Ülkemizin en önemli sorunu liyakattir. Öncül, birincil, tartışmasız tüm sorunlarının temeli de budur. Ekonomiden hukuka, sağlıktan bilime, gazeteciden bilim insanına kadar yaşadığımız, karşılaştığımız tüm sorunların temeli liyakattir. Çünkü ülkemizde liyakat yoktur. Ülkemizde yetenek, beceri, bilgi, akıl, işin ehli olmak, ustalık, uzmanlık yoktur ve hiçbir önemi de yoktur.

Sisteme duyulan güvenin de eğitime gösterilen ilginin de çalışmaya duyulan saygının azalmasının tek nedeni budur. Ülkemizde hiç kimse çalışarak, uzmanlaşarak, ustalaşarak, yeteneğine ve bilgisine güvenerek bir yere gelemeyeceğine inanmaya başlamıştır. Çünkü yaşadıkları, gözlemledikleri, gördükleri, şahit oldukları hep bu inancını sarmıştır ve sarsmaya da devam etmektedir. Bir bakın çevrenize yeteneğine güvenerek bir yere gelebileceğine inanabilen kaç kişi kaldı çevrenizde? Herkes kendini kısa yoldan başarıya, mevkiye, makama ulaştırabilecek kişilere, kurumlara yakın olma çabası içindedir. Çünkü hedeflerine ulaşmanın yolunun bu olduğuna inanmıştır. Yetenek, bilgi ve uzmanlaşmanın azalmasının temelinde bu vardır.

Örneğin, herhangi bir üniversitenin rektörü oğlunu, kızını, damadını üniversitenin herhangi bir yönetim ya da akademik kadrosunda görevlendirebilir. Bunun önünde hiçbir engel yoktur. Dışarıda onlarca, yüzlerce PhD, bilim doktoru ya da doçent adayı kadro beklerken üstelik…Sadece rektörün hısımı, akraban, dostun olman o kadroyu almak için öne geçmeni sağlayabilir. Ve herkes bunu normal karşılayabilir.
Oysa Aziz Sancar'ın Nobel ödülünden sonra yaptığı bir açıklama önümüzü aydınlatmalıdır;

'Özgüveni bana cumhuriyet verdi, çok idealist hocalarım vardı. Biz Türkler her şeyi yaparız, her şeyi başarırız, İstiklal Savaşı'nı kazandık, bütün Batı'ya karşı savaştık İstiklal'imizi kurduk ve şimdi devam ettirmenin yolu eğitimdir diye bize aşıladılar. Biz her şeyi yaparız düşüncesiyle büyüdüm, hocalarımız doğru söylüyor 'biz Türkler her şeyi yaparız' fikriyle Amerika'ya gittim, aşırıya kaçırdım. Biz çalıştığımız ve ürettiğimiz sürece üstün olacağız, üstünlük genetik değildir, bütün insanlar birbirine eşittir. Çoğu insan zekaya inanır, ben inanmıyorum, bizi birbirimizden ayıran emektir, ben çalışmaya inanıyorum'

Eğer tam eşitlikçi bir toplum istiyorsak buna yani Sancar'ın bu sözlerine tamamen kulak kabartmamız gerekiyor. Çağdaş ve modern tüm toplumlarda durum böyledir çünkü. Ve bir zamanlar gerçekten de ülkemizde bunun böyle olduğuna dair inanç vardı. İşte örneği Sancar. Bu modeli tekrar canlandırmak ve bu inancı diriltmek gerekiyor.

Liyakate uygun bir toplum modelinin inşası için eğitim, çalışmak, üretmek, bilgi, uzmanlaşmak gibi kavramların tekrar hayata geçmesi şarttır. Yoksa yok olup gideceğiz.