1990'lı yılların başlarında TRT'de düzenlenen açık oturum programlarına katılan siyasi parti liderleri, birbirlerine saygı çerçevesi içerisinde kalarak seviyeli bir siyasi üslup takınarak siyasi meseleleri tartışırlar seçim vaatlerini ve projelerini seçmenle paylaşarak oylarına talip olurlardı. Ezeli siyasi rakip genel başkanlarının bırakın birbirlerine hakaret etmeyi, bazen tartışmaların tansiyonunun yükseldiği dakikalarda espri yaparak ortamı yumuşatmalarına ve birbirlerine latife yapmalarına da şahit olurduk.

Tabi ki bu görüntüler izleyenler tarafından büyük bir memnuniyetle karşılanır toplumsal barışın temellerini sağlamlaştırırdı. Seçimlerde sadece siyasi rakip olan komşular, arkadaşlar, akrabalar seçim bittiğinde tekrar kaldıkları yerden devam eder birbirleriyle sohbetleri, muhabbetleri, kucaklaşmaları eksiksiz devam ederdi.

Sonra gün geçtikçe siyasilerin, sırf tabanlarını hazır ve diri tutma adına söylemlerini keskinleştirmeye ve siyasi dillerini çirkinleştirmeye başladıklarına üzülerek şahit olmaya başladık. Verilen bu sert ve keskin mesajların fanatik taban haricindeki seçmenleri rahatsız ettiğini ve toplumsal barışa büyük zararlar verdiğine maalesef üzülerek şahit olmaktayız.
Şimdi 2023 Haziran'da yapılması beklenen Cumhurbaşkanlığı seçimi arifesinde yine siyasi üslup tepe taklak oldu, seçim yaklaştıkça siyasi atmosfer gerilmeye devam ediyor, parti tabanındaki vatandaşlarımız birbirlerine o kadar zıt uzak ve yabancı yapıldılar ki bundan sonraki süreç için epey endişelenmeye başladık.

Bu bağlam da yerel siyasetçilerin, genel siyasetteki yanlış siyasi üslubu yerel siyasete taşıma çabaları maalesef yerel siyaseti de olumsuz yönde etkilemektedir, yerel siyasetçilerin birbirleri hakkındaki üslupları ve siyasi söylemleri zaman zaman genel ahlak kurallarını alt üst ederken,bu tür diyaloglara üzülerek şahit olmaya devam ediyoruz.
Siyaset o kadar hayatımıza girdi ki, aynı ailede birden fazla siyasi görüşe sahip kişi olabiliyor, kirli siyasi dilin, kutuplaşmanın ve toplumsal ayrışmanın aile birliğine de zarar verdiğini, sırf siyaset yüzünden akrabaların aile bireylerinin, komşuların birbirlerine küs olduklarını görmekteyiz.

Sonuç olarak acilen siyasette HOŞGÖRÜ iklimine geri dönmemiz ve Siyasilerin sırf makamlarının korumak adına ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı, ötekileştirici üsluptan vazgeçmeleri, siyasi dillerini terbiye etmeleri ve tabanlarına ülkemizde beraber yaşama kültürünü aşılamaları bu ülke insanı için yapacakları en büyük hizmet olacaktır.
Ülke birlik ve beraberliğimiz için, harici ve dahili düşmanlarımızı saf dışı bırakarak güçlü ve lider TÜRKİYE oluşturabilmek için farklılıklarımız bizim en büyük gücümüz olacaktır.

Onun için millet olarak ayrışmaya, kutuplaşmaya, ötekileştirmelere değil farklılıklarımızın büyük bir güç haline dönüştüreceği birlik ve beraberliğe ihtiyacımız olduğu gerçeğini unutmamamız gerekiyor.
Genel ve yerel siyasetçilerimizin bu özlenen tablo doğrultusunda siyaset üretmeleri vatandaş olarak en büyük temennimizdir.
Yazıma burada son verirken hepinizi hürmetle muhabbetle selamlarım.