Eskişehir İl Vaizi Aşır Toprak'ın yazısı...

'Sosyal medya, kullanıcılar tarafından oluşturulan bilginin basit, anlık ve çift taraflı olarak paylaşılmasını ve ulaşılmasını sağlayan yeni bir medya biçimidir.' Sözlük anlamına bakarsak medya, 'iletişim ortamı' ve 'iletişim araçları' olarak tanımlanıyor.(TDK)
Hızın ve hazzın öncelendiği, insanların gerçek hayattan daha ziyade, sanal hayata meylettiği bir dünyada yaşıyoruz. Gelişen teknoloji, bazen hayatımızı kolaylaştırırken, bazen bizi nereye götüreceğini bilmediğimiz bir tarafa doğru sürüklediği de aşikardır.

Teknoloji ve iletişimin zirve yaptığı, kısa sürede yeni geliştirilen teknolojinin bir öncekini devre dışı bıraktığı bir zamanda yaşıyoruz.
Bu da insanları daha fazla doyumsuz, daha fazla sabırsız ve daha fazla tüketime yönlendiriyor.
Gelişen teknoloji hayatımızı ve işlerimizi kolaylaştırması, sorun ve sıkıntılarımızı hafifletmesi gerekirken, bizi getirdiği nokta; işin içinden çıkılmaz bir halde alabiliyor. Zira bu noktada, insanın iç denetimmekanizması devre dışı kalarak ''bağımlılık'' gibi bir sorunla karşı karşıya kalabiliyoruz.

Bilgiye kolay ulaşmamız, zaman kazanmamız,iletişim olarak dünyanın neresinde olursak olalım irtibat kurmamız gibi,yadsınamayacak kadar faydalı birçok imkanları bizlere sunmasının yanında,bir o kadar da bizler için tehlikeli bir alan.

Bu gün bu alanın bizlere olumsuz etkilerini aktarmaya çalışacağız.
Kontrolsüz ve bilinçsiz sosyal medya kullanımı,yeni gelişen çocuklarımızı gerek psikolojik,gerekse de fiziksel olarak etkilemektedir.Olumsuz zararlı her türlü bilgiye kolayca ulaşması,bağımlılık derecesinde ömrünün en verimli güzel zamanlarını ekran karşısında harcaması,hayatı bütün gerçekliğinden uzak,kendisine tamamen sanal bir alem kurmasına sebep olabilmektedir.

Bu da kişiyi ailesinden,toplumdan uzak kalmasına,iletişimin zirve yaptığı bir zamanda insanları bir birinden koparmakta,uzaklaştırmakta ve yalnızlaştırmaktadır.
Hayatını sosyal medyada yaşayan insan;Suç işlemeyi veya kötülüğü bir o kadar basit gördüğü için ailesi ile olan ilişkilerini de bu hayata göre düzenleyebiliyor.Vicdan,şefkat ve merhamet gibi duyguları, kullandığı emojiler kadar basite ve hafife alabiliyor.Belirli bir süre sonrada tamamen duygusuz,ilgisiz bir yapıya bürüne biliyor.
Öldürmeyi,kırmayı,dökmeyi bilgisayarın bir tuşuna basmak veya ekrana dokunmak kadar kolay ve anlamsız gören bir nesil üretiyor.
Emojiler ile sevinen,üzülen,yiyen,içen hatta giyinen ve duygularını ifade eden bir nevi robotlaşmış nesiller bizi karşılıyor.
Oysaki ailede herkes bir birine Allah'ın emaneti olması ve bu emanet bilinci ile hayatımızı bina etmemiz gerekirken; bizi bir birimize karşı sorumluluklarımızdan alıp, kopmuş ve birbirinden uzaklaşmış bir aile ortamına bırakıveriyor.
Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurur: 'Hiçbir baba, çocuğuna güzel terbiyeden daha kıymetli bir bağışta bulunmamıştır.' (Tirmizî, Birr ve Sıla, 33)

Bu alanda ana-babaya da büyük sorumluluklar düşmektedir.Kendi yaptığımız bir hatayı veya yanlışı çocuklarımızdan,ailemizden yapmamasını isteme hakkına sahip değiliz.

Bize düşen bu konuda onları yalnız bırakmamak ve güvenli ahlaklı internet kullanımını onlara anlatmalıyız.
Ailemizi zararlı teknoloji kullanımından korumanın en etkili yolu,onlara iyi bir örnek ve model olmaktan geçer.
Hepsinden önemlisi ailemize vakit ayırmamız,onları dinlememiz,onları önemsememiz,aile bağlarının kuvvetli olmasını sağlayacaktır.
Allah'a emanet olun.
Bedeninde sargı, alçı ya da yara bulunan kimse nasıl abdest alır?

Kırılan veya yaralı olan bir organı yıkamak, yaraya zarar verirse veya yaranın iyileşmesini geciktirecek olursa üzerine bağlı olan alçı veya bez sargıya yahut bir şeyle bağlanan pamuğa abdestte veya gusülde bir defa mesh edilir. Sargı üzerine meshin meşruluğu sünnetle sabittir. Hz. Ali (r.a.) şöyle demiştir: 'Bileklerimden biri kırılmıştı. Peygambere (s.a.s.) sordum, o da sargıların üzerine mesh etmemi emretti.' (İbni Mace, Taharet, 134) Vücudun herhangi bir yerinde kırık, çıkık veya yaradan dolayı sargı bulunduğunda, abdest alırken veya guslederken yaraya zarar vermiyorsa bu sargı çözülerek altı yıkanır ve yaranın üstü mesh edilir. Ancak sargının çözülmesinin zararlı olması halinde çözülmeyip üzerine mesh edilebilir. Sargının üzerine bir defa mesh edilmesi yeterlidir. Yapılan bu mesh ile o uzuv hükmen yıkanmış olur. Sargının abdestsiz veya cünüp iken sarılmış olması meshe engel olmadığı gibi, sargı üzerine meshin belirli bir süresi de yoktur; yara veya kırık iyileşinceye kadar aynı sargı üzerine mesh edilebilir. Zarar vermesi halinde mesh de terk edilir (Kasanî, Bedaî', I, 13-14). Üzerine mesh ettikten sonra sargının değiştirilmesi veya düşmesi halinde, mesh bozulmaz; iade edilmesi de gerekmez. Ancak, yaranın iyileşmesi halinde, sargı açılmış olsun veya olmasın, mesh bozulur. Sargı veya alçı eğer abdest veya gusül uzuvlarının çoğunluğunu kaplamış ise, abdest almak yerine teyemmüm edilir (İbn Âbidîn, Reddü'l-muhtar, I, 217, 434, 470 vd.). 'Eğer cünüp iseniz iyice (yıkanıp) temizlenin. Eğer hasta veya seferdeyseniz veya tuvaletten gelmişseniz veya kadınlara dokunmuşsanız (cinsel ilişkiye girmişseniz), su da bulamamışsanız temiz bir toprağa yönelip onunla yüzlerinizi ve ellerinizi mesh edin' (Maide, 5/6) ayeti bu tür durumlarda teyemmüm edilebileceğini ifade etmektedir.

Günün Duası:
'Bizi doyurup içiren ve bizi Müslümanlardan eyleyen Allah'a hamdolsun.'(Ebu Davûd, 'Eti'me', 53)