ÖZCAN TÜRKMEN

Anonim kıssayı duymuşsunuzdur: 'Adam, çok sevdiği kırk yıllık eşinin ölümüyle ağlıyordu.
Bir dostu, teselli etmek için yanına yaklaştı. Ağlamaktan kızarmış gözlerine baktı. Yanaklarından aşağı ince ince süzülen gözyaşlarını gördü. Dedi ki: 'Döktüğün bu gözyaşının hiçbir faydası yok ki.' Adam sustu. Dostunun gözlerinin içine baktı. 'Ben de onun için ağlıyorum ya.'
Evet; kimi ağlar kimi güler bu hayatta. Mutluluk ağlayabilenler için de var. Ağlamanız olursa sevinçten daha çok. Fayda etmeyen ağlamalardan uzak kalalım hayırlısıyla.
Gözyaşının masumiyetine ne kadar inanırsınız bilemem. 'Gözyaşı, kalpteki ateşin delilidir.', 'Gözyaşları, ıstırabın sessiz sözleridir.' 'En çabuk kuruyan şey, gözyaşıdır.' fikirlerine ne kadar katılırsınız onu da bilemem.
Derdin ağlattığını da aşkın söylettiğini de hepimizin bildiğini bilir ve söylerim. 'Ölü evinde ağlamasını, düğün evinde gülmesini bilmeli' deyişine hepinizin katıldığına da eminim.
Ağlayabildikçe daha çok şeyi daha çok iyi anlayabildiğimizi de hesaba katmamız gereğini hepimiz biliyoruz.
Görenler gördüğü için göremeyenler göremediği için ağladığını da söylüyorlar elbette.
Bazı acılara yetmese de ağladığımızı hepimiz elbette kabul ediyoruz.
Brütüs'ün ekmeğini yediği Sezar'ı belki ağlayarak hançerlediği ama hançerlediği gözden ırak etmeyeceğiz; bizi böyle ağlatanlara karşı tavır koyabilmeyi akıldan çıkarmayacağız elbette.
Gizli gizli ağladığımız, girip ağlayıp çıkıp ağladığımız hallerimiz epeyce çok.
Ağlamak, insani bir eylem. Erkekler ağlamaz derlerse de bence yalan, benim umurumda bile değil bu. Ağlıyorum, ağlayacağım, ağlarım.
Sizin de ağladığınızı biliyorum. Âşık Beyhani'nin aşağıdaki sözleri mi sizi daha çok ağlatır
'BEYHANİ'yem budur halim
Senden ayrı düştü yolum
Bu hasretlik bize zulüm
Dertli dertli ağlar gönül
Garip garip ağlar gönül
(Hazin hazin ağlar gönül)
Yoksa Zaralı Halil Söyler'den Muzaffer Sarısözen'in aşağıdaki derlemesi mi daha çok ağlatır bilemem:
Ezim ezim eziliyor yüreğim
Çok yalvardım kabul olmaz dileğim
Ben ağlarım doktor ağlar dert ağlar
Haram oldum yari gördüğüm çağlar
Laleli sümbüllü ne güzel bağlar
Ama ağladığınız biliyorum.
Hepimiz, herhangi bir şekilde ağlıyoruz, ağlatıyoruz çünkü.
Evet, evet; siz nasıl ağlıyorsunuz, sizi nasıl ağlatıyorlar; düşünün hele bir:
Her acıda ağlamaya hazır mısınız? Ağlaya ağlaya hayat yorgunu mu oldunuz? Ağlayıp sızlanmayı huy mu edindiniz?
Bir günden bir güne ağlayamayıp susuverdiğinizde dudaklarınız titreyip içiniz büngüldedi mi?
Bir yumup iki mi döker misiniz ikide bir. Feryat figan eder misiniz bazen.
Gözleriniz dolu dolu olur mu şöyle bir. Gözyaşı döker misiniz, gözyaşına boğulduğunuz olur mu ara sıra?
Hemen her zaman dokunsalar ağlayacak mısınız? İç çeker misiniz, hüngür hüngür ağlar mısınız?
İçiniz kabarır mı, sinirleriniz boşanır mı; birdenbire ağlayıverir misiniz?
Ne zamandan beri gözlerinizden yaşlar boşanmadı? İki gözünüz iki çeşme oldu mu bir kere de olsa?
Sık sık ağlamaklı mı oluyorsunuz? Siğim siğim (siyim siyim) ağlar mısınız zaman zaman?
Yüzünüz gülse de yüreğiniz kan ağlar mı? Yaş akıtır mısınız; yaş, kanlı yaş döker misiniz?
Sevinç gözyaşları döktüğünüz olur m hiç?
Evet, sahiden siz nasıl ağlıyorsunuz?