Serdar Taci Zengin

Günümüzün eğitim değerlendirmelerinde en çok kullanılan ifade, öğrencinin başarısıdır.
Bu başarı her türlü sınavdaki başarıdır.
Öğrencinin aldığı puandır.
Biz eğitimciler sınavlarda alınan puanları sonuç olarak tanımlarız ve bizim için alınan sonuç her şey değildir.
Zira sonuca gelene kadar yapılan eğitim, baştan sona değerlendirilmelidir.
Burada önemli noktalardan bir tanesi de, ailelerin 'eğitimi' bütün olarak değerlendirip değerlendirmemeleridir.
Aileler sonuç odaklıdır, sadece sınav sonucuna bakar.
Durum böyle olunca eğitimin bütününün değerlendirilmesi dikkate bile alınmaz.
Okulların işi zor.
Okulların ana görevi ve odaklandığı nokta akademik başarı olamaz ve asli görevi de sadece öğrencilerin akademik başarısını arttırmak değildir.
Sınavların sonuçlarına gelene kadar yapılması gereken birçok çalışma vardır;
Öğrencileri tanımak, değerlendirmek, eksikleri tespit etmek, yeniden öğrenme planları yapmak, tekrar tekrar ölçmek değerlendirmek ve istenilen sonuca mutlaka ulaşmak.
Bu, uzun ve meşakkatli süreçtir.

Tüm bu nedenlerle, okullar daha kolay bir yolu seçerler.
Başarılı öğrencileri bünyelerine katmak,
Başarılı öğrencilerin aldıkları sınav sonuçlarını öne çıkarmak,
Başarılı öğrencilerin aldıkları sonuçları toplumla paylaşarak öne çıkartmak, bu yol ile okulun reklamını yapmak.
Ne yazık ki okulların çoğu, başarısız öğrencilerinin başarısızlıklarından hiç bahsetmezler.
Okulların, öğrencilerin okuldaki eğitim sürecindeki olumlu değişimlerini uzun uzun anlatma imkanları da yoktur.
Olsaydı, bunu dikkate alarak okulun başarısını değerlendiren vatandaş olur muydu, bilinmez.
Zira anne ve baba sonuç odaklıdır.
Beklenen ve istenen tek şey; çocukların sonuçta başarılı olmasıdır.
Başarı ölçeği de, sınav sonucunda öğrencinin yüksek bir puan almasıdır.
Bu puanın nasıl alındığı kimse için hiç önemli değildir.
Öğrencinin üniversiteye girmesi ile ilgilenen aileler, öğrencinin üniversiteyi bitirip bitiremeyeceği ile ilgilenmez.
Bu yolda üniversiteye girmiş ancak, hayatta silinip giden yüzlerce öğrenci vardır.
Biz eğitime gönül veren eğitimciler için eğitim bir bütündür.
Eğitimdeki her bir adım, her bir gelişim önemlidir.
Öğrencilerin lisedeki kazanımları çok önemlidir,
Bu nedenle lisemizde 'Düşünce Eğitimi' uygulaması yapılır.
Bu yıl yaptığımız çalışmada ilk konumuz; 'Öğrenme ihtiyacı' idi.
Öğrenmeyi ihtiyaç haline getirebilen her birey hayatı boyunca öğrenmek isteyecektir.
9.uncu sınıflarda uygulanan 'Düşünce Eğitimi' dersimizin ilk konusu olan 'Öğrenme İhtiyacı' ile ilgili, anne babalara sorularım var;
1. Öğrenme ihtiyaç mıdır?
2. Bu ihtiyaç ise, neden çocuklar aynı güçte ihtiyaç duymazlar?
3. Neden çocuklar aynı seviyede öğrenemezler?
Çocuklarımız için kalıcı bir öğrenme, onların hayatları boyunca mutlu ve başarılı olmasını sağlayacaktır.
Sevgiyle kalın