Özcan Türkmen yazdı.

Kıymetlilerimizin başında hayatımız geliyor elbette.
Hayatımız, sevdiklerimizin hemen hepsi. Hayatımız, her şeyimiz. İyisiyle kötüsüyle, kabul ettiklerimizle, kabul edemediklerimizle, kabul etmekte zorlandıklarımızla; her şeyimizle bizi biz yapan şey, hayatımız. Hayatımız, ömrümüz…
Meşhur kıssadır. Duymuşsunuzdur; tekrarında fayda var:
'Dervişe 'Ne yapıyorsun?' diye sormuşlar.
Derviş, tereddütsüz cevap vermiş:
'Olursa şükrediyorum, olmazsa sabrediyorum.'
Ömrümüz bu işte.
Evet, sabır ve şükür arasında geçen bir ömrün bahası yok değil mi?
Yakup Kadri Karaosmanoğlu(1889-1974), 'Hep O Şarkı' adlı eserinde şöyle diyor: Hayat ne tamamıyla güzel ne büsbütün çirkindir. Hem acıklı hem gülünç tarafları vardır. 'Onu ne bir yanından almalı; onu ne olduğu gibi almalı.'
İnanmak ve mücadele etmekle geçen hayat, ne güzel hayat…
Sordukça, sorguladıkça daha iyi anlamak ve daha iyi anlatmaktır değil mi hayat!
Şükretsek de isyan etsek de hayat, bizim hayatımız. İçimizde de olsa hayat içinde de olsak hayat, bizim hayatımız. Kısa da gelse uzun yaşadığımıza inansak da hayat, bizim hayatımız.
Seçsek de seçmesek de yaşadığımızdır hayatımız.
Eziyetiyle, zahmetiyle, külfetiyle bizim ile bütünümüzdür hayatımız.
Sefa sürsek de bizim hayatımız, eza cefa çeksek de hayat bizim hayatımız.
Hak edildiği gibi yaşayabilsek de yaşayamasak da hayat, hayat bizim hayatımız.
Bir başkasına bırakılamayacak kadar önemli ve bir o kadar da değerli hayatımız.
Suda sabun gibi akıp gitse de, bazen çekilmez olsa da hayatımız vazgeçilmezimizdir.
Hayat kısa, hayat basit, hayat özel…
Hayat yarış değil kesinlikle.
Kıymetini bilsek de bilemsek de hayat, hepimize bir hediye…
Hayatın tekrarı yok.
Ölümü anlayabilmek için fırsattır hayat.
Erken anlasak da geç anlasak da bize kendini mutlaka anlatır hayat.
İçinde çokça olsa da 'eğer' değil, 'ama' değil, 'acaba' değil, 'keşke' değil; 'ah' değil, 'vah' değil 'tuh' değil, 'bazen' değil, 'öbürü' değil, 'sanki' değil, 'öteki' değil, 'pişmanlık' hiç değil…
Korkmamak demek, azim demek, gayret demek, atılmak demek; mücadele demek; haz demek, umut demek, hatalardan arınabilmek demek; sevgiyle başlayıp sevgiyle devam etmek demek hayat…
Kendimizi en çok neye yönlendirirsek hayat o.
Hangi alana daha çok vakit ayırırsak hayat o.
Hayat inişli çıkışlı; günlük akışında bizi rahatlatacak bir şeyler mutlaka var. Rahatsız edicilerden uzak durmaya çalışmayı başaracağız.
Hayata varlık imzamızı atacağız; ne olursa olsun mutlu ve başarılı yaşamayı başaracağız. Bu, zor belki ama mümkün; istersek yaparız.
Herkes, hayattan her şeyi isteyebilir; biz, ne istediğimizi çok iyi bileceğiz. Kazanmak için çalışacağız; diğerlerinin kazanması için de yardım edeceğiz.
Yardımlaştıkça, paylaştıkça daha mutlu olacağız. İyi yaşayacağız, doğru yaşayacağız, güzel yaşayacağız.
Hal ve şart ne olursa olsun hayat görevimizi şerefle bitirmeye çalışacağız.
Kimin ne olduğu hemen hemen belli olsa da kimin ne olacağı belli olmuyor bu hayatta. Kendimize sahip olacağız.
Hayata dair ne söylense az ne söylense çok… Abartılmamalı, hafife de alınmamalı elbette.
Hayat; aceleye gelmiyor, ertelenmiyor da. Zorlanmıyor; kopulmuyor, koparılamıyor… Yaşanıyor, yaşanıyor, yaşanıyor işte. Sıkışmıyor, sıkıştırılmıyor; birikmiyor, biriktirilemiyor… Sevdiklerimiz kadar sevmediklerimiz de hayatımızın parçası.
Korktuklarımız da hayatımız; endişemiz de hayatımız; güzellikler kadar çirkinlikler de hayatımız.
Ne dersek diyelim her şeyimizde aslolan, hayatımızdır.
Hayatımızı kıymetlilerimizle daha da daha da kıymetlendireceğiz.