Vaiz Salih Bilgili'nin yazısı...

Hasbîlik, 'Güzel davranışlarda dünyevî bir karşılık beklemeden, sadece Allah rızasını gözetmek.' Zor ve sıkıntılı durumlar­da Allah'ın kendisine yardımcı olarak kafi geleceğini bilmek, bu bilinçle gösterilen sabır karşılığında Allah'ın ecrini ummak demektir.

Sırf Allah Teala'nın rızasını gözeten ve O'nun hoşnut olduğu amel­lere yönelen bir Müslüman, çevresine şirin görünme kaygısı taşımaz. Hatta bazı insanlar hoşlanmasa da o, Allah'ın hoşnutluğunu esas alır. Peygamberimize(sav),esöylemesi, telkin edilen şu ilahî öğüt hasbîliğin en güzel özetidir.'Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm hepsi alemlerin Rabbi Allah içindir.'Enam,6/162 Gerçek anlamda hasbî olan insan, hem toplum içinde, hem de yal­nız başına kaldığı zamanlarda her işinde ilahî rızayı dikkate alır ve Allah Resûlü'nün şu sözünü düstur edinir.

'...Allah ancak samimiyetle ve kendi rızası gözetilerek yapılan işleri kabul eder.'(Nesaî, Cihad, 24.)Yalnızca Allah'ın sevgisini kazanmak üzere salih amel işlemeyi veya ibadetlerde sadece Onun hoşnutluğunu elde etme niyetini ifade eden hasbîliğin bir başka boyutu da müminin zorluklar karşısındaki duruşun­da kendini gösterir. Şöyle ki hasbî olan mümin, bir musibetle karşı kar­şıya kaldığında bunun bir imtihan olduğunu ve Allah'ın bilgisi ve takdiri dahilinde gerçekleştiğini, buna sabrettiği takdirde de ödüllendirileceğini bilir. Bu durumda hasbîlik, sabrı, kuru bir teslimiyetten çıkarıp erdemli bir duruşa dönüştüren duygudur. 'Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele. Onlar; başlarına bir musibet gelince, 'Biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah'a aidiz ve şüphesiz ona döneceğiz'derler. (Bakara,155-156) 'Sen ondan razı, o da senden razı olarak Rabbine dön!' '(İyi) kullarımın arasına gir.' 'Cennetime gir.' (Fecr,28-29-30) Müslüman, hayatı boyunca huzurlu bir şekilde Rahman'a kavuşmanın hesaplarını yapmalı ve davranışlarının 'Allah için' olmasını prensip haline getirmelidir. İslam dininingayesi yeryüzünde yaşayan bütün insanların dünya ve ahiret mutluluğunu sağlamaktır. Dünya ve ahiret mutluluğunun yolu kulun yaratıcısı ve yaratılanlar ile münasebetlerinde ortaya koyduğu tutum ve davranışlara ve bunların özünde bulunan niyetine bağlıdır. Ortaya koyduğumuz bütün tutum ve davranışlarımız ancak Allah rızasına yönelik olursa Allah katında değer bulur. Özünde Allah rızası bulunmayan hiçbir ibadetimiz veya davranışımız Allah katında değer bulmaz.MaûnSûresinde iki tip insandan söz edilmekte­dir. Biri Allah'ın nimetlerini ve hesap gününü inkar eden nankör, diğeri amellerini gösteriş İçin yapan riyakar. İnsanlara karşı insanlık görevini yerine getirmeyenler kınan­dığı gibi Allah'a karşı gerçek anlamda kulluk görevlerini yerine getirme­yenler de kınanmıştır. Kişi namaz kılmış ama namazın özünden uzak,ihlas ve samimiyetten yoksun bir şekilde namaz kılmış.Allah da böyle namaz kılanlara yazıklar olsun diyor.Rahman ve rahîm olan Allah'ın adıyla. 'Gördün mü dini yalan sa­yanı! İşte yetimi itip kakan da yoksula yedirmeyi özendirmeyen de odur. Vay haline o namaz kılanlara ki, Onlar namazlarının özünden uzaktır­lar, Halka gösteriş yaparlar. Hayra da engel olurlar.' (Maun Suresi 1-7)
TİCARET VEYA YATIRIM AMAÇLI ALINAN TAŞINMAZ MALLAR İÇİN ZEKÂT VERMEK GEREKİR Mİ?
Ticaret maksadıyla elde bulundurulan taşınmaz mallar zekata tabidir. Kişilerin ticarî amaçlı olarak alıp sattıkları taşınmaz mallar da bu kapsamda yer alır. Buna göre, büro ve mesken gibi kullanım amaçlı olmayıp alıp satmak amacı ile kişilerin ellerinde bulundurdukları taşınmazların, bir yıllık borçlardüşüldükten sonra diğer mallarla birlikte değerleri nisap miktarına ulaşmış ve üzerinden bir yıl geçmiş ise kırkta bir oranında zekatının verilmesi gerekir (Kasanî, Bedaî', II, 20). Ticaret veya yatırım yani daha sonra değerlenince satmak üzere alınmış olan taşınmazların kıymetleri üzerinden her yıl zekatları verilir. Ev, dükkan, tarla veya bağ-bahçe yapma niyetiyle satın alınan arsalar ise zekata tabi değildir.Ekip kaldırmak niyetle alınan bağ ve bahçelerden çıkan ürünlerin öşrü (zekatı) vardır.

GÜNÜN DUASI:
'Allah'ım! Bana öğrettiğin şeyleri hakkımda faydalı eyle, bana fayda verecek şeyleri öğret; beni, bana fayda verecek ilim ile nasiplendir.' (Hakim, Deavat, no: 1879, I, 510)