''Halkı Yanıltıcı Bilgiyi Alenen Yayma''
Geçen hafta Türkiye gündemi yoğun şekilde sansür yasasıyla meşguldü. Aslında hükümet tarafından bu yasanın ismi ''Dezenformasyonla Mücadele Yasası'' olarak belirlendi ama halk arasında sansür yasası deniliyor. Halk yasanın orijinal ismi dururken neden bu ismi veriyor? Çünkü herkes gereksiz baskı, yasak ve sansürden korkuyor, artık büyük çoğunluk bu baskılardan bıktı. Yorumlamadan önce yasanın orijinal haline bir bakalım. Aslında yasa birçok maddeden oluşuyor ama en çok tartışılan ve hukukçulara göre de en tehlikeli olan madde 29. madde. Madde aynen şöyle:
Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma
''Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacak.'

İşin özüne baktığımızda yanlış veya halkı yanıltıcı bir bilgiyi alenen paylaşmayı, daha açık ifadeyle topluma yalan söylemeyi veya söylenmesini hiçbirimiz asla istemeyiz. Böyle bir yasanın varlığı normal şartlar altında hepimiz için iyi olabilirdi. Ancak takdir edersiniz ki normal şartlar altında değiliz. Nedir bu içinde bulunduğumuz anormal şartlar? En başta neyin doğru, neyin yanlış olduğunu belirlemesi gereken, başta yargı organları olmak üzere çeşitliresmi kurumlar akıl ve bilim ışığında değil, bir siyasi anlayışın baskısı altında karar verebiliyor. Mesela devletin resmi bir kurumu gökyüzü mavi değil kırmızıdır derse, siz de sosyal medyadan gökyüzü mavidir diye bir paylaşım yaparsanız, hakkınızda soruşturma açılıyor. Gökyüzü mavidir dediğiniz için ceza alacaksınız.
Buradaki sıkıntı gerçeğin nasıl belirlendiğinde yatıyor. Eğerresmi kurumlar gerçeğin ne olduğunu akıl ve bilimle belirliyorsa ve bu gerçekleri adaletle yargılamakla görevli hakim ve savcılarımız gerçekten adaletle hükmediyorsa hiçbir problem yok. Yalancılar adalet karşısında hesap versin. Ama gerçeği belirlemesi gereken resmi kurumlar bizzat kendisi yalan söylüyorsa, bu yalan bilgiyi alenen yayıyorsa, adalet kurumları da onların gerçeğini kabul ediyorsa o zaman ne yapacağız?

Ben kendi adıma ne yapacağımı söyleyeyim. Hem sosyal medya hesaplarımda, hem köşe yazılarımda, hem de söylemlerimde doğruları korkmadan söylemeye devam edeceğim. Bilimsel verilerden hareketle doğruları söylüyorsam neden ve kimden korkacağım? Sistemimizdeki çarpıklık sonucunda doğruyu söylediğim halde cezalandırılabilir miyim? Evet cezalandırılabilirim. Peki yalancılar bas bas bağırırken, biz doğruyu söyleyenler susup onları mı izleyeceğiz? Hayır ve asla… Ne pahasına olursa olsun, doğruları söylemeye ve yazmaya devam edeceğiz. Doğruları söylediğimiz için mi yargılanacaksak, bırakın yargılanalım. Atalarımızın çok güzel bir sözü var:
''Sen doğru dur, eğri belasını bulur…''