(Dünden devam)

Kazım KURT;
- 'Bu işin çok büyük olması, alanın çok büyük olması, şiddetin çok büyük olması devletin yapması gerekenleri ortadan kaldırmaz. Devlet beni koruyacak, devlet benim malımı da koruyacak canımı da koruyacak. Devlet bunu yapamam dediği zaman olmaz. Biz devlete bu vergileri niçin verdik? Özellikle 99'dan bu yana bu deprem vergilerini niçin verdik. Devlete 99'dan bu yana verdiğimiz deprem vergileri toplamıyla o tarihten bu yana eğer iyileştirmeler yapılmış olsaydı, dönüşümler yapılmış olsaydı, bir milyon 300 bin adet yüz metrekarelik bağımsız alan yapılacaktı. Yapılmadı. Çünkü bu işin sıkıntısı bu. Dolayısıyla biz felaket üzerinden seçim propagandası yapacak, siyaset neması yapacak bir pozisyonda değiliz ama, bu felaket anında da yanlışları söylemeden de geri duramayız.

-Beni okşayacaksın.
Şimdi seçim var sus… Yarın milli birlik ve beraberlik ama bana söversen, milli birlik beraberlik olmaz, beni okşayacaksın ki bende ona göre muamele yapayım.'

MTA FAYINI ELEŞTİRDİ..


-İki fay hatlarıyla ilgili tartışma sona erdirilmelidir. Eskişehir'de özellikle kardeşim burada var ESOGÜ' de yok sonra yine var. Böyle bir şey yok. Bunun sorumlusu kimse Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, MTA, fay hattı burasıdır demelidir, belediyelerde imar planlarını işlemelidir.' dedi.

YILMAZ HOCAYI DİNLEMEDİNİZ

-'Ben basit bir mantıkla bakıyorum. Şu Eskişehir'in fay hattını gösteren harita Ihlamurkent, Vadişehirde tarafından geliyor ESOGÜ' de kalkıyor, ESOGÜ sınırlarını geçtikten sonra Karabayır' a doğru devam ediyor. Şimdi burada ya kırmızı fay hattı yanlış. Ya da ESOGÜ içinde olmaması yanlış. Ama ikisine de rapor var. O zaman bu raporu gidermek devletimizin birinci görevi.
-Gazetede de gördüm Sayın Vali konuşuyor imar planlarını işlesinler diye… Getir fay hattını işleyelim. Söylüyoruz her zaman söyledik. 'Özellikle Yılmaz hocanın açıklamalarına bakın nasıl fay hattının değiştirildiğini, fay hattının oradan oraya götürüldüğünü ben en az 50 kere dinledim, sizde dinlemişsinizdir yarısını.

Şimdi burada, Yılmaz hoca söylediği için yapmıyorsanız ki, öyle bir mantık çıkıyor. Bu Eskişehir'in felaketi olur. Biz burada eğri oturup doğru konuşacağız ve bu doğruyu yapacağız.

-Mevcut yapı stoku belirlenmeli. Başladık çalışmaya, inşallah ondan sonra arkasından sizin… Gerçi ömrünüz yetmeyecek üç ay sonra biz o işleri kendimiz çözeceğiz de… Çevre ve şehircilik müdürlüğünün de katkısıyla bu işin bir an önce düzelmesini sağlamak gerekiyor. Çünkü kentsel dönüşüm devletin müdahalesi olmadan yapılamaz. Devlet deprem vergilerini niçin topladı? Bu iş için topladı.
Karapınar projesinde 8 seneden beri burnumuzdan getirdiniz…

DEVLETİN SORUMLULUĞU VAR

- 'İyimüteahhitler, o yönetmeliğe güvenerek bina yaptı. Yönetmelik başka türlü deseydi o şekilde yapacaklardı. 1999 öncesinde C 30 beton vardı da yapmadılar mı? Devlet olarak yasaya ne koyduysanız müteahhit' de ona göre yaptı. Bu nedenle devletin külliyen bir sorumluluğu vardır ve ödemek zorundadır. Bu, 'Vatandaşa ekstra bir iyilik yapıyorum' durumu değildir. Vatandaş olmaktan kaynaklanan sağlıklı konutta barınma hakkıdır.' dedi.

