Serdar Taci Zengin yazdı.

İşleri iyi giden, ülkelerinde ürettiklerini dünyanın her yerine satan, çalışmaktan yorulmayan Asya ülkelerindeki televizyon kanallarının programlarını incelerseniz aralarında ortak bir nokta bulabilirsiniz.
Bu ülkelerin Tv kanallarında 'Brezilya dizileri tipi' yayınları yoktur.
Zira bu dizilerin toplumlarını yozlaştırdıklarını bilirler.
Tv'lerde tartışma programları, haberler, teknik ilerlemeler, benzer programlar dışında hemen hemen başka bir şeye izin vermezler.
Güncel batı kaynaklı filmler gösterilmez.
Toplumları olumsuz yönlendirebilecek hiç bir yayına izin yoktur.
Borçtan kurtulamayan, ekonomilerini sağlam temeller üzerine koyamamış Güney Amerika ülkeleri (Arjantin, Brezilya, Meksika...) hariç batı ülkelerinde de ülkemizdeki dizilere benzer diziler yayınlanmaz.
Yayınlansa bile müşterisi yoktur.
Zaten her bir Avrupalı o saatlerde işlerinin başındadır.
Erkenden yatarlar sabah erken saatlerde işlerine gitmek için.
Avrupa'da altın günü gibi 'kadın günleri' de yoktur.
Kadınlar da çalışma hayatının içindedir.
Tv lerin saçma sapan hiçbir işe yaramayan, insanların zamanlarını öldüren, insanların gelişmesine hiçbir şekilde katkıda bulunmayan, örf, adet, geleneklerini olumsuzluğa yönlendiren dizilerle, özellikle kadınların düşünmelerini, sorgulamalarını engelleyen, sadece oyalamak gibi bir uygulamaya da ihtiyaçları yoktur.

Ülkemizde yayın yapan ulusal kanalların her ne kadar piyasa şartlarında ayakta kalma zorunlulukları varsa da özellikle toplumu yönlendirme özellikleri dolayısıyla ülkemize, milletimize karşı sorumlulukları da bulunmaktadır.
Diziler, bu konuda birinci sırada önemlidir, konuları, konuların işleniş biçimleri, verdiği mesajlar itibariyle...
Japonya'da bulunduğum dönemde TV programlarını analiz etme fırsatım oldu.
Takdire şayan bir yapıları vardır.
Toplumsal sorumlulukları her zaman birinci sıradadır.
Ne yazık ki aynı düşünceyi Türkiye'deki ulusal kanallar için söyleyemem.
Artık hepimiz biliyoruz ki diziler, Türkiye'deki kültürel yozlaşmanın maalesef adeta birincil sebebidir.

Sigara ve alkol sahnelerini sansürleyen anlayış, silahları, bombaları, adam öldürmeleri, her türlü şiddet sahnelerini, aldatmaları, asla toplumumuza uymayan ilişkileri rahatça göstermekte, bundan dolayı rahatsızlık bile duymamaktadır.
Rahatsız olmayı bırakın birbiriyle yarış edercesine bunları arttırarak senaryolara koymaktadır.
Meseleyi sadece reyting sıralaması olarak değerlendirmektedirler.
Devlet bu konuda suskun ve yaptırımsızdır.
Ben, bu konuya her platformda dile getirmekteyim.
Sizler de bu konuyu gündemde tutunuz.
Kültürel değerleri çöken toplumların çimentosu bozulur, çimento yoksa tuğlaların sağlamlığı hiçbir şey ifade etmez.
Gelecek bizlerin kararlılığıyla anlamlıdır.
Geleceğinize sahip çıkın!
Sevgiyle kalın