Aralık ayındayız; turizm sektörünün sezon turlarından biri olan Mevlana/Şeb-i Arus tur dönemindeyiz. Eskişehir'den bir grup gezginle.07-17 Aralık tarihleri arasında yapılan bu inanç ve kültür turlarından birinde günübirlik olarak -12 Aralık 2021 tarihinde- biz de yerimizi alırken; Mevlana'nın izinde fikir ve gönül deryalarında kulaç atacağız. Bu hafta sütunlarımızı Konya turlarından Şeb-iArus'a ayırdık.
Şeb-i Arus'un anlamı ile başlayalım. Mevlana kanalı ile mistik dünyamıza giren, Mevleviliğin de önemli kilometre taşlarından olan Şeb-iArus 'Düğün Gecesi', 'Hakka Vuslat', 'Yaratana kavuşma' anlamlarında Anadolu gönül okyanusunda yerini almıştır. Mevlana için ölüm korkulacak bir realite değil; Allah'a kavuşmak için sevinilecek bir süreçtir; düğün gibi mutluluk getiren bir zaman dilimidir. Bu sebeple de Şeb-i Arus Mevlana'nın Hakka yürümesinin yıldönümü olarak her hafta 17 Aralık ve içinde olduğu haftada başta Konya olmak üzere ülkemizin birçok yerinde törenlerle anılıyor.
Bu törenlerde sema gösterileri, tasavvuf müziği, Mevlana'nın özlü sözleri ve şiirleri dinleti halinde ziyaretçilerle buluşturuluyor.
Mevlana yaklaşık 800 yıl önce ölümü bedenin ortadan kalkması olarak değil, Allah'a yükselme olarak tasvir ederken Düğün Gecesi olarak da nitelemiştir. 17 Aralık 1273'de Hakkın rahmetine kavuşan Mevlana bir şiirinde 'Bizim ölümümüz, ebedi bir düğündür…' dizesini söylemiş, Şeb-i Arus'a işaret etmiştir. Uygarlık tarihinde zihin, gönül, sevgi, hoşgörü sahasında ayrıcalıklı bir yer edinen, bu yılın UNESCO tarafından Mevlana Yılı olarak kabul edilmesine kaynaklık eden Mevlana insanlığı severek/aşkla yaşamaya ve aynı zamanda ölümden asla korkmamaya davet etmiştir.
Şeb-i Arus törenlerinde Sema gösterileri de izleyicileri derinden etkileyen, Mevlevilik felsefesinin de önemli etkinliklerinden biridir. Toplu veya tek başına yapılan Sema gösterileri 'Kainatın hareketi ve Allah'a ulaşma çabasını' sembolize eder. Boyunlarını dünyanın dönme yönünde, eksen eğikliğinde eğip, sol baş parmaklarına odaklanarak saatlerce dönen semazenler izleyenleri de tasavvuf müziğinin seçkin eserleri eşliğinde bir coşkuya deryasına çeker. Bu törenlere 'Mevlevi Mukabelesi' de denir.
Şeb-i Arus etkinliklerinde Mevlana'nın uygarlık yollarını aydınlatan, yüzyılları aşan özlü sözlerine de yer verilmektedir. Tüm okurlarımızı 07-17 Aralık 2021 döneminde Şeb-i Arus etkinliklerine katılmaya davet ederken; insan aklı ve gönlünün ihmal edilmeye çalışıldığı bu çağda Yüce Gönül İnsanı Mevlana Celaleddin Rumi'nin özel/anlam dolu sözlerinden bir grubu sizlere aktararak bitirelim yazımızı:
'İstediğin kadar inançlıyım de; namaz kıl, sadaka ver. Umut verip, güven aşılayıp da yarı yolda bıraktığın insanın gönül sadakasını her iki dünyada da veremezsin.
Kabuğu kırılan sedef üzüntü vermesin sana, içinde inci vardır.
Ey zulümle bir kuyu kazan! Sen kendin için tuzak hazırlıyorsun.
Gördün ya beni gamdan başka kimse hatırlamıyor, gama binlerce defa aferin.
Kendine gel, yepyeni bir söz söyle de dünya yenilensin! Sözün öylesine bir söz olmalı ki; Dünya'nın da sınırını aşmalı. Sınır nedir, ölçü ne? Bilmemeli!
Korku erkektir, umut ise dişi; onlardan ölümsüz ve temiz şeyler doğar.
Kusur bulmak için bakma birine, bulmak için bakarsan bulursun. Kusuru örtmeyi marifet edin! İşte o zaman kusursuz olursun.
Mademki kendinde bir dert veya pişmanlık hissediyorsun; bu, Allah'ın sana olan yardımının ve sevgisinin bir delilidir.
Çirkinlikle güzelliği görünüşle değil, akılla ayırt edin.
Dert, insanı yokluğa götüren rahvan attır.
Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.
Ayrılık içinde insanın gözünü açıp kapayıncaya kadar geçen zaman, yıl gibi gelir.
Gönlü ışık yakmayı, aydınlanmayı öğrenen kişiyi, güneş bile yakamaz. Gündüz gibi ışıyıp durmayı istiyorsan, geceye benzeyen benliğini yakıver.
İnsaf et, aşk güzel bir iştir! Onun bozulması, güzelliğini kaybetmesi, tabiatın kötü niyetli oluşundandır.
Her dil, gönlün perdesidir. Perde kımıldadı mı, sırlara ulaşılır.
Bizim sözlerimizin hepsi nakit, başkalarınınki nakildir. Nakil, nakdin feridir.
Bir insanın nasıl güldüğünden terbiyesini, neye güldüğünden ise zekasını ve seviyesini anla.
Ben kilitten seslenen bir kapı anahtarı gibiyim sanki. Sanır mısın ki benim sözüm sadece bir sözdür.
Bilgi, sınırı olmayan bir denizdir. Bilgi dileyense denizlere dalan bir dalgıçtır.
Nice bilginler vardır ki gerçek bilgiden, hakiki irfandan nasipsizdirler. Bu ilim sahipleri, bilgi hafızıdır, bilgi sevgilisi değil.
Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, ölümün bir avuç toprak değil mi?
Ne tükenmez hazinesin ey dil! Ne devasız bir dert..
Başkalarına imrenme, çok kimseler var ki senin hayatına imreniyorlar.
Bir kimseyi tanımak istiyorsan, düşüp kalktığı arkadaşlarına bak.
Bazen diyorum ki; 'ne olacak söyle gitsin'. Sonra diyorum; 'Söyleyince ne olacak, sus bitsin'
Hırs insanı kör ve ahmak eder. Bilgisiz hale sokar da ölümü kolaylaştırır.
Herkes dışını süslerken, sen içini, kalbini süsle. Herkes başkasının ayıbını araştırırken, sen kendi ayıplarınla meşgul ol.
İnsanları iyi tanıyın, her insanı fena bilip kötülemeyin, her insanı da iyi bilip övmeyin.
Yanımda kimse olmadığından değil yalnızlığım, yalnız olduğumu söyleyeceğim kimse olmadığından yalnızım ben.
Yeşilliklerden, çiçeklerden meydana gelen bahçe geçici, fakat akıldan meydana gelen gül bahçesi hep yeşil ve güzeldir.
Yetmiş iki millet kendi sırrını bizden dinler. Biz, bir perde ile yüzlerce ses çıkaran bir ney gibiyiz.
Açlık, ilaçların padişahıdır. Hekimler niye perhiz verir düşünsene.
Aklın varsa bir başka akılla dost ol da, işlerini danışarak yap.'