Merhaba Değerli Okurlar;

Geçtiğimiz hafta boşanma davalarında kişisel eşya ve kişisel eşyanın iadesi konusunu anlatmaya çalışmıştık.Bu hafta ise ecr-i misil davasını anlatacağız.Bu yazıda ecrimisilnedir,ecrimisil davası nedir.

Gibi merak edilen konuları anlatacağız.
ECRİMİSİL NEDİR ?
Ecrimisil kavramı taşınmaz bir malın kullanımı konusunda hak sahibi olan kişinin rızası olmaksızın hakka konu taşınmazın üçüncü bir kişi tarafından kullanılması sonucunda talep edilebilen haksız işgal tazminatı olarak tanımlanır. Kelime anlamı olarak haksız işgal denilebilir.
Bir malı tasarruf sahibinin izni veya haberi olmadan ele geçiren,kullanan ve elinde tutan kişiler veya tüzel kişiler işgalci statüsünde sayılırlar.
Ecrimisil kavramına TMK madde 995'şu şekilde değinilmiştir;
Madde 995 –' İyiniyetli olmayan zilyet, geri vermekle yükümlü olduğu şeyi haksız alıkoymuş olması yüzünden hak sahibine verdiği zararlar ve elde ettiği veya elde etmeyi ihmal eylediği ürünler karşılığında tazminat ödemek zorundadır.
İyiniyetli olmayan zilyet, yaptığı giderlerden ancak hak sahibi için de zorunlu olanların tazmin edilmesini isteyebilir.
İyiniyetli olmayan zilyet, şeyi kime geri vereceğini bilmediği sürece ancak kusuruyla verdiği zararlardan sorumlu olur.'

ECRİMİSİL DAVASI NEDİR ?
Kötüniyetlikişi malı hak sahibine geri vermek dışında haksız işgali nedeniyle meydana gelen zararı gidermek zorundadır. Haksız işgal nedeniyle hak sahibi tarafından zarar gidermek amacıyla açılan dava ecrimisil davası ya da ecrimisil tazminatı davası olarak adlandırılır.
Bu davaaçılmadan önce dikkat edilmesi gereken önemli bir husus bulunmaktadır. Buna göre, malı kullanmasına rıza gösterilmeyen kişiye yani haksız işgalciye karşı haksız işgal bedeli istenmelidir. Tasarruf sahibi kişi işgalci kişiye bir ihtarname göndererek bunu yapabilir. Ondan sonra ecrimisil davası açılır.
Özetle ; davaya konu taşınmaz, malikinin izni yahut rızası olmadan kullanılmış olmalıdır. Bu kullanımı yapan kişi, ihlalin farkında olarak taşınmazı kullanmalıdır. İyiniyetli olmayan zilyet, geri vermekle yükümlü olduğu şeyi haksız alıkoymuş olması yüzünden hak sahibine verdiği zararlar ve elde ettiği veya elde etmeyi ihmal ettiği ürünler karşılığında tazminat ödemek zorundadır. Kişi malı kullanırken mala zarar vermişse bu zararlar istenebilir. Malikin malı kullanamamasından kaynaklanan bir zarar varsa bu da istenebilir.Ayrıca mal artık kişinin elinden çıkmışsa bedelinin tazmini de istenebilir.

Her davada ispat önemlidir. Davada taraflar iddia etmiş olduğu şeyleri ispatlamakla yükümlüdürler. Ecrimisil davasını açan kişi, davaya konu olan taşınmazın haksız olarak işgal edildiğine dair ispatta bulunmalıdır. Davacı, kişinin taşınmazı kullanmasında rızası olmadığını, ne kadar süredir haksız işgalde bulunduğunu, intifadan men olgusunun oluştuğunu hukuka uygun delillerle ispatlamalıdır.

ECRİMİSİL DAVASININ ŞARTLARI
Arsa ya da taşınmaz üzerinde haksız bir işgal olmalıdır.
Taşınmaz sahibinin bu konuda bir rızasının olmaması gerekmektedir.
Taşınmaz üzerinde haksız işgal gerçekleştiren kişi kötü niyetli olmalıdır.
Haksız işgalden dolayı taşınmaz sahibinin bir zararı oluşmalıdır.
Ecrimisil davasının açılması için intifadan men koşulu gerçekleşmelidir. İntifadan men kavramı taşınmazı kullanılmasının engellenmesi anlamına gelmektedir. Kişi, ecrimisil davası açmadan önce haksız işgalde bulunan kişiye ihtarname çekerek bildirimde bulunmalıdır. Ancak intifadan men olgusunun oluşması için yalnızca noter aracılığıyla ihtarname çekilme şartı bulunmamaktadır.
Ecrimisil davasını bir taşınmazın malikinin kendi taşınmazını haksız olarak kullanan kişilere karşı açmış olduğu tazminat talepli davaya verilen isimdir. Bu davayı gerçek veya tüzel kişiler açabileceği gibi devlet de açabilir.

