İNAN ÇALIŞIR

Emekli bir Komando Astsubay arkadaşımın yazısını çok beğendiğim için sizlerle paylaşmak istedim. Ağzına yüreğine sağlık arkadaşım.Müsaadenle....
Biz, Hakkari'de çalıştık, Diyarbakır'da çalıştık, Mardin'de, Şırnak da çalıştık,
Sur'da Nusaybin'de ayak izlerimiz var,Şehitlerimiz de oldu, Gazilerimiz de..
Ev arkadaşım aleviydi, timimin yarısı Kürt kökenliydi, en samimi arkadaşlarım ülkücüydü, Mustafa Kemalin Askeri olan da vardı, Erdoğan sevdalısı olan da, üç aylar boyunca oruç tutanı da gördüm hiç oruç tutmayanı da.
Beş vakit namaz kılan da vardı, hiç kılmayan da.
Ama bütün çatışmalarda en önde olurduk, dağ da kimse siyaset konuşmazdı, yaşamın merkezi siyaset değil Vatandı.
Önceliklerimiz:
Milletdi,
Bayrakdı.
Hepimizin düşmanı aynıydı.
Yan yana dövüşüp yan yana vurulduk.
Ama siyasiler cenazemizde bile yan yana duramadı.
Kimse sizin için ölmüyor, hiç bir polis hiç birinizi Vatanından daha çok sevmiyor.
Hiç bir asker hiç birinizi Bayrağından daha çok sevmiyor.
Cenazelerimize gelmeseniz de olur.
Hesaplaşmanızı gidin mecliste yapın.
Birine yumruk atacaksanız evi belli iş yeri belli gidin orda atın. Bizim merasimlerimiz sizin zehrinizi kusacağınız yerler değil.
Siz adam olmadığınız için bizim evlatlarımız ölüyor, siz işinizi yapmadığınız için şehit haberleri geliyor.
Bari cenazelerimizden çekin kirli ellerinizi, bırakın Şehit yakınları olarak acımızı yaşayalım.
Emin olun hiç bir Şehit hiç bir siyasetçiye hakkını helal etmiyor.
Mümkünse hiç biriniz gitmeyin cenazelere ya da kol kola gidin ki belki Vatan sağ olur..
*******
Nereye gidiyoruz, ne yapılmak isteniyor?
Siyasi hesaplar uğruna muhaliflerini hain, terörist, işbirlikçi gibi sıfatlarla suçlamanın sokaktaki vatandaşı nasıl etkilediğini görmek için daha neler olması bekleniyor?
Öncelikle lider konumundaki politikacıların seçimin yahut seçilmenin, iktidarda olmanın varoluşsal bir mecburiyet olmadığını anlayıp, dillerine ve üsluplarına ayar vermeleri, kısacası 'normalleşmeleri' gerekiyor.