Bitmez tükenmez bu dünya arzularımızın içerisinde acaba ne kadar ahiret isteklerimiz aklımıza geliyor? Elli, altmış derken bir ömür geldi geçti. Bazen bu dünyanın bir ağaç gölgesi olduğunu unuttuk. Dünyada ebedi kalacakmışız gibi nefsani arzu ve isteklerimizin peşine düştük. Hakka, halka hizmet edelim derken farkında olmadan nefsani arzularımıza boyun eğdik. Böyle bir öz eleştiride bulunduktan sonra imtihan dünyasında kazanan ve kaybeden iki insan üzerinde durmak istiyorum.
Dünya ve ahiret yurdunda kazançlı olacak kimse Kur'an ve sünnet istikametinde hayata talip olan insandır. Yüce kitabımız Kur'an'ı Kerim'de tarif edilen insan peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) efendimizin 'Hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünyaya, hemen yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış' buyruğu istikametinde hayatını devam ettiren şu kısa dünyada böyle davranan kimseler pişman olmazlar. Dostları iyiliklerinden, güzelliklerinden bahsederler. Malı mülkü hayırlara vesile olduğu için amel defterine sevap olarak yazılmaya, yazdırmaya devam eder. Ameliyle baş başa kalması nedeniyle amelide onu ahirette her güzelliğe eriştir. Kur'an'ı Kerim'de 'Ey huzura kavuşmuş insan! Sen ondan hoşnut, O da senden hoşnut olarak Rabbine dön (seçkin) kullarımın arasına katıl ve cennetime gir.'(1) Böyle insanda ölüm korkusu, ahiret korkusu, cehennem korkusu olmayacağı için daha çok Allah'a kulluk görevini yapamadığının pişmanlığını hissedecektir. Bu tip insandan hiçbir canlıya zarar gelmediği gibi insanların hoşnutluğunu kazanmış insandır. İnsanlarla hoş geçinen kendisiyle de hoş geçinilen insandır. Sen öldüğünde herkes ağlasın sen gül (ne iyi bir insandı) diyerek ama sen gideceğin yere güle güle git. Gidilecek yer ahiret yurdu, cennet yurdudur.
Bu dünyayı terk ederken pişmanlık duyacak insanı da Kur'an ve sünnete göre değerlendirecek olursak ahiret yurduna inanmayan kimselerdir ki; sadece bu dünya için çalışırlar. Kur'an'ı Kerim'de 'Biz yakın azap ile sizi uyardık. O gün kişi önceden yaptıklarına bakacak ve inkarcı kişi (keşke toprak olsaydım) diyecektir.'(2) Pek çok pişmanlıklarını bu şekilde ifade ederken tekrar dünyaya dönüş yapmayı temenni edecek, her bir anını Allah'a kulluk göreviyle geçirecek bir zaman dilimini arzu edecektir. Lakin nafile! 'Ölüm gelmeden hayatın kıymetini bilin!' peygamber (sav) efendimizin hadisini dünyada hatırlamamızın gerekliliğini belirtmek isterim.
'İhtiyarlık gelmeden gençliğini,
Dar zaman gelmeden geniş zamanı,
Fakirlik gelmeden zenginliğin,
Hastalık gelmeden sağlığın,
Ölüm gelmeden hayatın kıymetini bilin.'
Buyruğunu unutan insan pişmanlık içerisinde olan insandır. Sadece bu dünyadan ayrılırken cami cemaatiyle bir araya gelmeyi değil günümüzün her anını Allah'ın mescitlerinde olmayı arzulayan bir hayat sürmeyi, Allah'a kul, Rasulüne layık ümmet olmayı dilemeliyiz. Yüce Allah her an soruyor kulum var mı benden bir isteğin? Pek çok isteklerimizin yanında Fatiha suresinin manasını göz önünde bulundurarak isteklerimizi sıralayalım. Sakın sapıklığa, delalete düşenlerden olmayalım. Bu vesileyle cumanız hayırlı olsun. Hoşçakalın, sevgiyle kalın.