Politikanın göbek taşında 7.8 şiddetinde siyasi deprem oldu.
Kulisler toz duman.
Haber manşetlere taşındı.
CHP' den 14 milletvekili, İYİ partiye geçivermişti...
Neden? Çünkü meral Akşener'e sürekli kumpaslar kuruluyordu, önü kesilmek isteniyordu.
Her dakika farklı bir politik oyunlarla karşı karşıyayız.
Erken seçim olmayacak deniliyordu. Siyasi ve ekonomik istikrar bozulmasın deniliyordu.
Hatta erken seçimi istemek vatan hainliği deniliyordu. Ama olay yalnızca ekonominin tıkanmasıyla ilgili değil gibi geliyor bana. Erdoğan'ın bütün çabalarına, gerilimi artırarak kendi cephesini 'diri' tutma politikasına rağmen, AKP'nin ilk yıllarındaki pırıltısı aşındı. İlk yıllardaki atak, dinamizmini yitirmeye başlamıştı. Partinin kurucuları tek tek tasfiye edilmişti.
Tek adam yönetimi başlamıştı. Toplumu kucaklayan AKP yerini, toplumu ötekileştiren bir evrilmeye dönüşüvermişti.
Bu sosyolojiyi okuyamadılar.
Çünkü AKP bir kadro partisi iken birden, kuruluş temel felsefesini bir kenara iterek, toplama kampına dönüşüvermişti.
Kayıtsız, şartsız,'reis'e' biat...
Demokrasi de biat yoktur. Demokrasi çoğulculuk ve katılımcılık demektir. Farklı düşüncelerin özgürce ifade edilmesi demektir.
Bunu öğrenemediler.
Çünkü böyle bir siyasi kültürden gelmiyorlardı...

Örgütleri, artık toplumun beklentilere cevap veremiyordu. Kendileri çalıp, kendilerine 'dombrayı' söylüyorlardı... Toplumsal-siyasi algı mühendisliğine bel bağlamışlardı.
Troller, troliçeler, pelikanlar devreye sokulmaya başlamıştı.
Demokrasi rafa kaldırılmıştı.
Siyaset dibe vurmaya çoktan başlamıştı. Entelektüel birikimler heba olmaya başlamıştı. Seçmenin tercihleri değişmeye başlamıştı.

Erken seçim kararı alınması doğru muydu, değil miydi? Yapılan kamuoyu araştırmaları bunu gerekli görmüyordu.
CHP'li 15 milletvekili İYİ Parti'ye geçti... Kıyamet kopartıldı...
Neden kopartılıyor ki?
Bu kadar anti demokratik bir kampanya karşısında ne yapılırdı ki...
Aradan tam bir yıl geçmiş, çıkarılması gereken uyum yasaları çıkartılmamıştı. Potansiyel adayların önleri kesilmeye çalışılıyordu...
CHP demokrasi için önemli bir stratejik hamle yaptı...15 CHP'li milletvekili gurup kursunlar, demokrasinin önündeki engelleri kalksın diye 'İYİ' partiye katılmışlardı.
Bu bir kıyak değildi... İktidar partisi bu antidemokratik engelleri ortadan kaldırsaydı tüm bunlara gerek kalmayacaktı...
Yahut Yargıtay Cumhuriyet başsavcılığı, YSK işi
AK Parti, MHP+BBP'si ile işbirliği yapınca doğru oluyor da, CHP yapınca kötü mü oluyor?
Tayyip Erdoğan'ın Siirt'ten seçilmesi için Demokrasi adına CHP, yapılan anayasa değişikleri ile önünü açmış, ara seçim yaptırılarak Tayyip Erdoğan'ı başbakanlığa taşımışlardı...
Deniz Baykal'ın bu demokratik tavrı CHP tabanı tarafından çok eleştirilmişti.
AK Partililer bunu çok çabuk unutmuş anlaşılan.
Şimdi araştırmalar sahaya inecek. Geçmişin anket metotları çoktan çöplüğe gitti.
Artık Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine göre Türkiye şekillenecek. Yani tek kuvvetli bir sistem.
YASAMA, YÜRÜTME ve YARGI tek elde toplanıyor. Sistem kendi içinde çelişkilerle dolu...
Hem genel başkan, hem de Cumhurbaşkanı…
Nasıl anlarsanız anlayın artık.

