Çocukluğumuzda imece vardı. Yani komşular iş yaparlarken birbirlerine yardım edelerdi.
Köylerde imece daha gelişmişti. İşler gönüllü olarak el birliği ile yapılırdı...
Köylerdeki her hangi bir iş yapılacaksa, iş gücü yetersiz kalırsa da birbirlerine yardım ederlerdi.
Şehir de durum böyleydi.
Fakat ağırlıklı olarak kırsalda imece daha çoktu.
Yardımlaşma. Dayanışma.
Bu bir kültür.
*****
Bir iş bölümü yapılırdı.
Mesela ramazanlardan önce hazırlanan yufkalar, erişteler, turşu yapımları. Kışlık hazırlıkları tarhana bulgur yapımı önemliydi.
Reçeller yapılırdı. Hatta düğün dernek, harman kaldırmak, Manisa'da bağ bozumunda bile imece usulü yapılırdı.
Büyük bir dayanışma.
Maalesef hızlı kentleşme ile birlikte zaman içinde bu dayanışma unutuldu. Herkes bireyci oldu.
Kadınlarımız üretim dışında kaldı. Komşuluk iletişimi azaldı. Herkes tüketici oldu.
Marketlere alıştırıldık. Kredi kartlarına daldık.
Gelirimiz yetmez oldu.

İşte Kazım Kurt basit gibi gözükse de çok ciddi proje geliştirmiş. Güzel bir proje.
Emek mahallesindeki zümrüt park alanı içerisinde İmece Alanında, kadınlar bir araya gelerek kışlık tarhanasını, reçelini, makarnasını el birliğiyle hazırlıyor..
İmece Alanında yer alan fırında kadınlar ekmek, gözleme yapacak, yazın meyve-sebzenizi kurutacak, makarnasını kesecek, en önemlisi de tüm bunları hayata geçirirken komşu dayanışmasına katkı sağlayacak.

BİRLİKTE ÜRETİP, PAYLAŞACAĞIZ!
Başkan Kurt, halkçı bakış açısı ile gerçek hizmetleri üretmeye devam ediyor. Konuşmasında, 'Burada dayanışmanın en güzel örneklerini sergileyeceğiz. Kadınlarımız birlikte tarhanalarını yapacak, makarnasını kesecek, meyve ve sebzesini kurutacak. Bütün kış hazırlıkları dayanışma ile yapılacak. Şehirlerde unutulan komşuluğu yeniden hatırlayacak; birlikte üretip, paylaşacağız.
İşte sosyal dayanışmanın en güzel örneği..
Kadın üretir çevreyi,yaşamı güzelleştirir, yaşamı kolaylaştırır.

DURMAK YOK HİZMETE DEVAM..

HACI ZEYNEP ELDEM GÜNDÜZ BAKIM EVİ VE ÇOCUK KREŞİ
Kazım kurt algı belediyeciyi yapmıyor. Daha yaşama dokunur, daha insana yararlı işler yapıyor.

Millet faydalansın..
Sorduğumda, bana benim çöpe atılacak beş kuruşum yok… Devir tasarruf devri diyor.

En iddialı olduğu konu ise çocuk kreşi. Gerçekten iddiasını gerçekleştiriyor ve çalışan kadınlar mutlu. Zira özel kreşlerin aylık bakım ücretleri çok yüksek.
Bir çoğunun denetimleri yetersiz..
Asli görev devletin ama yapamıyor. Veya yetersiz kalıyor. Kazım KURT bir derdini dile getirdi. Yayımlanan Cumhurbaşkanı tasarruf genelgesi ile de, ne kreş ne de sosyal tesis ihalesi yapamıyor. Ne yapsın? Bir taraftan talep çok. Zira EMEK Eskişehir'in en büyük mahallerden biridir. Tam zamanlı eğitim verilen kreşi açtı. İçinde bir de oyunevi bulunuyor. Tam zamanlı kreşin eğitimleri yeni eğitim öğretim döneminde başlayacak.
Büyük bir hizmet..
Her mahalleye bir kreş. Bu sözümün arkasındayım diyor başkan KURT. Ali ELDEM'in önemli katkıları var. Annesinin adına teşrifatı, tamiri, bakımları yapılan hayırlı bir iş. Keşke, zengin iş adamlarımızda bu katkıları verseler.
Tabii bu organizasyonda çok ciddi bir çalışma ekibi var. Eser belediyeciliği böyle bir şey.
Ahbaplıktan öte bir şey. Her şey helaliyle olduktan sonra, dualar kabul olur… Ne demişler eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri.
*****
Bir kitap önerisi..
Belki de okuyanınız vardır.
Kaplanın Sırtında. Yazarı Zülfi Livaneli. Benim için yerli Dostoyevski… Livaneli 33 yıllık bir hükümdarlığın hikayesini yazmış. Günahlarıyla, sevaplarıyla..
Özetinde şunları yazıyor: Tümüyle gerçek olaylara dayanan Kaplanın Sırtında-İstibdat ve Hürriyet, sadece II. Abdülhamid'in hikayesini değil; aynı zamanda dönemin ruhunu, anlayışını, isteklerini, hayal kırıklıklarını ve çok güçlü bir imparatorluğun çöküş aşamasında yaşanan üzüntüleri anlatıyor.
II. Abdülhamid'in Selanik'e sürgüne yollanmasından sonra dış dünyayla tek bağlantısı olan hususi doktoru Tabip Yüzbaşı Atıf Hüseyin Bey'in günlüğünden yola çıktığı, Livaneli'nin uzun yıllar araştırarak ve kafasında tasarlayarak yazdığı bir eser.
Aldım okuyorum. Bir dönemin siyasal olaylarını metaforlarını çok güzel bir dille akıcı bir üslupla yazmış..
Şu söz çok anlamlı geldi bana. Kaplanın Sırtında-İstibdat ve Hürriyet, aslında güçlü ve tehlikeli bir metafor.

Kaplanın sırtındayken güçlüsündür, hükümdarsındır ama, düştüğünde kaplan dahil herkes seni yer.
Alınacak ders; Her iktidar sahibi, kaplanın sırtındadır. Bir iktidardan düşüş metaforunun romanıdır. Kısacası, her iktidarın bir ömrü vardır. İktidarda kalma süresinin kaplanın sırtında kalabilme yeteneğinizle ilgilidir.
Neden? Okumalısınız en güzel yanıtını bulacaksınız okuyunca.

Makyavelci siyaset yapmak isteyenlere önerilir. Demokrasiye inanlar ise,ancak dersler çıkartabilirler.
Kıraç, herhalde bir değerlendirme yapar..