TMMOB İLE PROTOKOL YAPILMALIDIR



'Olağanüstü yetkilerle imar çalışması yapmalıyız.' diyen Kurt, 'TMMOB ile belediyeler arasında derhal protokol yapılmalıdır. Hiçbir siyasi amaç buna engel olmaz. Biz odaların, STK'lerin daha kamusal denetim yapacağına inanıyoruz. Bu inancımızla da o protokolleri imzalamak istiyoruz.'

YÖNETMELİK DELİKLİTAŞ, ARİFİYE'YE UYMUYOR
'Yöresel çözümler, mevzuat ve yerelleşme sağlanmalıdır. Eskişehir'deki inşaat uygulamalarındaki en büyük sorunlardan bir tanesi Eskişehir Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği'nin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca onaylanmamasıdır. 10 seneyi aşkındır gidiyor, geliyor. Bu yönetmelik imzalanmadığı için Ankara'da, oturulan yerde yapılan yönetmelik Deliklitaş, Arifiye mahallelerine uymuyor. Bu şehirde hazırladığımız imar yönetmeliğinin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca bir an önce onaylanması sağlanmalı.Konya için oradaki mantıkla bir yönetmelik yapılıyor, Eskişehir'de bunu uygulayamıyoruz. Olmaz… Eskişehir'in kendi özeli var.'
Yönetmelik bakanlığa gidip geliyor. Bir türlü onaylanmıyor!..


CEZALANDIRILMAK İSTEMİYORUZ.


Kentin sorunlarının çözümü için bir an önce harekete geçilmesi lazım diyen KURT, 'Şehir merkezinde zemin sıvılaşması kolay olan alanlar bir an önce dönüştürülmelidir. Köprübaşı'ndaki Porsuk Projesi adeta deprem gibi oldu. SallanıyorGidiyor, geliyor. 10 yıl… Bakanlık, Büyükşehir Belediyesi ve İstanbul Teknik Üniversitesiyle yapılan işler sonunda çıkmaza döndü. Muhalefet partili bir belediye olmakla cezalandırılmak istemiyoruz. Karapınar'a, Sanayi Çarşısı'na, Gündoğdu'ya girmiyorum çünkü anlamıyorsunuz. Anlamak istemiyorsunuz. Dört ay sonra biz o işi çok rahat yapacağız, hiç merak etmeyin. 8-10 senedir çektirdiğiniz eziyet burnumuzdan geldi. Gündoğdu' lu hemşerilerimizin kabahati neydi?'gösterdi.

- Odunpazarı Belediyesi'ne yetki verilmediği için Gündoğdu projesini hayata geçiremedik. 'Yani, iki tane politikacınızın arasındaki kavga yüzünden orayı afet riskli alan ilan ettiniz. Gündoğdu'da yıkmaya kalksaydınız ben gelecektim dikilecektim kalkamadınız, cesaret edemediniz. Sanayi Çarşısı'nda da, çok sevgili AK Partili Meclis Üyesi arkadaşlarımız bizim projelerimizi reddedince onu aşmanın yoluydu afet riskli alan.

Anlaştık, Çevre ve Şehircilik Bakanlığıyla anlaştık, uzlaştık ve afet risklialan ilan edip yetkiyi Odunpazarı Belediyesi'ne verecektiler. Biz söze inanırız. Söz ağızdan çıkar. Hele o devlet dediğiniz kurumun tepesinde oturanların verdiği söz daha da önemlidir. Biz de buna inandık, başvurumuzu yaptık. Geldiler, incelediler ve afet riskli alan dediler. En son imzayı kim attı biliyor musunuz? Eskişehir Milletvekili Sayın Nabi Avcı. Nabi Bey atmamakta direndi, çünkü siz atma dediniz çünkü burayı yaparlarsa bir daha seçim kazanamayız dediniz.'
8 yıl burnumdan getirdiniz.
****
Bu sözler bile politikanın ne hale geldiğini, Eskişehir'in önünün nasıl tıkandığının belgesidir. Ah başkan ah! Ne sözler vermişlerdi. Seçimler den sonra unutuldu gitti.
****

Devamı yarın