İl Müftü Yardımcısı Dilaver Şahin'in yazısı...

Çocuk, Allah (cc) tarafından anne babaya bahşedilmiş cennet nimetlerindendir. Çocuk evlerimizin bereketi, hayatın neşesi, ailenin umududur. Anne babanın geleceğe eser bırakmak, hayırla anılmak, adını sürdürüp ocağını tüttürmesi için büyük bir umuttur. Kur'an'ın ifadesi göz aydınlığı, Efendimizin (s.a.v) sözünde ise cennet meyvesi, varlığı ve yokluğu ile büyük bir imtihan sebebidir.
Çocuk aile için olduğu kadar toplum içinde bir değerdir. O takdirde çocuklar öyle yetiştirilmeli ki, her bir çocuğun toplumun geleceğini inşa edecek yapıda ve bilgi donanımı ile yetiştirilmelidir. Şunu hiçbir zaman unutmamamız lazımdır ki en iyi yatırım insana yapılan yatırımdır. Hele bu çocuk olursa, verilen emek toplumun geleceğine yapılan yatırımdır boşa gitmez.

ASR-I SAADET'TE Kİ ÇOCUKLAR VE EFENDİMİZ İLE OLAN İRTİBATLARI
Şunu hemen hatırlatalım ki; bizler çocukları eğitirken ve onlara bir şeyler öğretirken öncelikle Nebevi iletişimi iyi bilmemiz lazımdır.
Peygamberimiz torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin ile ilgilendiği gibi sahabe-i kiramın çocuklarına da önem vermiş ve onların, ahlaken mükemmel hale gelmeleri için eğitim ve terbiyelerine öncelik vermiştir. Her şeyden önce Peygamberimiz çocuklara yönelik samimiyet, güven ve zarafet temelli bir iletişim dili tesis etmiştir. Çünkü Peygamberimiz (s.a.v), gerekirse çocuklarla çocuk oluyor, onlarla iletişim kuruyor, onları dinliyor, onlara sevgisini hissettiriyordu. Efendimiz (s.a.s) bu davranışlarıyla çocuklara güveniyor ve güven sonucunda da onlara önemli görevler veriyordu. Bazende çocuklar kendileri ısrarla görev istiyorlardı.

EFENDİMİZ ÇOCUKLARIN GÖZÜNDE MÜKEMMEL BİR YERE SAHİPTİ.
Peygamberimiz çocuklara 'Esselamüaleykümyaeyyühe'ssıbyan' yani Allah'ın selamı ve bereketi, esenliği üzerinize olsun ey çocuklar diyerek özel bir ifade ile selam verirdi, çocuklar oyun oynadıkları sırada Efendimizin onların yanlarına kadar gelerek selam verir ve onlara değer verdiğini hissettirirdi. Onlara selam veren Peygamberimiz (sav) bu davranışlarından kendilerine değer verildiğini anlamışlar ve bunu hep anlatmışlardır. Malumdur ki, çocuklar oyundan hoşlanır ve aynı zamanda oyuncaklarının başkaları tarafından sevilip değer verilmesini de severler. Sahabeden Hz. Enes (r.a) anlatır; kardeşi Umeyr'inküçük bir serçesi olduğunu ve onunla oynadığını, Peygamberimizin de onu her gördüğünde Ey Ebu Umeyr serçen ne halde diye sorardı. Peygamberimiz bir gün Ebu Umeyr'in serçesinin öldüğünü duyunca Umeyr'i teselli etmek için evlerine giderek, adeta onun acısına ortak olmuş ve çocuğu sevindirmiştir.

Peygamberimizin gözünde çocuklara verilecek en değerli hediye güzel terbiye ve ahlak sahibi olmalarıdır. Efendimiz (sav) in çocukların ve gençlerin eğitimini önemseyen bu tavır ve tavsiyeleri ashab-ı kiramda öylesine etkili olmuştur ki ashap evlatlarını yetiştirme konusunda ciddi gayret ve çaba içerisinde olmuşlar, sahabeler dünyalık biriktirme yerine çocuklarına önem göstermişlerdir. Peygamberimizin (sav) çocuklarla olan her bir anısı, geçirdiği vakit aynı zamanda eğitim-öğretim değerinehaizdir.

Bu konularda birkaç örnek verelim RafiİbniAmr şöyle anlatır; ben küçük bir çocuktum, hurma ağaçlarını taşlar yere düşürür yerdim, bir gün yineböyle yaparken bahçe sahibi beni yakaladı ve beni Peygamberimiz'in huzuruna çıkardı. Ben çok mahcup olmuştum. Efendimiz (s.a.v) niçin böyle yaptığımı sorunca, Peygamberimize (s.a.v)'e sadece acıktığımdan dolayı böyle yaptım diyebildim. Efendimiz de bundan sonra böyle yapma, ağaçtan düşenleri ye buyurdu. Buradaki önemli olan nokta huzura çıkan çocuğu Efendimizin dinlemesi ve hatasını yüzüne vurmadan onu doğru yola sevketmesi ve eğitmesidir. Dinlemek ve sebebi anlaşıldığında çözüm yolu göstermek eğitimde çok önemlidir. İşte bizim anne ve baba olarak yapmamız gereken budur.