MİRASÇILAR ARASINDA ECRİMİSİL DAVASI AÇILABİLİR Mİ ?
Ecrimisil davaları kardeşler arasında ecrimisil davaları ve mirasçılar arasında ecrimisil davaları olmak üzere iki şekilde oluşur.
Mirasçılar arasındaki ecrimisil davası, hisse paylaşımı yapılmadan söz konusu taşınmazın bir kısım mirasçılar tarafından kullanılması ve bunun sonucu olarak diğer mirasçıların bundan faydalanamaması durumunda ortaya çıkmaktadır. Bu durumda miras konusu taşınmazları kullanamayanlar haksız işgal bedelini ecrimisil davası açmak suretiyle talep edeceklerdir.
Mirasçıların birbirine karşı ecrimisil talebinde bulunmaları için intifadan men şartının sağlanması gerekmektedir. Yargıtay 2015 tarihli bir kararında 'Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de,ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır.' şeklinde bir değerlendirme yapmıştır.
Haksız işgal tazminatı talebine bağlı olarak açılacak ecrimisil davaları 5 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Bu süre içerisinde ileri sürülmeyen talepler, zamanaşımına uğrayacak olup, ecrimisil tazminatı talebi, hak kaybına sebebiyet vermemek için, bu süre içerisinde ileri sürülmelidir.Yaniecrimisil davasını haksız bir şekilde işgale uğrayan taşınır veya taşınmaz üzerinde hak sahibi olan kişi geriye dönük olarak 5 yıl içinde açabilir.

7. Hukuk Dairesi 2021/4582 E. , 2021/2813 K.
Dava, ecrimisil istemine ilişkindir.
Davacı, paydaşı olduğu 638 ada 30 parsel sayılı taşınmazın bir kısmının davalı şirket tarafından haklı ve geçerli bir neden olmaksızın fabrika olarak kullanmak suretiyle işgal edildiğini, 23.01.2013 tarihli ihtarnameden de sonuç alamadığını ileri sürerek dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık dönem için 351.687,50 TL ecrimisile karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece (ilk kararda), davalı şirketin dava konusu taşınmazda paydaş olmayışı nedeniyle intifadan men koşulunun aranmasına gerek olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık dönem için hesaplanan ecrimisilin davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Hükmün, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 27.02.2018 tarih ve 2015/9118 Esas, 2018/1215 Karar sayılı ilamında belirtilen '... mahkemenin kabulünde de olduğu üzere davalı şirket kayıtla ilgisi olmayan üçüncü kişi konumunda olup intifadan men edilmesine gerek yoktur. Ne var ki,mahkemece yapılan inceleme ve araştırmanın hüküm kurmaya yeterli olduğunu söyleme imkanı bulunmamaktadır. Şöyle ki; davacı, dava konusu yerin davalı tarafından fabrika olarak kullanılmak suretiyle işgal edildiğini ileri sürmüş, davalı vekili ise taşınmazın davacı paydaşın muvafakatı ile kullanıldığını savunmuş taraf vekilleri de iddialarını ispat için tanık deliline dayanmışlar ancak; mahkemece tanıklar dinlenmeden sonuca gidilmiştir. Hal böyle olunca; taraf tanıklarının tümü dinlenerek iddia ve savunma üzerinde durulması, çekişme konusu yerin muvafakata dayalı olarak kullanıp kullanmadığının açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir...' gerekçeleriyle bozulmasına karar verilmiştir.
Gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere; ecrimisil, diğer bir deyişle haksızişgal tazminatı zilyet olmayan hak sahibinin, hak sahibi olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli ve 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksızbir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır.
Somut olayda, davalı şirketin, davacının ortaklığının sona erdiği tarihe kadar ki kullanımı muvafakate dayanmaktadır. Şirket hisselerinin devir edildiği tarihten sonrası dönem içinde (daha önce var olan) muvafakatin sona erdiğine veya geri alındığına dair dosya kapsamında herhangi bir yazılı ve sözlü beyana rastlanılmamıştır. Nitekim uzun bir süre sonra dava açılmasının da rızanın geri alınmadığını göstermektedir.Bu durumda, az yukarıda izah edildiği gibi ecrimisil için kötüniyet şartı var olup, davalı şirkete izafe edilecek bir kusur saptanmadığına göre ecrimisil talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi doğru değildir.




HAFTAYA GÖRÜŞMEK ÜZERE
HUKUKLU GÜNLER
AV. ASLICAN ÖZGÜR İLELİ