Cahiliye çağının bidat, hurafe, kin, haset vb. manevi kirlerinden insanları arındırmak, cehaletin karanlığından ilmin aydınlığına kavuşturmak içim 'OKU' emri ile gönderilmeye başlanan Yüce Kitabımızın ikinci emri, '( Ey Muhammed) kalk ve insanları uyar. Sadece Rabbini yücelt ve elbiseni temiz tut' (Müddesir,1-4) mealindeki temizliği emreden ayetlerdir.
Maddi temizliğimizin yanında, manevi dünyamızı, kalbimizi, düşüncelerimizi, niyetimizi dolayısıyla ahlakımızı, kin, haset, nefret, riya gibi manevi kirlerden arındırmamız gerekir. Çünkü niyeti temiz olmayanın ibadeti halis olmaz, dolayısıyla Allah katında kabul görmez. Sevgili Peygamberimiz : 'Allah güzeldir, güzel olan şeyleri sever; temizdir, temiz olan şeyleri sever; ikram sahibidir; ikram edenleri sever; cömerttir, cömert olanları sever ' buyurarak Allah'ın sevgisine ulaşmanın bir yolunun da temizlik olduğunu vurgulamıştır. Efendimizin bu konudaki birkaç Hadisini şöyle sıralayabiliriz: 'İslam temizdir. O halde siz de temizleniniz. Çünkü Cennete ancak temiz olanlar girecektir.' 'Temizlik îmanın yarısıdır.' 'Evinin hayrını, bereketini çoğaltmak isteyen, yemekten önce ve sonra, elini ve ağzını yıkasın'
Nasıl ki şahsi temizliğimize dikkat ediyorsak aynı şekilde ev, mahalle, iş yeri, hastane ve okul gibi ortak kullanım alanlarının temizliğine de dikkat etmemiz gerekir. Unutmayalım ki dünyamız Allah'ın bize bir lütfu, ihsanı ve emanetidir. Bu emanete ihanetin bedelini ise hem biz hem de nesillerimiz en ağır şekilde ödemek zorunda kalırız. 'İnsanların kendi işledikleri (hatalar ve kötülükler) sebebiyle karada ve denizde bozulmalar, afetler ortaya çıkmıştır.' (Rum, 30/41.) Ayet-i kerimesiyle bu konuya atıf yapılmaktadır.
Rabbimiz, Dinin direği olan namazın geçerli olabilmesi için de temizliği ve abdesti şart koşmuş, cünüp olan kimsenin boy abdesti alınmasının farz kılmıştır. Namaz kılmak, Kabeyi tavaf etmek gibi bazı ibadetlerin yapılabilmesi için abdest almak şart koşulmuştur. Cünüp olma, kadınların adetlerinin veya lohusalık durumunun sona ermesi durumunda da gusül abdesti almak dinimizce emredilmiştir.
Abdest alırken en çok kirlenen organlarımız olan ellerimiz, kollarımız, yüzümüz ve ayaklarımız suyu israf etmeden temizce yıkar, Rabbimizin huzuruna ter temiz çıkmaya gayret ederiz. Abdesti bozan şeylerin arasında; vücuttan çıkan akıcı olan kan, irin, dışkı, yel, idrar, şehevi uyanmadan sonra gelen şeffaf yapışkan akıntı(mezi), idrar yaptıktan sonra gelen yapışkan akıntı(vedi) (bu son ikisi sadece abdesti bozar gusül almayı gerektirmez), bilinci tamamen kaybedecek şekildeki uyku sayılabilir.
Gusül abdesti almayı gerektiren durumlar arasında ise; Dokunmak, bakmak, düşünmek ve rüyada cinsel ilişkide bulunmakla gerçekleşen ihtilam olmak vb sebeplerle şehvetle (cinsel arzu ile) gelen meninin dışarı çıkması veya ergenlik çağında olan erkek ve kadının çok az da olsa cinsel ilişkide bulunması halinde meni gelmese dahi cünüplük meydana gelir ve gusül abdesti almaları farz olur. Bir kimse, uykudan uyanınca ihtilam olduğunu (yani rüyada cinsel ilişkide bulunduğunu) hatırlasın veya hatırlamasın çamaşırında meni nedeniyle ıslaklık görürse gusül lazım gelir, bir yaşlık yoksa yani dışarıya meni çıkmamışsa yıkanması gerekmez.
Gusül abdesti şu şekilde alınır; Önce Besmele okunarak 'Niyet ettim cünüplükten temizlenmek için yıkanmaya' diyerek niyet edilir. Eller yıkandıktan sonra edep yerleri yıkanır, sonra namaz abdesti gibi abdest alınır. Daha sonra da vücut iyice yıkanır. Vücuda dövme yaptırmak her ne kadar İslam'a göre helal değilse de deri altına yapıldığı için abdest veya gusle engel olmaz. Derinin yüzeyinde tabaka oluşturan oje türü boyaların çıkarılması gerekir. Diş tedavisi için yapılan dolgu, kaplama vb tedaviler de gusle engel değildir.
Yazımızı Rabbimizin şu ayeti ile bitirmek istiyorum: 'Şüphesiz Allah tövbe edenleri ve temizlenenleri sever'(Bakara, 22) Maddi ve manevi kirlerden arınmamız dileği ile…
Allah'a emanet olun.
Raşit ERTUĞRUL, Eskişehir İl Vaizi

GÜNÜN DUASI
Allah'ım! Sana teslîm oldum, Sana îman ettim, Sana tevekkül ettim ve Sana yöneldim, inanmayanlara karşı, sana dayanarak mücadele ettim ve neticede ancak seni hakem olarak kabul ettim, benim evvelki yaptıklarımı da, sonradan yapacaklarımı da, gizli yaptıklarımı da, açık yaptıklarımı da mağfiret et. Öne alan da sensin, geriye bırakan da sensin. Senden başka ilah yoktur.' (Buharî, Teheccüd, 1; Tirmizî, De'avat 29)