Üç maymun kıssasını birisiniz. Ben de birilim. Geçenlerde sosyal medyada dolaşan bir fotoğraf bu konuyla ilgiliydi. Bildiğimiz üç maymun dört olmuştu.
Merakımdan biraz detaylı inceldim fotoğrafı. Detaya geçmeden gelin nedir şu üç maymun bir kere daha hatırlayalım: 'Bir Çin masalında üç maymundan bahsedilir. Bir zamanlar akıllı bir maymun vardı. Bu maymun çocuklarına bir ders vermek istedi. Çamurdan üç tane küçük maymun yaptı. Çocuklarının bunları her zaman görebilmeleri için bir ağacın gövdesine üst üste koydu. Çamur maymunlardan bir ellerini yüzüne kapamıştı. İkincisi elleriyle ağzını kapamıştı. Üçüncüsü de elleriyle kulaklarını kapatmıştı.Anne maymun yavrularına şu dersi vermek istiyordu: Önce başkalarının kötü taraflarını görme. Sonra başkaları hakkında kötü konuşma. Ve nihayet başkaları hakkındaki dedikoduları dinleme.'
'Üç maymun'' 'aldırmak, kaygılanmak, sorumluluk almak' değerlerinin sembolüydü özetle.
Özetle her iki kültürde böyleydi ama biz, buna niyeyse, 'sorumsuzluk, kayıtsızlık, gerçeklere sırtını dönme, başını derde sokmama, suya sabuna dokunmama, kurnazlıkla aradan sıyrılma vb.' anlamları yüklemişiz.Bu kıssalarla iş; gele gele 'görme, konuşma, duyma' noktasına gelmiş nasıl gelmişse.
Çevremiz de değişmiş biz de değişmişiz değişimin ne olduğunu pek kavrayamadan. Hepimize göre hepimize bir haller olmuş nasıl olmuşsa.
İyi niyetini de kötü niyetini de az çok kestirebildiklerimiz vardı önceleri. Şimdi maalesef ortalık niyeti belirsizlerden geçilmiyor.İşine geldiğinde işine geldiği gibi konuşanlar sarmış yanımızı yöremizi.
Olabilir; milletler, kültürler değişik konularda değişik yorumlar yapabilir elbette.
Buraya kadar bence bir olumsuzluk yok. Önemi olan bir konudan hangi derslerin, nasıl çıkarılacağı; bunun sosyal hayatta geçerliliği, güvenirliliği, tutarlılığı... Toplum değer hükümlerindeki yeri ve önemi özetle.
Gelelim dördüncü maymuna. Dördüncü maymun, adını kim nasıl koyar bilemem, elindeki cep telefonuna pür dikkat bakan maymun. 'Görmem, duymam, konuşma; ilgilendiğim tek şey en kıymetlim, telefonum' diyen maymun.Fikir kimdendir bilemiyorum. Konuya yaklaşım ne kadar doğrudur, toplumda ne kadar karşılık bulur zamanla anlaşılacak tabi.
Ben, işin şu an, hal-i pür melalimiz iyi yansıttığına inanıyorum. Elimizden neredeyse hiç düşmeyen cep telefonumuz bir uzvumuz olmuş adeta.Telefonumuzun marka değerine göre sosyal statümüz belirleniyor neredeyse.
Pahalı pahalı aldığımız telefonlarımızın fonksiyonlarının kaçta kaçını kullanabildiğimiz, ayrı bir tartışma konusu.
Elimizde taşıdığımız o telefonu alabilmek için nelerden fedakarlık yaptığımızı tam hesap edebilsek, öyle inanıyorum ki, çoğumuz yaptığı işin hiç de iyi bir şey olmadığına kanaat getirecek.
Cep telefonumuz çalınca zaman ve mekan hiç önemli olmuyor; ilk işimiz onu açmak oluyor niyeyse.
İnsanların toplu olarak bulunduğu yerlerde 'Lütfen telefonunuzu sessize alın', lütfen uygun konumda kullanın' vb. pek nazik uyarılar sanki bize değil. Hal ve şart nen olursa olsun o telefona cevap vermek zorundayız sanki.Çok sevdiğimiz biriyle geçirdiğimiz çok özel ve güzel bir anda çalan telefon sesi kaçımızı rahatsız ediyor tam karar veremiyorum inanın.
En güzel manzarayı doya doya seyredip yaşamak yerine niye hemen telefona sarılıp fotoğraf çekme ihtiyacı hissederiz ki.
Sevdiğimizle, sevdiklerimizle bir aradayken o güzelim anı yaşamak yerine niye elimizdeki telefonla fotoğraf çekmeyi seçeriz ki. O fotoğrafa/fotoğraflara bakıp da o anın güzelliğini sonra mı yaşamak istiyoruz ki.
Öyle güzel anlarda öyle güzel laflar edivermek öyle güzel sözler duyabilmek varken ya da o telefonla oynaşmak da neyin nesi Allah aşkına.
Asansörde inebileceğimiz/çıkacağımız en uzun süre, en yüksek katlarda belli çok kısa. O kadar mı özel bu telefonumuz da hep ona bakar dururuz o kısa sürede. O sürede karşımızdaki insanla bırakın selamı sohbeti, bir tebessümü de mi ettirme ettirmez bu telefon Allah aşkına.
Otobüste minibüste, sırada kuyrukta çevremize şöyle bir bakıvermek, şöyle bir etrafı seyre dalıvermek, elimizden o teknoloji harikasını(!) birazcık bırakıvermek çok mu zor Allah aşkına.
Üç maymuna bir yenisi ne zaman nasıl gelecek bilemiyorum. Bildiğim telefonlarımızın nasıl edip edip hepimizi sessizleştiriverdiği sadece. Sükûtumuz ne zaman sona erecek bilemiyorum. Bu halden rahatsız olmayanımız yok gibi onu da biliyorum. Biliyorum ama…
Elimiz, gözümüz, kulağımızı esir aldı telefonumuz maalesef. Esaret zincirini kırabilmek çok mu zor Allah aşkına!