Rabia Unutuldu
2013 yılında Kahire'deki Rabia camisi çevresinde darbeci Mısır askerlerinin halka ateş açması ve yaklaşık 300 kişinin hayatını kaybetmesi bir de üzerine darbenin başarıya ulaşarak General Sisi'nin iktidara gelmesi ve Mısır'da rejimin değişmesi tüm dünyada yankı bulmuştu. Ülkemizde ise daha bir yankı bulmuştu. Bu durumdan çok etkilenen AKP o gün bugündür dört parmağın havaya kalktığı rabia işaretini siyasal sembol olarak kullanıyordu. Darbeci Mısır askerlerinin iktidardan indirdiği devrik Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'yi destekleyen Mısır halkı, hem darbeci katliamın gerçekleştiği mekana yakın Rabia camisi, hem de Muhammed Mursi'nin Mısır'ın dördüncü Cumhurbaşkanı olması sebebiyle (Arapça Rabia dört anlamına gelir) bu sembolü kullanıyordu. Peki AKP bu sembolü neden sahiplendi? Çünkü AKP'nin darbelere karşı son derece sert duruşu ve bu sembolün darbeye karşı mücadele anlamında kullanılması aynı zamanda bu sembolün AKP'nin o dönem Orta Doğu'da desteklediği Müslüman Kardeşler destekçileri tarafından da kullanılması, bu sembolü son derece kullanışlı hale getirdi. O zamandan bu yana geçen 9 yıllık süre zarfı boyunca darbeyle iktidara gelen Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ve hükümeti meşru olarak görülmedi ve diplomatik ilişkiler kesildi. Sisi'ye uluslararası toplumda ağır eleştiriler yöneltildi.
Pazar gecesi Katar'da dünya kupası açılışının şerefine Katar Emiri tarafından resmi bir resepsiyon verildi. Resepsiyona katılan Sayın Cumhurbaşkanı darbeci Sisi ile sohbet ederken görüntülendi. İki liderin yüz ifadeleri ve tokalaşmadaki beden dili samimiyetin boyutunu anlatmaya yetiyordu. Peki darbe karşıtlığına ne oldu? Sisi'ye yöneltilen onca nefret söylemine ne oldu? Rabia nasıl hemen unutuldu? Cevabı çok basit. Dolar zar zor tutuluyor. Seçim yaklaşıyor. Hükümetin ciddi anlamda ekonomik sıkışıklıkta olduğu bir dönemde geçmişte düşmanlık noktasına gelinen tüm devletlerle tek tek barışmasının, geçmişte söylenen kötü sözlerin birden bire zıddına dönülmesinin ardında tamamen ekonomik kaygılar yatıyor gibi görünüyor. Zaten hükümet küs olduğu devletlerle tek tek barıştıkça Merkez Bankası'nın brüt dolar rezervleri artıyor. Bu rezervler de doları 18,60 bandında tutmak için kullanılıyor.
Aslına bakarsanız ben Orta Doğu devletleriyle barış yapılmasını olumlu karşılıyorum. İslam dünyası liderliği hevesiyle Orta Doğu bataklığına batmaktansa bu barış politikası çok daha iyi. Tamam Arap ülkeleriyle barışıyoruz, onlardan yüklü miktarda para alıp doları sabit tutuyoruz. Ama bu paraları ne karşılığında alıyoruz? Bilen de yok, soran da yok…

Pençe Kılıç Operasyonunda Dikkat Çeken ABD İstihbarat Detayı
Geçtiğimiz hafta sonu Pençe Kılıç adıyla gerçekleştirilen operasyonda Suriye ve Irak'ın kuzeyindeki terör yuvaları kara destekli hava harekatıyla vuruldu. Taksim'deki terör eylemine misilleme olarak gerçekleştirilen harekatta çok sayıda terör örgütü PKK'ya büyük zayiat veren bu harekatta görev alan tüm asker ve sivil personelimize teşekkürü bir borç biliyoruz. Bu arada ana akım medyanın gözünden kaçan veya görmek istenmeyen, fazla dile getirilmeyen önemli bir detay var. Harekat başlamadan bir gün önce ABD'nin Irak Başkonsolosluğu Türkiye'nin Irak ve Suriye'nin kuzeyine harekat düzenleyebileceği uyarısında bulundu. Bu uyarı mutlaka teröristlerin önlem almasına ve zayiatın azalmasına yol açmıştır. Böylesine kritik bir operasyonda müttefikimiz olduğunu iddia eden ABD nasıl böyle bir duyuru yapabiliyor ve bu erken uyarıdan neden kimse bahsetmiyor?

Bu Ne Biçim Dünya Kupası?
4 yılda bir yapılan ve iple çekilen dünya kupası turnuvaları tabiri caizse futbolseverler için kutsaldır. Hem dört yılda bir olması hem de dünyanın en prestijli kupası olması sebebiyle büyük bir seyir zevki sunar dünya kupası. Futbolun bir numaralı turnuvası ilk olarak düzenlendiği 1930 yılından beri yazları yapılan bir organizasyondu. Ama Katar'ın yazları çok sıcak olması sebebiyle ve Katar'ın dolarlarının yeşili hürmetine tarihte ilk kez kışın düzenleniyor. Dünya kupasının liglerin tam ortasında ve kışın oynanması bana çok mantıksız geliyor. Ayrıca 4 milyon nüfusa sahip Katar şehir devleti böylesine büyük bir organizasyona renk katacak bir ülke değil. Hadi renk katmayı bırakalım bir kenara, uyguladığı yasaklarla turnuvanın tadını da kaçırıyor. Alkol yasak, flört etmek yasak, kadınların açık giyinmesi yasak, domuz eti yasak… Yasaklar listesi uzayıp gidiyor. Bu arada dün futbolcuların LGBTİ renklerini çağrıştıran kol bandı takması da yasaklandı. Bu kadar yasakçı ve kapalı bir ülkede, dünyanın dört bir yanından gelen farklı kültürlerin temsil edileceği böylesine güzel bir turnuvanın ne işi var? Katar gibi kapalı ve yasakçı ülkeleri kendi karanlıklarıyla baş başa bırakmak lazım. Nereden bakarsanız bakın, Katar dünya kupası ruhuna aykırı bir ülke. Ama ne yapalım, doların yeşili kimilerine tatlı geliyor…

Kitap Tavsiyesi:Büyük Sorulara Kısa Yanıtlar (Stephen Hawking)
Haftanın Sözü: Cahil insanlar kendilerini mükemmel görmeye, zeki insanlar ise yeteneklerini hafife almaya eğilimlidirler. (Einstein)