Covid-19 salgını ve virüsle mücadele hepimize acı gerçekleri gösterdi. Virüsle mücadele kapsamında insanların duyarlılığı ve bilinç düzeyi hem kendi hem de toplum sağlığı adına ne kadar yetersiz ve sorumsuz olduğunu gösterirken başta eğitim ve iş hayatı olmak üzere yaşamın birçok alanında alınan tedbirlerin de alt yapısız bir şekilde alındığını gösterdi, göstermeye devam ediyor.

Bilindiği gibi salgın nedeniyle ilk, orta ve lise eğitimlerinde uzaktan eğitim gündeme alındı. Bir kere en başından ifade edeyim ki salgın olsun olmasın ben dijitalleşme ile birlikte yeni bir dünya modelinin oluştuğunu ve içeriği ne olursa olsun 'uzaktan' iş, eğitim, üretim yapılacağına inanıyorum. İnternetin ve dijitalleşmenin nimetlerinin inanın, sosyal medyada 'efelik' ve 'beylik' taslamaktan çok daha fazla olduğunu biliyorum. İnternet kotasının sosyal medyada ünlülerin, yöneticilerin, seçilmişlerin, gazetecilerin hayatlarına ve düşüncelerine laf atmaktan ve kibirlenmekten çok daha ötesinde kullanılabileceğini biliyorum. Bu yüzden asıl önemli olanın interneti ve dijitalleşmeyi hangi amaçla kullanmak olduğunu bilenlerin fark yarattığını da gözlemliyorum.

Amerikalı düşünür Noam Chomsky'nin bir makalesinde dediği gibi çekiç bir işkencecinin elinde büyük bir işkence aleti de olabilir, bir marangoz ustasının elinde bir üretim aracı da. Sırf işkenceci çekici kullanıyor diye çekice işkence aleti gözüyle bakabilir miyiz? Elbette ki hayır. Dolayısıyla internet de eğitimden sağlığa, spordan ekonomiye günlük hayatın içinde en önemli üretim aracıdır ve öyle de olacaktır.

Ancak salgın nedeniyle uzaktan eğitim konusu gündeme gelince konuya 'bilgiye, internete, eğitime' erişim noktasında ciddi bir eşitsizlik noktasından yaklaşmamız gerekiyor. Evet zorunluluktan dolayı eğitimi uzaktan almak zorundayız, buna itirazımız da yok ama bu eğitime erişim sağlayacak çocuklarımızın tamamı bu fırsata, bu imkana erişim sağlayabiliyor mu? Özellikle zorunlu eğitim kapsamında olan çocuklarımızın kaçı bu imkana sahip ve devlet bu imkanın sağlanması için hangi tedbirleri alıyor?

Bakın çok uzağa gitmeyelim; Eskişehir'den konuya yaklaşalım: CHP Milletvekili Utku Çakırözer diyor ki; 'Eskişehir'in Bahçecik, Beyyazı, Selimiye, Paşakadın, Dumluca, Zeyköyü, İbikseydi, Karkın, Sarıkavak, Kümbet, Kaymazyayla, İskankuyu, Göknebi, Göcenoluk, Beşsaray, İdrisyayla ve daha birçok mahallesinde cep telefonları çekmediği için yurttaşlar telefon görüşmesi yapamazken, internete ulaşamayan öğrenciler de online eğitime erişemediği için mağdur oldu'

Öyle durduk yere salama bir eleştiri yapılmadan tek tek mahallelerin isimleri verilerek yapılan bu eleştiri çok ciddi bir eleştiridir. Geçtiğimiz haftalarda da bilgisayarı olmayan çocuklar için CHP Tepebaşı İlçe Başkanı Atilay Dalgıç, bilgisayar kampanyası düzenlediğini kamuoyuna açıklamıştı.

İnternete erişimin kısıtlı ve sorunlu olan ve uzaktan eğitimin alınacağı bilgisayar ve diz üstüleri olmayan öğrencileri düşündüğümüzde uzaktan eğitim konusunun çok ciddi şekilde sorunlu olduğunu söylememiz gerekiyor. Bunun için Bakanlık ne yapacak? Nasıl bir tedbir alınacak? Eğitimin en önemli ayağı fırsat eşitliği ve erişimdir. Bunu sağlamak da devletin görevidir. Öyle değil mi?