Güçlü insan tanımında çok değişik görüşler ileri sürülmüştür. Bugüne kadar sakin/ sessiz, kendi halinde, başkalarını incitmekten çekinen insanlar zayıf görülmüş, vurup kıran, iri yapılı insanlar da güçlü olarak tanımlanmıştır. Ayrıca para gücüyle istediğini yapabilen varlıklı insanlara da hep güçlü insan denmiştir.
Güçlü insan, hiçbir şeyin eksikliğini duymayan, kendisine güvenen ve gelecekten korkmayan kişidir. Onun dışındaki gelişmeler ne olursa olsun, o bu gelişmelerden etkilenmez. Başkalarını yıkıma uğratan olaylar onun moralini bile bozmaz. En büyük sorunlar karşısında bile bir çıkış yolu olabileceği bilincindedir. Bağımlılıklarından kurtulmuş ve gerçek anlamda özgürlüğe kavuşmuştur.
Zayıf insan ise her zaman güçlü görünmeye çalışır. Bu şekilde zayıflıklarının üstünü örtmek ister ve övülmekten hoşlanır. Zayıf insanların hiç dayanamayacakları şey eleştiridir. Çünkü çevrelerinde hep iyi tanınmak isterler ve kendilerine önem vermeyen kişileri de her yerde küçük düşürmeye çalışırlar.
Güçsüz insanlara hatalarını kabul ettirmek imkansızdır. Herkesin hata yapabileceğinin farkında değildirler. İnsan gelişmek ve ilerlemek için hata yapmak durumundadır oysa. Güçlü insan bu gerçeklerin farkında olduğu için hata yapmaktan korkmaz. Kendi hatalarını söyleyeni sever, hata yapanı mazur görür. Hatayı gelişmenin şartı olarak kabul eder ve yaptığı hatadan ders alması için karşısındakine fırsat verir.
Güçsüz insanlar ise, her şeye hakim olmak, herkes tarafından takdir edilmek ve başkalarından sürekli iyi yönlerini duymak isterler. Sürekli huzursuzluk içinde yaşadıklarından, her yerde huzursuzluk kaynağı olurlar. Çünkü kıskançtırlar.
Güçlü insan öfkesini yener. Zayıf insan ise sık sık öfkeye kapılarak itibarını kaybeder ve kendini küçük düşürür. Herkesi ve her olayı kişiliğine yönelik bir tehlike olarak görür.
Güçlü insan sevgi dolu, mutlu ve başarılıdır. Zayıf insan ise Don Kişot'vari hayali düşmanlarla mücadele ederek ömrünü mutsuz bir şekilde tüketir.
Güç, hayatı algılama tarzındadır.
Tartışma yoluyla ikna mutluluk üretmez. Çünkü kişinin karşısındaki insanların kırılmasına yol açar. Tartışmayla işe başlamak her zaman zarar doğurur. Eğer tartışmayı açan kazanırsa, karşısındaki kırılmış, gücenmiş olur. Bir bakıma küçük düşmüş olur. İnsanlar küçük düşürülerek ikna edilmez. Güçlü insanlar başkalarını incitmezler. Tartışmayı açan kaybederse, ortada yine incinme vardır. Bu sefer de tartışmayı başlatan üzülür, rahatsız olur.
Samuel Smiles'in dediği gibi, 'Her şeyin iyi tarafını görebilmeyi bir alışkanlık haline getirmek, bir yıllık kazançtan daha iyidir,'