Yazmak, gelecekte de yaşamak... Yazmak, geleceğe belge bırakmak... Yazmak, günü değerlendirmek... Yazmak yenilenmek. Yazmak, yeniyi üslupla yeniden anlatmak...
Yazar bunu başarmış Satılık Öykü kitabında.
Kitapta 'Benim Adım, Bir Tepsi Baklava, Bir Uzun Yürüyüş, Boşluğa Mektup, Çöpünü Gezmeye Çıkaran Adam, Dilek Mendilleri, Eylem-Siz, Gülcan, Haydar'ın Güzelleri, Kırmızı MANve Babam, Kumsalda Babaannem, Nalın Sesleri, Satılık Öykü, Son Mısırlar, Sonsuz Bahar, Sonun Başlangıcı, Şimşir Kaşık, Ayten Bakkal' olmak üzere on sekiz hikaye var. On sekiz yaşanmışlık, hayata yeniden on sekizfarklı bakış var bu kitapta.
Evet; kitabın adı 'Beni oku!' dedi bana. Eminim, okuyucu da aynı duyguyu hissedecektir. Satılık Öykü kitabı ile güçlü bir hikayecinin ayak seslerini duydum Ayla Coşkun Ceren'de.
Deyimleri ustaca kullanmış. Atasözlerimizi ustalıkla yerleştirmiş hikayelerinin belli bölümlerine. Kişiler gündelik hayattan. Olay örgüsü her hikayede farklı... Tasvirler, tasvirlerdeki duygu çok başarılı. Tekrara düşmüyor; yeninin, yeniliğin peşinde hep. Mahalli ağıza, bölge ağzını biraz daha aktif kullansa daha etkili olacağına inanıyorum. Noktalamayı yerli yerinde kullanan ender kitaplardan biri Satılık Öykü bana göre. Anlatım bozukluğu yok denecek kadar az. Böyle olunca da hoş bir üslup çıkıyor ortaya. Sade yazdıkça durulaşan bir üslubu var Ayla Öğretmen'in. Olanı olduğu gibi anlattığından anlatımı güçlü Ayla Öğretmenin. Konu endişesi yok; gördüğünü, yaşadığını yazıyor Ayla Öğretmen.
Zaten bize lazım olan da bu değil mi ki.
Çöpünü Gezdiren Adam'da müthiş bir ironi var. Sabır ve mücadele çok güzel anlatılmış bu hikayede.
Dilek Mendilleri'nde 'inanç ile ilgili inanışlarımız' sade olarak resmediliyor.
'Kırmızı M.A.Nve Babam' da gelenek görenek, töre inceden inceye işlenmiş.
Memleketin baharı, yazı, güzü; memleketin mevsim mevsim güzelliği anlatılıyor 'Kumsalda Babaannem'de.
'Son Mısırlar', toprağın bereketini ve çarpık yapılaşmayı anlatıyor.
'Sonsuz Bahar' digital ortamın hayatımızdaki yerine işaret ediyor.
Hayat ve ölüm, 'Şimşir Kaşık' ilene de güzel birleştirilmiş öyle.'Ayten Bakkal' harika. Kadının mücadele azmini, kaybolan mahalle kültürünü, 'market galibiyetini' has dokunuşlarla okuyorsunuz bu hikayede.
'Bir Tepsi Baklava' emeğinin karşılığını alan, hayat kurtaran, hayata şekil veren öğretmen hikayesi…
'Bir Uzun Yürüyüş', mükemmel bir nazım nesir karışımı.
'Boşluğa Mektup', hayat dersleriyle dolu bir hikaye…
Aynaya çok iyi bakmış yazar. Kendini değerlendirmesini kitabı okuyunca daha iyi anlıyorsunuz.
'Her kitap sancıyla doğar. Elinizde tuttuğunuz bu öykü kitabının da doğum süreci, nefes alışı, büyümesi ve kendini tamamlama süreci uzun sürdü. Öykülerimde uzaklara gitmeden çevremdeki insanları anlatıyorum. Öykülerim bazen durum öyküsü bazen olay öyküsü oluyor. Çocukluğum, öğrencilerim, sokakta gördüğüm biri, öyküde yerini alabiliyor. Toplumsal olayları, kendi bakış açımdan irdeliyorum. Daha çok anı resmediyorum. Anları yaşıyor ve yazmaya çalışıyorum. Yeni her öykü, bir yaşam benim için.'diyor Ayla Öğretmen.
Kitabının arka kapağındaki bu anlatımına benim eklemelerim, konuyu biraz daha genişletmek sadece.
Tebrik ediyorum, başarılar diliyorum Ayla Öğretmen!
Yolunve bahtın hep açık olur inşallah. Eserinin okuru bol, faydası çok olur inşallah.
Öğretmen Yazarlar Serisi olsa da Ayla Öğretmenlerin eserleri yayımlansa keşke.
Bu kitabın çok okunacağına, okundukça tavsiye edilip daha çok okunacağına inanıyorum. Özellikle yazmaya yeni başlayanlara ışık olacağına inanıyor, faydasının çok olacağına dair inancımı tekrarlıyorum. Elinde daha yeni hikayeler- denemeler olduğunu tahmin ediyorum. Bu çalışmalarının da tez elden basımını dağıtımını istiyor, bekliyorum.
'Daha çok yazmalısın; bu üslup ile bizim insanımız, daha çok anlatılmalısın Ayla' diyorum Emirdağ Lisesinden kıymetli öğrencime, değerli meslektaşıma.
Evet; bizi daha çok anlatmalısın Ayla!