Vaiz Merve ÇELİK'in yazısı...


İnsan sadece maddesiyle, bedeniyle insan olmaz. Onun insan olarak var oluşunu cismi ile birlikte ruhu ve manası tamamlar. Düşünme, akletme ve muhakeme etme kabiliyetleri ile donatılan insan, 'halife olma' payesine mazhar olmuştur. İnsanın sahip olduğu bu değeri Şeyh Galib şu dizeler ile ifade etmiştir:
Hoşça bak zatına kim zübde-i alemsin sen
Merdüm-i dîde-i ekvan olan ademsin sen.

Özü ve yaratılışı itibariyle değerli olan insan, bu değeri ile bağdaşmayan tutum ve davranışlardan uzak durmalı, yaşamını sahip olduğu değere yakışır şekilde sürdürmelidir. Allah tarafından insana verilen değerin bir sonucu olarak, ondan, sadakat, tevazu, al-i cenaplık, merhamet ve adalet gibi pek çok değer ve erdeme sahip olması, bu erdemleri yaşaması ve gelecek nesle aktarması istenmiştir. Ardında iyiyi ve güzeli yaşatan bir nesil bırakmak, Hz Zekeriya'nın 'Rabbim! Bana tarafından hayırlı bir nesil bağışla' (Âl-i imran, 38) duasıyla ve Hz. İbrahim'in 'Beni ve soyumdan gelecekleri namazı devamlı kılanlardan eyle!' (İbrahim, 40) niyazıyla ifade ettiği bir istektir.

Nesiller arası gerçekleşen bu değer aktarımı kuşaklar arası uyumu temin ederek çatışmayı en aza indirecektir. İnsanın pek çok davranış kalıbı ve değeri görerek ve taklit ederek öğrendiği göz önünde bulundurulduğunda, bir değeri gelecek nesillere aktarmanın en doğru yolu, onu yaşamak ve bu konuda rol model olmaktır. Anlatılarak öğretilmeye çalışılan değerlerin davranışlara yansıması için model olarak, yaşanarak sunulması gereklidir. Aile içerisinde, aile büyüklerinin benimsedikleri dinî değerleri ve onlara atfedilen anlamları gören çocuk, bunları kendi hayatında da yerleştirecektir. Böylece nesiller arası değer aktarımı hayat akışı içerisinde kendiliğinden gerçekleşecektir. Aksi takdirde, sözgelimi, adaletin ne olduğunu tanımlayabilen ama adil davranmanın nasıl olabileceğini bilmeyen bir nesil yetişir.

Değer aktarımı zihinsel bir aktarımdan ziyade duygusal bir aktarımıdır. Duygulara hitap etmeyen bir değer, sadece belirli kavramların öğrenilmesinden ibaret olacak ve hayatta karşılığını bulamayacaktır. Yardım etmenin hazzını hiç yaşamayan birine yardımsever olmanın önemini anlatmak yerine bu duyguyu yaşamasına zemin hazırlamak, bunu bir değer olarak benimsemesini sağlayacaktır. Öğretim akla, eğitim ise daha çok kalbe hitap etmektedir. Değer eğitiminin de bir kalp eğitimi olduğu unutulmamalıdır.

Toplumlar açısından bakıldığında sahip olunan değerlerin sonraki kuşaklara aktarılması esasında bir kimlik aktarımıdır. Toplumlar, yıllar içerisinde edindikleri ve bir sonraki nesillere aktararak devam ettirdikleri kültürleri ve değerleri ile varlıklarını sürdürürler. Bir toplumun değerleri, onu hayatta tutan can damarıdır. Ancak sürekli değişen hayat içerisinde zaman zaman bu değerlerin de değiştiğine hatta yok olduğuna şahit olmaktayız. Elbette yaşam devam ettiği sürece değişim devam edecektir. Bu değişim içerisinde kimliğimizi oluşturan değerlerimizi sonraki nesillere aktarmak adına aile büyükleri ile çocukların bir araya geldikleri ortamlar oluşturmak, farklı kuşakların olabildiğince birebir ilişkiler kurmasını sağlamak etkili bir yöntem olacaktır.

Günün Duası
'Allah'ım! Senden sana teslim olan bir kalp, doğru sözlü bir dil ve dosdoğru bir ahlak istiyorum.' (Hakim, Deavat, 1872)