İl Vaizi Naciye Önür'ün yazısı...


İslam bir yardımlaşma ve dayanışma dinidir. Yardımlaşma, toplum halinde yaşamanın doğal bir sonucudur. İnsanlardan uzakta tek başına hayat sürmek kişinin yaratılışına aykırı bir durumdur. İnsan zayıf yaratılmıştır.
'Allah yükünüzü hafifletmek ister; çünkü insan zayıf yaratılmıştır.' (Nisa Suresi 28)
İnsanın yaşamını sürdürebilmesi için insanlarla hem maddi hem manevi açıdan karşılıklı ilişki içerisinde olmaya ihtiyacı vardır. Bu yüzden ona, 'birbiriyle ünsiyet, ilişki kuran' anlamına gelen 'insan' adı verilmiştir. İslam, bireyi olduğu kadar toplumu da dikkate alan sosyal uzanımlı bir dindir. İslam'ın bu boyutu; inanç, ibadet, ahlak ve insani ilişkilerin hepsinde açıkça görülmektedir. Bu nedenle infak, zekat, sadaka teşvik edilmiştir. Yüce Allah, emir ve yasaklarını bildirirken hem bireyi hem toplumu gözetmiş ve insana sosyal bir varlık olduğunu her fırsatta hatırlatmıştır. İnsan ilişkileri, müminin kendi nefsinden başlayan ve dünyanın en ücra köşesindeki kişiye kadar uzanan bir görevler bütünüdür.

İslam, yakınından başlayarak bütün insanların birbirleri ile yardımlaşması yolunda hükümler getirir. Allah'a ibadet edildikten hemen sonra 'Anaya, babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa ve emrinizde çalışanlara iyilik edilmesi vb.' Kur'an-ı Kerim'de emredilmektedir. Kur'an-ı Kerim, bütün toplumun yardımlaşması yolunda müminleri uyarmaktadır. Hatta Allah Rasulü, komşusu açken kendisi tok yatan kimsenin, müminin vasıflarından uzak bir davranış içinde bulunduğunu belirtmiştir.
Allah Rasulü imanın yetmiş küsur kısmının bulunduğunu, bunların en aşağısının yoldan geçenlere zarar verecek şeyi ortadan kaldırmak olduğunu bildirmişti . Rasulullah, sadece kendi rahatını düşünen bencilce bir hayat tarzından ashabını ısrarla sakındırmıştı. Müminler sadece 'ben nasıl rahat ederim' düşüncesine göre değil, 'nasıl rahat ettiririm' düşüncesine göre hayatlarını tanzim etmeliydi. Kardeşinin ihtiyacını gözetmek ve sıkıntılı gününde onun yanında olmak, bir mümin için hayat tarzı haline gelmeliydi.
'Peygamber (s.a.v.) bize şu yedi şeyi emretti: Hastayı ziyaret etmek, cenazeyi (kabre kadar) takip etmek, aksırana Allah' tan rahmet dilemek, zayıfa yardım etmek, mazluma yardım etmek, selamı yaymak ve yemin edenin yeminini tasdik etmek.' (Buhari)
Rasulullah'ın öğrettiği toplumsal ahlaka göre gücü yeten müminler, gücü yetmeyenlerin hizmetinde olmalıydı. Hz.Peygamber 'Dul bir kadının ve fakirin işleri için koşturan kimse, Allah yolunda cihad eden yahut geceyi namazla, gündüzü oruçla geçiren kimse gibidir.' (Buhari) buyurarak yardımlaşma ehli olmanın Hak katındaki kıymetini bildirmişti. Nitekim insanların en hayırlısı, onlara en faydalı olandır. (Kudai)
İnsanların hizmetinde olmak, maddi imkanlara bağlı olmaksızın her müminin hayatını kuşatabilecek bir olgudur. Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur; 'Güneşin doğduğu hergün insanın bütün eklemleri için sadaka vermesi gerekir. İki kişinin arasını düzeltmen sadakadır. Bir kimseyi kaldırarak hayvanına binmesine yardımcı olman veya eşyasını ona yüklemen sadakadır. Güzel söz sadakadır. Yoldaki rahatsızlık veren şeyleri kaldırman sadakadır.' (Müslim)
Müslüman kardeşine güler yüzlü davranmak, kendi kovandaki sudan onun kabına boşaltmak, kaybolan birine yolu tarif etmek, iyi göremeyen birine rehberlik etmek (Tirmizi) ve üzerinde hakkı olduğu kimseye veya borçlusuna anlayışlı davranarak süre tanımak (İbn Hanbel) sadakadır.
Allah Rasulu şöyle buyurmuştur:
' ... Din kardeşinin ihtiyacını karşılayanın, Allah ihtiyacını karşılar. Müslümandan bir sıkıntıyı giderenin Allah kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Bir müslümanın ayıbını örtenin, Allah kıyamet gününde ayıplarını örter.' (Buhari)
Yazımızı bir ayeti kerime ile bitirelim:
'...İyilik ve takva hususunda yardımlaşın, günah ve haksızlık yolunda yardımlaşmayın. Allah'tan korkun..' (Maide 5/2)

GÜNÜN DUASI :
'Bize, bu dünyada da iyilik yaz ahirette de. Şüphesiz biz sana döndük...'(A'raf 7/ 156)