Hal bilmemeyi genel anlamda aşağıdaki şekilde ifade edebilmek mümkündür:
Bulunduğu yer ve şarta uymayan, genel adaba ters düşen davranışlarda bulunan; kendini alay konusu eder.
Haddini bilmeden yoksulluğuna yanmayıp zengin hallerine bürünen, en gerekli nesneleri bile olmayan kişinin süs püs peşinde olması, budalalıktır.
Yoksul olduğu halde süs ve gösteriş meraklısı olanlar, en önemli ihtiyaçları dururken gereksiz şeyler alanlar; komik duruma düşer.
Yokluğuna, sıkıntılarına aldırmadan edalanıp nazlanan, işvelenen; bile bile, karşı tarafı tahrik edercesine gösteriş yapanların halleri herkesçe malumdur.
Olması gereken özelliklerinin yokluğunu görmezden gelip boyundan büyük işlere kalkışmanın anlamı yoktur.

Bu çerçevede konu ile ilgili ulaşabildiğim atasözlerimiz şöyle:
Ayranı yok içmeye paytonla /tahtırevanla [1] gider s.çmaya.
Aba bulamaz etine, atlas yamar kıçına/g.tüne. [2]
Abası yok; poyraza karşı gider.
Acından karnı guruldar; başında nergis parıldar.
Aç karın, yüksek nalın; salın yavrum salın.
Ayağında donu yok; fesleğen ister /takar başına. Bakmaz haline; kama takar beline.
Bakmaz haline; pisler çuluna.
Bakmaz haline; halhal takar koluna.
Bakmaz kıçının samsağına; çıkar dağın yükseğine. [3]
Binecek eşeği yok; at beğenmiyor.
Bir şinik çavdarı var; baş değirmene öğütmeye gider.
Burnunun b.kuna bakmaz; kimyonlu kebap yer.
Cebi delik; yordamından geçilmez.
Cep delik cepken delik; eğlenmiyor metelik.
Çuvalında buğday yok; boş değirmen arar.
Ekmek bulamaz yemeye turp ara geğirmeye.
Evde hasırda yatar; burada çalım satar.
Evde yok darı; geçer oturur herkesten yukarı.
Evde yok un bulgur, kır ata binmiş hop hop /ne yaman kalgır. [4]
Evinde yok bulgur /ayran aşı; kendi gezer bölükbaşı.
Evinde yok bulgur; ağzı çalıyor tambur.
Evinde yok uğralık; gönlü ister kahyalık. [5]
Evinde yoktur gecelik; gönlünden geçer hocalık.
Karın kuruldarken üstün parıldaması neye yarar.
Karnı ekmek diye guruldar; başında fesi parıldar.
Kendi hasırda; gözü Mısır'da.
Kepeği yok itine, kemha yamar g.tüne. [6]
Oturduğu /yattığı ahır sekisi; çağırdığı İstanbul türküsü.
Yediği bulgur sıkısı; oturduğu ahır sekisi.
Yediğin kepek giydiğin ipek. [7]
Yerde yatar; minare kadar rüya görür.
Yürü yürü boyu hoş, cepken delik, cebi boş.
Horoz götürecek malı yok gemi götürecek ilvanı var.
Şalvarı yok; uçkuru beş batman.

[1]tahtırevan: Omuzda veya deve, fil, at vb. hayvanlara yüklenerek götürülen, üstü örtülü, insan taşınan araç. Zenginlerin özel davetlere giderken bindiği inanın çektiği at; yol atı
[2] Yaşadığı kötü şartları görmezden gelip imkan ve şartlar ötesinde, mantıkla bağdaşmayacak biçimde yaşamaya çalışanlara/yaşayanlara söylenir.
[3]samsak: Eski, dağınık, kötü giyiniş
[4]kalgımak: 1. Yerinden fırlamak, sıçramak 2. (at) şaha kalmak, sıçramak
[5]uğra: Yufka açılırken hamurun tahtaya yapışmaması için ekilen kalın un
[6]kemha: Üzeri hafifçe tüylü bir ipek kumaş türü
[7] Özbekistan'dan