyetle, seve seve yapılmalıdır. Cömertlik maddi veya manevi bir beklenti içinde olmadan yapılmalıdır. Cömertlik kişinin sevdiği ve beğendiği şeylerden yapılmalıdır. Cömertlik yaparken muhatabı rencide edecek tutum ve davranışlardan kaçınmalıdır. Unutmayalım'bir insanın kalbinde cimrilik ile iman asla birarada bulunmaz'(Nesaî, Cihad, 8).

Yemin keffareti nasıl yerine getirilir?

Her ne şekilde olursa olsun mün'akide olan yeminlerini bozanların yemin keffareti ödemeleri gerekir. Yemin keffareti sırasıyla; on fakire birer fitre (fıtır sadakası) miktarı veya bir fakire on ayrı günde her gün birer fitre miktarı para vermek veya on yoksulu sabah akşam doyurmak ya da giydirmektir. Buna gücü yetmeyenlerin ise, ara vermeden üç gün oruç tutmaları gerekir. Bu keffaret ve sıralama Kur'an-ı Kerim'de belirtilmiştir: Allah size rasgele yeminlerinizden dolayı değil, bile bile ettiğiniz yeminlerden ötürü hesap sorar. Yeminin keffareti, ailenize yedirdiğinizin ortalamasından on düşkünü yedirmek yahut giydirmek ya da bir köle azad etmektir. Bulamayan üç gün oruç tutmalıdır; yeminlerinizin keffareti budur. Yemin ettiğinizde yeminlerinizi tutun. Şükredesiniz diye Allah size böylece ayetlerini açıklıyor.(Maide, 5/89).


GÜNÜN DUASI
(Mûsa), 'Ey Rabbim! Beni ve kardeşimi bağışla. Bizi kendi rahmetine garkeyle! Sen merhametlilerin en merhametlisisin' dedi. (A'rafSûresi, 151. ayet)