1995 yılıydı. Anadolu Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi İktisat bölümünü kazanmış ve Genel İşletme Dersinin ilk dersindeydik. Hocamız Prof. Dr. Mehmet Şahin'di. Hocamız kürsüde hepimize uzun uzun bakarak dersine bir soru ile başlamıştı;

'Bana öyle bir ürün söyleyin ki onun fiyatında yaşanan bir artış diğer tüm ürünlerin fiyatlarını da arttırsın?'
Hepimiz henüz liseden yeni mezun olmuş iktisatçı adaylarıydık. Soru karşısında afallamış ve hiçbir fikrimizin olmadığını belirten hareketlerle hocamıza bakmış kalmıştık. Hocamız, eğer iyi bir iktisatçı olacaksak bu sorunun cevabını hiçbir zaman unutmamız gerektiğini belirterek cevabı kendisi vermişti.
'Petrol...'
Yani benzin. Benzin fiyatında meydana gelen artış aklınıza gelen tüm ürünlerin hatta hizmetlerin, doktorun verdiği sağlık hizmetinden bir köy kahvesinde tüketilen çaya kadar tüm ürün ve hizmetlerin fiyatını doğrudan arttıran tek ürün. Çünkü taşıma ve ulaşım maliyeti artıyor.
Karadeniz'de üretilen çayın fabrikaya taşınmasından, fabrikadan Eskişehir'deki bir markete, o marketten satın alan işletmeciye kadar hep taşıma ve nakliye gideri söz konusu.
Peki, benzin neden pahalanır? Yani benzini neden pahalıya satın alıyoruz?
Biliyorsunuz petrolü yabancı ülkelerden satın alıyoruz. Hangi para birimi ile? Uluslararası kabul gören para yani dolar ile. Kısacası döviz ile... Eğer TL, döviz karşısında değer kaybediyorsa ya da döviz kurları sürekli yükseliyorsa bu ne anlama gelir?
Benzini daha pahalıya satın alırız... Sonra da aklınıza gelen her ürüne zam gelir.
Üniversitede aldığım bu dersi her fırsatta sizlere hatırlatıyorum. Hatırlatıyorum çünkü, dolar fiyatı yükseldiği zaman neler olduğunu anlamanız için buna mecburum.
Şimdi olanlara bir bakalım;
Mazota her gün 13-17-16 kuruş zam geliyor. Neden? Çünkü dolar kuru yukarıya çıkıyor.
Kısa bir süre önce Odunpazarı Ziraat Odası Başkanı Hüseyin Şen, ekmek zammına tepki gösterirken aynen şunları söylemişti;
'Üretimin ham maddesi olan buğdayda bir artış yok. Yüzde 25 çok yüksek bir artış. Hammaddesinde bir artış yok. Diğer giderlerini ben bilemem ama kendim düşündüğüm zaman asgari ücretlide artış yok. Giderlerinde mi, enerjide mi artış oldu? Ne oldu da bu kadar birden zam öngörüldü ve kabul edildi?'
Çünkü üreticinin ürettiği buğdayın fiyatı tarlada artmadı ama tarladan siloya, silodan un fabrikalarına, un fabrikalarından toptancı marketlere, toptancı marketlerden fırınlara taşınırken arada hep nakliye için benzin yakılmıştı.
Doların ya da benzinin fiyatı artınca 'bana ne dolarım mı var?' ya da 'arabası olanlar düşünsün' diyenler var ya, aslında en büyük kazığı onlar yiyor. Markette, pazarda, bakkalda, manavda, berberde, fırında, terzide… Nerede olursa olsun aslında daha önce ucuza aldıklarını kuruş kuruş pahalı ödeyip haberleri olmadıkları için.
Çünkü eğer döviz fiyatı artarsa benzin fiyatı artar, sonra da ekmekten suya her şeye zam gelir.
Not: Bu yazıyı 14 Nisan 2018 tarihinde yazmıştım. Gündem üzerine tekrar paylaşıyorum.