HER ŞEY DEMOKRASİ İÇİN...
CHP sözcüleri, arkadaşlarımız, 'demokrasiye yönelik, gaspa, kumpasa zırh olmuşlardır' diyor...
Daha ne desin.
İyi parti genel başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Meral Akşener CHP'nin bu jesti için, CHP'li 15 milletvekilinin İYİ Parti'ye geçmesine ilişkin, 'Hukukun ve millet iradesinin önüne konan bu engelin aşılmasında, CHP ve değerli Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun ortaya koyduğu tavır her türlü takdirin üzerindedir. Tarihi bir demokratik tavırdır. Siyaset ve demokrasi tarihimizde övgüyle yerini alacaktır' diyor...
Keşke, Tayyip Erdoğan ilk hamleyi yapıp demokrasi önündeki engelleri kaldırabilseydi de, adayların seçime girmesine engel olan yasaları oyalanmadan çıkartabilseydi
Demokrasi güzel şey!



LİSTEYE GİRMEYENLER KÜSMESİN...

Erdoğan'dan başka kimse seçimleri ciddiye almıyor. Gurup toplantılarında onu dinlermiş gibi görüyorlar. Emme basma tulumba gibi kafalarını sallıyorlar...
Erdoğan bunun farkında...
Sadece, ayağa kalkarak alkışlıyorlar, tribün amigoları 'Reis' diye bağırıyorlar.
Erdoğan, 'Çok çalışacaksınız, çok çalışacağız. Yurtdışı programı olanlar programlarını iptal etsin' diye konuşuyor.
AK Partide şimdi ateş bacayı sardı. Belirleyici tek adam Tayyip Erdoğan. Temayülmüş, anketmiş ,mülakatmış hepsi birer hikaye... Tabi Milletvekillerinin yeni dönemde listelere girip girmeme durumu var...
Onun için Tayyip Erdoğan ikaz ediyor!..
'Listelere girecek, ya da çıkacaklar olabilir. Milletvekillerinde değişiklik olabilir ama kimse küsmesin. Ben yoksam, AK Parti yok demesin. Herkes çalışmaya başlasın. Eskilerle, yenilerle bu kutlu davaya hizmete devam edeceğiz' diyor...
Cumhurbaşkanı milletvekili listeleriyle ilgili ilginç bir sinyal veriyor. 'Siyaset baronlarına ve siyaset simsarlarına yer vermeyeceğiz' diyor.
Mealen nasıl anlarsınız bilemem!
Bunu nasıl okumak gerek. Geçmişe yönelik mesajların anlamı ne olabilir ki?
Önünde anket sonuçları var. Danışmanları sürekli analiz ediyorlar...
Sonuç vahim...
AK Parti hızla kan kaybediyor. Bunu görüyorlar. Bu duruma göre strateji oluşturmaya çalışıyorlar...
Onun için İlk hamleyi Cumhurbaşkanı yapıyor. Özgül ağırlığı olan Bülent Arınç'ı Külliyeye davet ediyor. Görüşme yapıyor. Arınç'ın gönlü kırık...
Nasıl anlarsanız anlayın artık.
Hak etmediği şekilde Tayyipçi geçinen, şok sayıdaki Trol ve troliçelerin sosyal medya üzerinden yoğun saldırılarına uğramıştı.
Perde arkasında politik alternatif arayışı devam ediyor. En tutarlı hareket Temel Karamollaoğlu'ndan geliyor... Şimdiye kadar yürüttüğü ilkeli tavrını ısrarla ve inatla koruyor.
Seçimlerin anaforu böyle. Daha nelere tanık olacağız. Kamudan istifalar başladı bile. Gönlünden mebusluğu geçirenler koşarak Ankara'nın yolunu tutacaklar.
Hele listeler bir açıklasın. Görün siz o zaman gümbürtüyü.