Yine bir gün Efendimiz (sav) kızı Fatıma (ra) evinde kaldı, gece Hz. Hasan (ra) su istediğinde Peygamberimiz kalktı suyu verecekken Hz. Hüseyin (ra) da su istedi. Allah Resulü şöyle bir durdu önce suyu Hasan'a verdi. Hz Fatıma,(r.a) Ya Resulullah Hasan'ı mı çok seviyorsun diye sorduğunda Allah resulü; hayır önce suyu Hasan istedi, onun için önce ona verdim buyurdu. Burada da görülüyor ki Peygamberimiz (s.a.v) çocuklar arasında adaleti sağlamış ve göstermiştir.

Değerli dostlar, Yüce Allah (cc) bizlere emanet olarak verdiği çocuklarımıza ve gençlerimize sahip çıkmak, onların korunması ve sağlıklı, eğitimli, terbiyeli birer birey olarak yetişmeleri için her ne zaman olursa olsun çözüm üretmek, hepimizin bir vazifesi olmalıdır. O zaman Kur'an ve sünnetten aldığımız referanslarla ve değişmez ilkelerle bugünün, öncelikle ailelerine sonra da çocuklarına ve gençlerine rehberlik edecek önerilere ve derslere ihtiyaç vardır.

PEKİÇOCUKLARLA İLETİŞİM KURARKEN VE RASÜLÜLLAH'I ANLATIRKEN NASIL BİR YOL İZLEMELİYİZ?
Çocuklarımıza Allah'ın Resulünü ve ahlakını şöyle anlatmamız ve davranmamız gerektiğini düşünmekteyim. Bu işin temelinde önce velilerin ve sorumlu kimselerin Allah (cc) sevgisi olmalıdır. Çocuklara, Allah ve Resul'ünün çocukları çok sevdiğini hissettirmeli ve en önemlisi zamanımızın çocuk psikolojisini iyi bilmeli ve çocuğun gönlüne hitap etmeliyiz. Hz. Ali Efendimiz buyuruyor ki; çocuklarınızı kendi zamanınıza göre değil çocuklarınızın zamanına göre yetiştirmelisiniz. Bizler önce Peygamberimizi tanıtmak, sevgisini aşılamamız gerekir. Anlatacağımız dikkat çekici anıları seçerek seviyelerine göre anlatmak gerekir. Çünkü Efendimiz (sav) 'insanlara anlayabilecekleri şekilde konuşunuz' buyurmaktadır. Bunu başarmamız lazım. En önemlisi de çocuklara güvendiğimizi ve onlarısevdiğimizi hissettirip kendimize güvendirmeliyiz. Bazen arkadaş, bazen kardeş, bazen abla, bazen de dost gibi konuşmalıyız. Şunu da unutmamalıyız ki; çocuklarımıza Nebevi ölçülerde iletişim kurarken ne zaman, nerede ve hangi meseleyi konuşacağımızı ve algılarının ve dikkatlerinin hazır olduğunu hesap ederek konuşmalıyız. Şunu da unutmamamız gerekir ki çocuklarımıza, Peygamberimizin tanıdıkça sevilen, sevdikçe tanınması daha çok mümkün olan müstesna bir şahsiyet olduğunu hissetirmeliyiz.

Değerli dostlar bizim en büyük eksikliğimiz şunlardır; anne ve babalarımızdan nasıl görmüşsek onu şu anki gençlerimize de uygulamaya çalışıyoruz. Kimilerimiz de telefonlarımızla ilgilendiğimiz kadar çocuklarımızla yeteri kadar ilgilenmiyor, onları bir tarafa itip tamamen kendi dünyamıza kapanabiliyorve dahası çocuklarımıza şu yanlış yapma böyle yaparsan seninle ilgilenmem gibi sözlerle çocuklarımızı kendimizden ve evimizden uzaklaştırabiliyoruz. Halbuki çocuklarımız iyi Bir şey yaptıklarında mükafatlandırmayı bilmemiz kötü bir şeylerde yaptıklarında ise onun kötü olduğunu anlatarak doğru olana sevk etmesini bilmeliyiz ki çocuklarımız anne ve babalarına ve dolaysıyla evlerine daha bağlı birer birey olarak yetişsinler.

Büyüklerimiz derler ki 'Ağaç yaşken eğilir'. Demek ki bizler gençlerimizi Nebevi sevgi ile tanıştırırken büyük bir gayretimizin olması lazım gelir. O zaman çocuklarımızdan ve gençlerimizden verim alabiliriz. O zaman Peygamberimizle ve Kur'an'la tanışır, sevgilerini izhar ettirmiş olabiliriz. Bu duygularla daima çocuklarına sahip çıkan ve Nebevi hayat ve ahlakla tanışan ve tanıştıran kullarından olmak dileğiyle. Allah'a emanet olunuz.

Günün Duası:
'Rabbimiz! Şüphesiz sen, gizlediğimizi de açığa vurduğumuzu da bilirsin. Yerde ve gökte hiçbir şey Allah'a gizli kalmaz.' (İbrahîmSûresi, 38. ayet)